20 Ocak 2013 Pazar

islam alimleri / ihl


" 'islam alimi' denilen adamlar bu alimliklerini nereden almışlardır" sualine cevap vermek gerekirse, alimliklerini ilmlerinden, bilgilerinden, konuya olan vukuflarından aldıkları söylenebilir.

din herkese hitap eder. ancak insanlar onu, bilgileri nisbetinde anlarlar. bu durumda daha fazla bilenin, daha iyi anlayanın diğerlerine rehberlik etmesinden daha tabii bir şey yoktur. islam'da ilm rütbesi, bütün rütbelerin üzerinde kabul edilmiş ve alimin uykusunun, cahilin ibadetinden üstün olduğu belirtilmiştir. aslında cümlenin malumu olması gerektiği halde, sıklıkla es geçildiği üzre, dinle ilgili ayrıntılarda, başkaları tarafından kaale alınması gereken, hatta kişisel olarak uygulamaya esas alınabilecek bir yorum yapabilmek için şart olan asgari bilgi ayet ve hadis verilerine hakim olmak, arap dili ve belagatine dair vukuf sahibi bulunmaktır. sözünüzü başkalarının sözünden üstün kılan, bahsettiğiniz konuyu, onlardan iyi biliyor olmanızdır. bu durumda az bilenin, bilmeyenin, bileni izlemesi erdem olur. yetki insanlara kapalı değildir, isteyen öğrenir, anlar, konuşur, dinlenir, izlenebilir. elbette, insanların bilmeyi başkalarına bırakıp birilerinin peşine takılması tercih ve tavsiye olunacak bir durum değildir. en azından kimin peşine takılmanız gerektiğini kestirebilecek kadar bir şeyler öğrenmenizde fayda vardır. taklit ne kadar meşru da olsa, muteber olan tahkiktir. her sözüne "islam alimlerine göre" diye başlayan, ama hangi alimlerin sözkonusu olduğuna dair bir fikri bulunmayan; "muteber kitaplara göre" derken, hangi kitapları kastettiğini kendisi bile bilmeyen müslüman tipi, islam camiası için nâkısa sayılacak bir tiptir. buna mukabil, islam alimlerinin yorumlarını eleştirebilmek için de, aynı şekilde bir şeyler bilmek icap eder. sizin bir şey bilmeden konuşabilme cür'etini gösterebilmeniz, islam alimlerini "hz. bilmemkim" yapmaz.

altı üstü sekiz-on kitaptan meydana gelen tolkien külliyatından bir cilt bile okuma zahmetine katlanmaksızın, işkembe kaynağına dayanarak, "tom bombadil ne ayaktı" gibi bir suali cevaplama gayretkeşliğine düşen birine gülmez misiniz? helluriler götürse sizi de kurtulsak...
(sirkencubin, 27.01.2005 14:09)

"o zaman, bu zaman" gibi argümanlarla ıskartaya çıkarılmaya çalışılmaları komik olan alimlerdir. insanlığın devamlı ilerlemesi, tarihin yükselen lineer bir grafik çizmesi gibi inançları bir yana bırakalım, ama bu tür inançlara dayanarak islamî îlimlerin de muhtevasının değişeceğini, veri miktarında geometrik artış olacağını düşünmek bu işten bir şey anlamadığını göstermenin kısa yoludur. bu ilimlerin temel kaynakları bellidir, değişmez. kaynakları incelemenin yeni yollarını bulsanız, değişen şartlara göre yorumların çeşitlerini arttırsanız bile, belirli sınırları aşmanız sözkonusu değildir. yani "ya biz eskiden güneşin dünyanın etrafında döndüğünü düşünüyorduk, ama yeni incelemeler dünyanın güneşin etrafında döndüğünü gösteriyor" diyebildiğiniz gibi, mesela "ya biz eskiden hz. ibrahim'i peygamber biliyorduk, aslında nemrut peygambermiş" gibi bir neticeye varabilme ihtimaliniz bulunmamaktadır. zamanın değişmesiyle hükümler değişir, ancak bunlar aynı esasları farklı toplum şartlarında uygulayabilmekle ilgili değişmelerdir. misal vermek gerekirse, riba yasaksa yasaktır. hiçbir gelişme size bunu serbest kılma imkanı vermez. bugün dünyanın düzeni bu diyemezsiniz. hareket serbestliğiniz, mesela enflasyonun altında kalan faizin riba sayılıp sayılmayacağına karar vermekle sınırlı kalır. dönemin ilimleri, büyük oranda bugünün de ilimleridir. bu kişiler de hâlâ alimdir.

bu kişileri kayıtsız şartsız haklı merciler sayan da yoktur. ("koşulsuz şartsız alim say"mak konusuna küçük bir ek yapmak gerek, birinin ilminin geçerliliğini yitirip yitirmemesi başka şey, onu alim saymaya devam edip etmemek başka bir şey. bilgilerinin modası hem de defalarca geçti, ama hipokrat'ı da, ibni sina'yı da hâlâ alim sayıyoruz.) kayıtsız şartsız sözü doğru sayılan kişiler sadece peygamberlerdir. hatta vahiy konusu olmayan sahalarda, peygamber sözünün kabul edilip edilmeyeceği bile tartışma konusudur. (bkz: nebevi tıp) daha önce de yazdığımız gibi, islam alimleri de eleştirilebilir ve eleştirmenin şartı da konuyu bilmektir. kaynaklara bizden çok daha yakın yaşayan insanlarla bilgi yarıştıracak kadar öğrenmek kolay değil, işin esaslarını bu kişilerden iyi biliyor olmanız için, cidden sıkı çalışmanız gerek. pratikte onlardan daha iyi bilebileceğiniz tek şey, içinde yaşadığınız çağın özel şartlarıdır. dolayısıyla esasta yapmanız gereken, hükümleri bugüne uygulamaktır. hükümleri bugüne göre değiştirmek değil ama...

"kafası çalışmak" ve "komik, mantıksız, saçma sapan adamlar" hakkındaki indî yorumlar sâdır oldukları şahıslardan başkasını bağlamaz. işine geldiği gibi hareket etmek konusuna gelince, konuyu öğrenmek yerine, bilenlere laf atmak daha iyi bir örnek galiba. sözünüzde ciddiyseniz geçen bin yılın islam ilimlerinde ne gibi değişmeler getirdiğini ana hatlarıyla izah edin de, haberdar olalım.
(sirkencubin, 29.01.2005 22:08 ~ 22:10)

(sirkencubin 01/11/2011 21:27)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder