"isa'ya ve de musa'ya" yaranamama
durumunda bir derstir. din aleyhtarları bu dersi fazla bulurken, dindarların "dişinin kovuğunda" kalmaktadır. diğer dinlerin mensupları
için problem olmaması gereken bir derstir.
zira -bildiğim
kadarıyla- her cemaat kendi dini ile
ilgili eğitimi
ilgili kurumlarda alabilmektedir. bu
konuda sıkıntı yaşayan tek grup müslümanlardır.
din kavramıyla ilişkisi bir tuhaf olan sevgili devletimizin bünyesinde bir diyanet kurumu
olmasından daha tuhaf değildir, böyle
bir ders olması. nedendir bilinmez, zaten genellikle o diyanete benzemektedir
bu din dersi. her şeye rağmen 8 yıllık
kesintisiz eğitim
uygulamasıyla imam hatip eğitimi budanmış iken, kur'an kursları sıkı denetim altındayken, yüce devletimiz islami
cemaatlerin nevi şahıslarına münhasır din eğitimi uygulamalarına yan bakmakta iken, az da olsa islamla ilgili bir iki kelime öğrenmek hususunda bir
fırsat olma durumundadır bu ders. diyanet,
din dersi demişken, bu konuyu inceleyen
ismail kara'nın şeyh efendi'nin rüyasındaki
türkiye adlı eserini tavsiye etmeden geçemeyeceğim.
lise son biterken din dersi hocamız sitem etmişti: "kaç senedir bir kaç duayı öğrenemediniz, azıcık gayret etseydiniz, çok daha zevkli bir
ders işleyebilirdik. kitaba da bağlı kalmaz, farklı konular işlerdik..."
din dersi hocaları en çok yaylım ateşi altında kalan lise
hocası türünü teşkil eder. sebebi diğer derslerin hocalarından daha eksik veya fazla
olmalarından ziyade verdikleri dersin cicibeylerimizi, hanımkızlarımızı
rahatsız etmesi ile ilgilidir. devam mecburiyeti kaldırılsa da hem onlar rahat
etse, hem bu dersle ilgili bir sıkıntısı olmayanlar, hem hocalar. işin doğrusu
ise şudur: din dersi hocaları diğer lise hocaları ne ayarda ise aşağı yukarı o
ayardadır. ama matematik, fizik ve kimya gibi "kutsal" derslerin
hocaları kadar "haşyet" uyandırmadıklarından olsa gerek sınıfla
araları limonî olabilir. bir insan ne kadar normal olursa olsun, ilk dakikadan
itibaren iter ve dışlarsanız, açığını ararsanız, tahkir ve alay ederseniz, iletişiminiz
dumura uğrayabilir ve o insandan beklememeniz gereken hareketleri
görebilirsiniz. çoğu iyi hoca değildir, tıpkı diğer branşların çoğu hocaları
gibi. maalesef durum bu. ama bir "fizikçi"nin, "tarihçi"nin
anormal insanlar olmaları sadece şahısları ile ilgili görülüp, branşları ile
ilgi kurulmazken, sıra "dinci"ye gelince top tüfek baştan hazır
edilir.
altı senede üç dört tane din dersi hocası geldi dersimize. bir
tanesi bu başlıkta şu ana kadar sıralanan tanımlara aşağı yukarı uygun "ilginç"
bir adamdı, sadece yeşil takım pembe gömlek gibi bir arızası yoktu, gayet şık giyiniyordu.
bir diğeri zavallı bir adamcağızdı ve muhtemelen psikolojik bir takım
sıkıntıları vardı, hoca bile olmaması gereken bir insan, ama durumun branşı ile
ilgisi yok. ayrıca her şeye rağmen durumu fizik hocasından çok daha iyiydi. bir
diğer din dersi hocası gayet ortalama bir hocaydı, okulun bütün hocaları
nasılsa aynen öyle. sonuncusu ise bütün lisenin en kaliteli hocalarından
biriydi ve şahsi kanaatim altı sene içinde gördüğüm bütün hocalar içinde havada
karada ilk üçe girebileceği. bütün sınıfla -girdiği bütün sınıflarla ve o
sınıflardaki kıldan tüyden tipler de dahil bir çok kişiyle- iletişimi gayet
iyiydi. sınıfın bütün şebekleşebilme potansiyeline rağmen şahsiyetini kabul
ettirmiş, kendini saydırmış bir insandı. sevmeyenler bile sayardı. (ksl
mezunları kimden bahsettiğimi hemen anlayacaktır: boş vakitlerinin çoğunu
okulun karşı köşesindeki büfede geçiren aydınlı zat-ı muhterem) allah selamet
versin hocam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder