20 Ocak 2013 Pazar

sözcüklerin sağı solu / ekşi


sözcüklerin sağı solu olmaz, sözcüklerin solu olur. sağı olana kelime denir.

"iki taraf" gibi basit bir skala, türkiye'yi açıklamakta çok komik derecede basit kalsa da, icat çıkarmayıp -şimdlik- bu skala üzerinde konuşacak olursak; hadise, 1930'ların başlarında memleket ahalisine yeni bir kimlik inşası çalışmaları sırasında, yeni bir dil inşasına da niyetlenilmesi ile başladı. aslında türkçe'nin dil meselesi yeni değildi, modernleşme çalışmaları ile birlikte tartışılmaya başlanmıştı, dil bahisleri. ancak genç kalemler ve milli edebiyat dönemlerinde bu tartışmalar az çok bir neticeye bağlanmış idi. ancak hadiseye bakış açıları farklı olduğu için, varılan netice pek memnuniyet verici bulunmadı herhalde ki, sözkonusu çalışmalara başlandı. ne var ki alelacele ve çalakalem tedvin edilen yeni lugatın mesele çözmek yerine, bizatihi mesele teşkil ettiğinin anlaşılması üzerine bu işten vazgeçildi. bunlar zaten bildiğiniz şeyler, arada akılda kalması gereken şey, yeni dilin, yeni kimlik inşası için kullanılmak üzere icat edilmesi.

atmışlara kadar, fikriyatı farklı zümrelerin dilleri arasında çok bariz farklar görünmüyordu. en azından taraflar birbirlerini anlayabiliyorlardı. ancak inkılapçılıktan sosyalizm-komünizm çizgisine kayan taife (ki sol deniyor kendilerine) geleneğe muhalif vaziyette olmaları ve kendilerinin de yeni bir kimlik inşası gayreti içinde olmaları sebebiyle, aslında fikriyatlarının umumi seyrine ters bir anlayış olsa da, inkılap günlerinin sakıt ceninini diriltmeye karar verdiler. bu frankenstein böyle doğdu. sol olmadıkları için hepsine birden sağ denen zümreler de soldan geriye kalanlara sahip çıktılar. sol türkçe kökenli olmayan türkçe kelimeleri kullanmamakta ısrar ettikçe, sağ dışlanan kelimelere sahip çıkarken, zaman zaman fark etmeden türkçe kökenli türkçe kelimelere haksızlık edebilmeye başladı. lugatler bir kere ayrılınca tavırların kemikleşmesi zor olmadı. iki taraf da genellikle sadece kendi tarafındakilerin yazdıklarını okuyor ve sadece belirli kelimeleri öğreniyordu. bir süre sonra isteseler de birbirlerini anlayamaz hale geldiler. kelimeler silahtı ve kelimeler çocukların elinde oyuncaktı. bu kargaşada olan merâma oldu.

son yıllarda kemikleşmiş tavırların kırılmaya başlamış olduğunu görmek sevindirici. bu belki de ingilizce'nin bir tür ortak düşman gibi zuhur etmesi sebebiyle, tarafların kavgayı bırakmak mecburiyeti hissetmeleriyle oldu. belki hadisenin tabii seyriydi. bu noktadan sonra yapmak gereken kelimeleri anlamama vasıtası olarak kullanmaktan vazgeçip, anlamaya yardımcı olarak kullanmak. birbirimizi, bizden önceki nesilleri anlamak için ve bizden sonrakilerin bizi anlayabilmelerini temin etmek üzre istikrarlı bir dil bırakabilmek için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder