ikinci cihan harbinden sonra güç dengeleri
değişince, türkiye ingiltere "tarafından " amerika "tarafına"
geçmiş oldu. ingilterenin "sürünsünler, yoksa başımıza bela olurlar" siyasetinin
yerini amerikanın "biraz kalkınsınlar da işimize yarasınlar" siyaseti
aldı. amerikanın zorlamasıyla 1946 da çok partili sisteme geçildi ve ilk
seçimler yapıldı. chp içinden ayrılan vekiller dp yi teşkil ettiler. ismet paşa
"aşikar rey, gizli sayım" sistemiyle 46 da chp iktidarını sürdürmeyi
başardıysa da ancak dört sene dayanabildi ve 1950 seçimlerinden dp galip olarak
çıktı.
dp nin seçilebilmek için, yani chp nin önüne
geçebilmek için, kendisine avantaj sağlayacak bir şeye ihtiyacı vardı. halkın
chp iktidarından bunalmış olması belki yeterliydi, ama daha önce serbest fırka
ve terakkiperver fırka denemelerinde olduğu gibi chp den ve temsil
ettiklerinden rahatsız olanlar kitle halinde dp ye yöneldi. dp de bu kişileri
elinde tutabilmek için "mukaddesatçı-muhafazakar" bir rol oynamak
durumunda kaldı. yani türkiyenin amerikaya meyletmesi menderes ve dp
iktidarının neticesi değil, sebebidir. keza "mukaddesatçı-muhafazakar"
dalgayı ortaya çıkaran menderes ve dp iktidarı değildir, zaten ortaya çıkabilmek
için fırsat arayan bu dalganın temsilciliğini üstlenmek rolü kendilerine
düşmüştür. her iki konuda da dp hakim ve aktif değildir, cereyana tabi olmuştur.
25/5/2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder