eski doktorların böyle kocaman çantaları olurdu, okul
çantasının obez olanı gibi, adeta küçük bir bavul şeklinde. hastayı muayene bile etmeden yüz çeşit tahlil, üstüne ultrason, mr isteyen doktorların olduğu bir dönemde, insan hayret ediyor, bir tek çantanın içine sığacak kadar malzemeyle
nasıl hasta bakıyorlardı diye. işbu çanta meselesi hem
dönemin hem de eve gelen doktor konseptinin tabii neticesidir. çantaya neler konduğunu tam olarak bilemiyorum, ama bir tahmin yürütebiliriz. steteskop ve
termometre dışında mesela hekim kbb uzmanı ise aynası ve de otoskobu, kulak ve burun spekulumları olabilir. indirekt
laringoskop ve abeslang olabilir. göz uzmanı ise oftalmoskop olabilir. kadın
doğumcu
ise mesela, elbette bir çks borusu
olacaktır. belki pelvimetre de olabilir, ama çantada taşımaya gerek var mı
bilemiyorum. bunun dışında acil müdahele
için gerekebilecek ilaçlar, enjektör
vs bulunacaktır. enjektör deyince şimdiki dispozibl plastik enjektörler gelmesin
akla, cam şırınga kullanılıyordu
o zaman. cam şırınga muhtelif çap ve
ebatta iğneler ile birlikte metal bir kutuda muhafaza ediliyordu, icap ederse bu kutuda kaynatılarak sterilize edilebiliyordu.
dönemin teşhis
metodları hastanın sorgusu ve muayenesine dayanır esas olarak. hatta hastanın gözüne bakıp "hmmm, kapertshaufmann-splitschlafgutberger
ârazı... hanım sende zatürre varmış, siroza çevirmiş" diyebilen hekimlerin
bulunduğu
bir çağda,
hekimin lûtfedip steteskop kullanması bile az bir şey değildir. 19.10.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder