11 Ocak 2013 Cuma

islamcı / ihl


benimsediği fikrî ve siyasî sistemi islam dinini esas alarak oluşturan kişi, islam dini esas alınarak oluşturulmuş bir sistemi benimseyen kişi. mevcut numunelerinin ekseriyetle islamcı sıfatını kabul etmemeleri ilginçtir. insanlar hem "fikriyatlarına" hem dinlerine islam ismini veriyorlar, hem islam dini mensuplarını, hem islamî fikriyatı benimseyenleri, hem de "muhafazakar sınıfı" müslüman kelimesiyle ifade ediyorlar. aynı kelimeye bu kadar mânâ yüklerseniz fikriniz dolaşır. fikriyatınızı dinden hareket ederek meydana getirmeniz, onun dinle tam olarak aynı şey olduğu anlamına gelmez. ikisini birbirinden ayıramadığınızda, hem aynı dinî kaynaklardan hareketle farklı fikrî neticelere ulaşılabileceği hususunu ıskalarsınız, hem fikriyatınızla kendinizi göstermeniz gereken zeminlerde, dininizi hedef haline getirirsiniz, hem de fikriyatınızı dininizmiş gibi algılamaya başlarsınız. bu sonuncunun dip noktası kendisi gibi düşünmeyenleri tekfir etmeye başlamak...
#44840 - sirkencubin  - 17.04.2009   12:15

müslüman ifadesi kendi anlamını karşılamak için yeterli olduğu halde, bu kelimenin ifade ettiği anlamla birebir örtüşmediği için, kullanılması gereken kelime.

müslüman kelimesinin hatalı kullanışlarına örnek verelim birkaç tane, "müslümanlar" ola ki tekrar düşünme gereği hisseder...

-türkiye'de müslümanların ekseriyeti necip fazıl okur. (düüüüütt! türkiye'de müslümanların ekseriyeti kitap okumaz...)

-xyz partisi müslümanların taleplerini dile getirmektedir. (müslümanların ekseriyeti öyle bir şey talep etmemektedir, hatalı.)

-müslümanlar ümmetin birliğini savunmaktadır. (emin misin?)

-müslümanlar abc fikrine her zaman karşı çıkmıştır. (sadece %5'i.)

-müslümanın demokrasi anlayışı sünnete dayanmalıdır. (müslümanın demokrasi anlayışı diye bir şey olmaz..)

#44873 - sirkencubin  - 17.04.2009   12:34

müslümanlığın siyasetle alâkası var mıdır? hem evet, hem hayır. islâm, müslümanın hayatının pek çok alanını düzenlediği gibi, fikrî ve siyasî hayatını da düzenler. bu durumda bir müslümanın siyasî/ fikrî mesleği islâm dinine göre tanzim edilmemişse, islâm diniyle çelişiyorsa, ortada bir hata var demektir. buradaki hatanın açılımı fikrî altyapınızda mevcut bir çelişmedir, "küfr" değil. buna rağmen bir fikrî meslek, dine dayalı bile olsa kul eseridir, bir fikirdir neticede. keza siyasi meşreb de, islâmı esas alsa bile, kişinin reyine bağlı bir husustur. din bir mesleğe, meşrebe indirgenemez. siyasi tavrınızın amacı, dini hayata geçirmek olsa da, din siyasetin üstünde ve ondan ayrıdır. islâm, iman eden herkesi birleştiren ortak bir zemindir. bu zemin üzerinde siyasetle, fikirle alakası olmayanlar, dinden bağımsız surette teşkil edilmiş sistemleri benimsemek garabetine düşenler veya dinin esasları gözetilerek teşkil edilmiş, ama muhtelif bakımlardan birbirinden ayrılan sistemleri benimseyenler olabilir. hepsinin ortak ismini yalnız birini veya birkaçını kastederek kullanmak hatalıdır. kavramların birbirine karışmaması için, ortak noktaları ortak isimlerle, farklı noktaları farklı isimlerle anmak gereklidir.

müslümanlar beşeri sistemlerle ilgilenirler mi? evet. meydan okuma durumundaki beşeri sistemlere karşı bir cevap üretmekle mükelleftirler hatta. ama bu cevap da beşeri bir sistem meydana getirecektir. şu yahut bu mütefekkirden öğrendiğimiz "din" değildir. islamcılık hayatın 32 farza indirilmesini vurgulamakla ilgili değildir, farzlar ve haramlar gibi tartışmasız ve üzerinde ittifak olan hususlarla aşikar bir hükmü olmayan, kişilerin kanaatine göre neticenin değişebileceği hususları birbirinden ayırmayı vurgulamakla ilgilidir. müslümanın siyasi hayatı olur ve bu hayatı islam düzenler ve denetler, ama kimsenin kendi siyasi kanaatini din namıyle takdim etme hakkı yoktur. batının çarpıtmasından sakınırken, aksi istikamette başka bir çarpıklığa düşmemeye dikkat etmek gerekir. din ve siyaseti birbirinden tamamen bağımsız sanmak/ göstermek ifratsa, ikisinin sıkı sıkıya iç içe geçtiğini düşünmek de tefrittir.

islamî hayat tarzının yalnız zühd olarak görülmesi gibi bir fikri değerlendirmeye başlamadan önce, islamî hayat tarzının ne olduğunu ortaya koymak gerekir. hayat çok karmaşık bir süreçtir ve tarzı çok homojen, yek-âhenk, belirli ve net olmayabilir. hayatınızda namaz ve sadakanın tuttuğu yerle, panele gitmenin veya oy vermenin tuttuğu yer, aynı yer değildir. kur'an okumakla, kütüb-i sitte, yahut mesela ihya okumakla, yoldaki işaretler okumak veya diyalektiğimiz ve estetiğimiz okumak aynı türde fiiller değildir. hayat tarzınızın içine birden fazla daire sığıyorsa ve siz bazıları örtüşen, bazıları kesişen farklı dairelerin hepsini tek bir daire olarak görüyorsanız, alıcılarınızın ayarıyla biraz oynamanız yerinde olur. toplumu dönüştürmeye çalışmak da aynı şekilde, tek yönlü, tek boyutlu bir faaliyet değildir. namaz kılan, selam veren, nefsiyle cihad eden, marufu emredip münkerden nehyeden, ilm edinen, tebliğde bulunan bir toplum yönündeki dönüşüm ile, siyasi partiler kanunu, eğitim planlaması, kuvvetler ayrılığı, devletin iktisadi hayattaki yeri ve önemi gibi hususlardaki dönüşüm farklı başlıklar altında ele alınmalıdır. ikinci başlık için de referans olarak birinci başlık için geçerli kaynakların kullanılması, ikisinin aynı şey sanılmasına yol açmamalıdır. bir kısmının esasları net ve bağlayıcıdır, diğer kısmın esasları ise mesela millet ve medeniyet deyince ne anladığınıza göre değişebilir. siyasi tavrın da, takvanın da hayatınızda yer alması gereği başka bir şeydir, ikinisi birbiriyle karıştırmak başka bir şeydir. ideolog olmaktan daha ağır bir durum da, o ideolojiyi din sanmaktır.

islamcıların şu veya bu partinin takipçilerinden ibaret olmadığı açık, müslümanların -isterseniz maalesef deyin- islamcılardan ibaret olmadığı da aynı derecede açık.

bu arada, müslüman kelimesinin islamcılara tahsis edilerek kullanılmasından daha vahim bir durum daha var: islamcı fraksiyonlardan birinin ismi olarak kullanmak. buyrun bir örnek cümle daha:

-müslüman gençler kampüste ülkücülerle kavga etti. (hay dilini eşşek arısı soksun...)

bu da bonus:

-bahsi geçen yazar solculuktan müslümanlığa geçmiştir. (bakmak lazım, acaba adam gavurdu da sonradan müslüman mı oldu, yoksa müslüman olduğu halde sol fikirleri benimsemiş iken, çelişkinin farkına varıp taraf mı değiştirdi...)
#45434 - sirkencubin  - 17.04.2009   16:08

kavramın itibarının neden düştüğünü bulduk galiba, az önce kulisten "a.h. islamcıysa biz neyiz" diye bir sual geldi. el insaf, gözünüzü seveyim, a.h.'ın islamcı olduğunu da nereden çıkarıyorsunuz, kendisi islamcı değildir, eyyamcıdır.

böylece ters taraftan giderek kavramın tarifine bir ek yapmış oluyoruz: islamcı ne değildir? islamcı, sonradan olma nişantaşı köşesi yazarı değildir.
#224350 - sirkencubin  - 22.05.2009   15:57

bütün fikriyatların mensupları içinde, kendi fikriyatının adını kullanmayı reddeden tek numune olmak gibi bir sıradışı vasfı da mevcuttur. dinle fikriyat arasındaki ilişkiyi kavramayı reddeder bir çoğu, inatla. iki şeyin birbiriyle ilgili olması, aynı şey oldukları anlamına gelmez. biri diğerine kaynak teşkil eder, diğeri birini belirli sahalarda tatbik etmek üzre yapılmış bir yorumdur. misal sosyalizm ve liberalizm arasındaki ortak nokta nedir? her ikisi de neopagan dinine dayanan ideolojilerdir. ordan pay biçin, yoruldum len...

#224411 - sirkencubin  - 22.05.2009   16:09

er bir insan iyi bir şeyler yapıyorsa ve bu insan bir müslümansa, ona ne demek gerekir? islamcı mı, dindar mı? dindar kelimesi müttaki kelimesinin karşılığıdır, eğer bahsi geçen iyi şeyler; oruç, namaz, sadaka vb ise, o kişiye dindar denmelidir. eğer bahsi geçen iyi şeyler; panel, gösteri vb ise o kişiye islamcı denmelidir. bir müslüman sadece dindar, sadece islamcı olabilir, böylece islamcı olmayan dindar müslüman, dindar olmayan islamcı müslüman gibi kategoriler ortaya çıkabilir. bir müslüman hem dindar hem islamcı da olabilir ve hatta olsa iyi olur.
#237008 - sirkencubin  - 25.05.2009   11:01

türbanlı feminist diye bir şeyin icat olması islamcı ve müslüman kavramları arasındaki ilişkinin incelenmesi için bir imkan veriyor bize.

"islami kesim" içinde bir sekülerleşme dalgası başgösterdi, bu artık "dini muhafaza" ile "kültürü muhafaza" rollerinin ayrılması demek. daha önce esas itibariyle iki cephe vardı, "her şeyimizi muhafaza edelim" cephesi ve "her şeyimizle batıya teslim olalım" cephesi. şimdi muhafazacı cepheden giderek ayrılan bir zümre bir yandan müslüman olmaktan taviz vermemek ister iken bir yandan da kültür bakımından batı'ya teslim olmak taraftarı. önceden bir müslüman, fikri ve siyasi sahada varlık göstermeyi seçtiği zaman seçeneksiz olarak islamcı oluyordu, aksini düşünmek mümkün değildi. diğer ihtimal müslümanlıktan da vazgeçmek idi. şimdi ise siyasi ve fikri şuur geliştirirken islamcılıktan ayrılıp modernizme meyleden yeni müslümanlar var. her ideoloji bir sınıfın savunması gibi bir şeyler deniyor, öyle galiba, bu yeni islami-modern (?) ideolojinin teşekkül kıpırdanmaları, müslüman-modern bir sınıfın ortaya çıkışı sinyalleriyle örtüşüyor. batıyla savaşmayı müslüman olmanın tabii bir neticesi görenlerden ayrılan bu yeni zümre, batıyla savaşmak yerine, müslüman batılı olmanın arayışı içinde gibi görünüyor. işte bunlar müslüman olmakla birlikte islamcı değiller. müslüman kelimesi bu iki tip arasındaki farkı işaret etmek için yeterli değil.
#237015 - sirkencubin  - 25.05.2009   11:04

allahu a'lem, belki de, müslüman olmadığının kendisi de farkında olmayanlar tarafından, "müslüman olmadığının kendisi de farkında olmayanlar tarafından, müslümanları adlandırmak üzere peydahlanmış kelime" şeklinde tanımlanan kelimedir. kimin müslüman olmadığı konusunda atıp tutmadan önce birkaç saniye düşünmek gerekir.
#284145 - sirkencubin  - 04.06.2009   16:29

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder