20 Ocak 2013 Pazar

hoca sınıfa girince ayağa kalkmak / ekşi


hoca sınıfa girince ayağa kalkmak, hocanın kafa şişiren bir adamdan çok daha fazla mânâlar ifade ettiği bir çağın hâtırasıdır. kalıntısıdır demeliydik belki de. bir kere, biri içeri girince ayağa kalkmanın tek numunesi değildir kültürümüzde. kimin ayakta olduğu ve kimin oturduğu, önemli bir semboldür. misafirler de ayakta karşılanır. hatta misafirin ağırlığına göre, gösterilecek hürmetin seviyesine göre, bazen insanlar misafirlerini çıkıp sokak kapısında karşılar. bir şehre, başka bir diyardan elçi geldiğinde, bazen, şehrin temsilcileri atlarına biner ve misafiri şehirden bir konak uzakta karşılar, şehre beraber dönerler. buna istikbal denir, kabul etmek kökünden gelir. tam aksi şekilde, birine hakaret etmek istenince de, ayakta bekletilir. pembe incili kaftan hikayesini burun kıvırmadan okumuş bulunanlar, meselenin ehemmiyetini biliyor olsalar gerek. hoca sizi yetiştiren, ilim irfan öğreten, terbiye eden insandır. bu yüzden hürmet edersiniz, o ayaktayken ayakta bekler, o oturunca oturursunuz. vakti zamanında öyle hocalar vardı ki, bırakın oturmasını ayakta beklemeyi, amuda kalksanız, takla atsanız bile kifayet etmezdi, belki hâlâ böyle hocalar vardır, hepsine birden suizan etmemek gerek. lakin, öğretmenlerin, eğitimin, öğrencinin hâl-i pür-melâline bakınca, otursanız ne olur, yatsanız ne olur diyesi geliyor insanın. şu halde, hoca sınıfa girince ayağa kalkmamak, ört ki ölem demenin fiilî ifadesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder