mustafa
kutlu'nun leziz hikayesi. 211 sahife uzunluğunda olmakla birlikte bir tek
hikayeden ibaret bir kitaptır. taşrada nefis bir kasaba düşünün. henüz
modern hayatın tesiriyle tarümar olmamış bir kasaba olsun. neye
benzediğini tasvir etmekten, mustafa kutlu'nun tasvirlerini
okuduktan sonra hicab ederim. bu kasabanın meydanında bekleyen bir de otobüs
düşünün. otobüsün altına uzanmış tamir işiyle uğraşan ve
sadece "deli" olduğunu ifşa edebileceğim bir şoför olsun. ortalıkta
gezen ve meydanın kadrolu köpeğiyle macera peşinde koşan bir muavin, çardaklı
kahvede oturup otobüsün hareket saatini bekleyen ve eşyalarının
yüklenmesine nezaret eden amerikalı bir çift, otel penceresinden dürbünle
bakan bir adam, çardaklı kahvede şalvarlı, poşili iki tip, ileride
bir duvarın üzerinde iki çocuk, keman çalan kasabın komşusu
kuyumcu, hasta analarını uğurlayan iki mahzun çocuk, gösterişli bir ağa
ve kahyası... hepsinin ayrı bir hikayesi var, her biri aslında uzun
yolculuklarının az bir kısmını paylaşıyorlar. yolda insanın başına neler
gelmez ki? istasyona yetişmeye çabalayan bunca insan, yolun
sonuna varabilecekler mi acaba? varsalar ne olacak? sonra? boşverin
bunları, hayatı ister pencereden seyredin, ister aynalı lokantanın
aynasından; önemli olan "sır".
#2257693 - sirkencubin - 18.10.2011
00:04
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder