dua ezberlemek gibi gerekli* bir işin yapılabildiği
yerlerden bir tanesi. ortaokul din derslerinden farklı olarak dualar orijinal
yazıları ile öğretildiği için daha doğru okunur. ortaokul derslerinden bir
farkı da eğitimcilerin genellikle eğitim konusunda eğitilmemiş olmalarından
dolayı öğrenme işinin daha zor olabilmesidir.
* duaları ezberlemeden okuyabilmek biraz zor bir
iştir haliyle. eğer dua okuyanlar denyo diyorsanız, cevap hakkımı kullanarak
aynen iade etmek isterim bu değerlendirmenizi.
(sirkencubin, 10.02.2004 11:11)
eleştirilirken yapıcı olmaya çalışılmayan yerlerden
biri. duaların anlamını bilmek elbette ki önemlidir, iyidir, güzeldir. verilmiyorsa,
bu kur'an kurslarının eksik bir tarafıdır. ancak duanın ne dediğini bilmeden
okumanin hiç bir anlamı olmadığı da sadece kişisel bir düşüncedir. akı karayı
ayırmadan insanlara hakaret edebilmek için yeterli sebep değildir.
(sirkencubin, 10.02.2004 12:05)
ifadeler netleştirildikçe itham ve bühtana maruz
kalma ihtimali azalacak yerlerdir. netekim "dua ezberlemek gibi denyo
ötesi bir oluşumun dayatıldığı" yerler ibaresi ile "'dua okuyanlar' ile
'duaların anlamını bilmeden, ezberleyip okuyanlar' arasında pek nüans
sayılamayacak bir fark" olduğu ifadesi arasında da ciddi bir fark vardır. ilkinde
herhangi bir ayırım gözetilmeksizin dua ezberlemek fiilini işleyenler
zikredilmektedir. hedeflenen, dua okuyan herkes olmayabilir, ama bu nokta
belirtilmezse başka türlü anlaşılır, müneccim değiliz neticede. akla karayı
ayırma işi tepki çekmeden önce yapılmış olsaydı, zaten mesele olmayacaktı, zira
her türlü kişisel fikri kaale alıp cevap yetiştirmek mecburiyeti
hissetmemekteyiz. madem hakaret etmiyorsunuz, en azından etmediğinizi
düşünüyorsunuz, konuyu kapanmış saymak yanlış olmayacaktır.
bu arada, bu ülkede kafası çalışmayan herkes
birilerini taşlasaydı, ne o cenahtan ne bu cenahtan salça olmamış kimse kalırdı.
ayrıca cami avlusunda taşlanan birini işitmedim hiç, ama "özgür" düşünceleri
yüzünden taşlanmaktan korktuklarını ifade edenlerin, bir yandan da her türlü
kitle iletişim aracını kullanarak onlardan farklı şeylere "inananları"
sözle, yazıyla, çizgiyle ve benzeri yollarla "taşlamaya" devam
ettiklerini de hep beraber görüyoruz. neyse ki ülkedeki herkes sadece
karşısındakilerin hatalarını görenlerden ibaret değil. dua kitaplarını ya da
doktrin kitaplarını anlamadan ezberleyenlerin dışında da bir takım insanlar
yaşıyor, şükür. belki de hâlâ batamayışımız bundandır.
(sirkencubin, 10.02.2004 13:41)
yandan cevap diye bir şeyden bahsetmişlerdi bize, tam aynı değil belki, ama yandan tartışma diye bir şey bulunduğunu farz edebiliriz. saded sahasına tam girmeden etrafında raks etmek, arada adım atıp geri çekilmek, kıza söyleyip geline dokundurmak, bir konudan bahseder gibi yapıp başka şeylerden dem vurmak tarzında cereyan eden bu tür tartışmaların bir numunesi de kur'an kursları. yahut belki de asla karşı hıncını kafi miktarda dökemeyince, tek tek fer'leri dile dolamak denebilir buna. pek çok numunesi var. şu internet denen naneyle tanıştığımdan beri eksik olmadı. ondan evvel benden ıraktınız, ne mes'udmuşum meğer... bir gün "ahahah oruç tutuyonuz, hasta olcanız, manyak mısınız"; başka bir gün başörtüsü, çarşaf, nevresim, peştemal; sonra "uzayda nereye dönceniz eki eki"; daha sonra kurban bayramı, kur'an kursu... ne bitmez tükenmez derdiniz varmış...
siz dogma diyorsunuz, biz nass diyoruz, akide diyoruz, itikat diyoruz; evet efendim, inanıyoruz, sorgulamıyoruz, teslim oluyoruz. çocuklarımızı da böyle yetiştiriyoruz, tıpkı sizin çocuklarınızın beynine kendi safsatalarınızı tıkıştırdığınız gibi, tıpkı sosyalleşme sürecinin yaşandığı heryerde, bütün diğer insanların yaptığı gibi... gücünüze gidiyorsa, bu sizin probleminiz. allah ıslah etsin...
"azgınlık her daim" mi diyorsunuz? `mûtû bi-gayzıküm`
(sirkencubin, 02.10.2007
09:11)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder