6 Ocak 2013 Pazar

din kültürü ve ahlak bilgisi / ekşi


"isa'ya ve de musa'ya" yaranamama durumunda bir derstir. din aleyhtarları bu dersi fazla bulurken, dindarların "dişinin kovuğunda" kalmaktadır. diğer dinlerin mensupları için problem olmaması gereken bir derstir. zira -bildiğim kadarıyla- her cemaat kendi dini ile ilgili eğitimi ilgili kurumlarda alabilmektedir. bu konuda sıkıntı yaşayan tek grup müslümanlardır. din kavramıyla ilişkisi bir tuhaf olan sevgili devletimizin bünyesinde bir diyanet kurumu olmasından daha tuhaf değildir, böyle bir ders olması. nedendir bilinmez, zaten genellikle o diyanete benzemektedir bu din dersi. her şeye rağmen 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamasıyla imam hatip eğitimi budanmış iken, kur'an kursları sıkı denetim altındayken, yüce devletimiz islami cemaatlerin nevi şahıslarına münhasır din eğitimi uygulamalarına yan bakmakta iken, az da olsa islamla ilgili bir iki kelime öğrenmek hususunda bir fırsat olma durumundadır bu ders. diyanet, din dersi demişken, bu konuyu inceleyen ismail kara'nın şeyh efendi'nin rüyasındaki türkiye adlı eserini tavsiye etmeden geçemeyeceğim.

lise son biterken din dersi hocamız sitem etmişti: "kaç senedir bir kaç duayı öğrenemediniz, azıcık gayret etseydiniz, çok daha zevkli bir ders işleyebilirdik. kitaba da bağlı kalmaz, farklı konular işlerdik..."




din dersi hocaları en çok yaylım ateşi altında kalan lise hocası türünü teşkil eder. sebebi diğer derslerin hocalarından daha eksik veya fazla olmalarından ziyade verdikleri dersin cicibeylerimizi, hanımkızlarımızı rahatsız etmesi ile ilgilidir. devam mecburiyeti kaldırılsa da hem onlar rahat etse, hem bu dersle ilgili bir sıkıntısı olmayanlar, hem hocalar. işin doğrusu ise şudur: din dersi hocaları diğer lise hocaları ne ayarda ise aşağı yukarı o ayardadır. ama matematik, fizik ve kimya gibi "kutsal" derslerin hocaları kadar "haşyet" uyandırmadıklarından olsa gerek sınıfla araları limonî olabilir. bir insan ne kadar normal olursa olsun, ilk dakikadan itibaren iter ve dışlarsanız, açığını ararsanız, tahkir ve alay ederseniz, iletişiminiz dumura uğrayabilir ve o insandan beklememeniz gereken hareketleri görebilirsiniz. çoğu iyi hoca değildir, tıpkı diğer branşların çoğu hocaları gibi. maalesef durum bu. ama bir "fizikçi"nin, "tarihçi"nin anormal insanlar olmaları sadece şahısları ile ilgili görülüp, branşları ile ilgi kurulmazken, sıra "dinci"ye gelince top tüfek baştan hazır edilir.

altı senede üç dört tane din dersi hocası geldi dersimize. bir tanesi bu başlıkta şu ana kadar sıralanan tanımlara aşağı yukarı uygun "ilginç" bir adamdı, sadece yeşil takım pembe gömlek gibi bir arızası yoktu, gayet şık giyiniyordu. bir diğeri zavallı bir adamcağızdı ve muhtemelen psikolojik bir takım sıkıntıları vardı, hoca bile olmaması gereken bir insan, ama durumun branşı ile ilgisi yok. ayrıca her şeye rağmen durumu fizik hocasından çok daha iyiydi. bir diğer din dersi hocası gayet ortalama bir hocaydı, okulun bütün hocaları nasılsa aynen öyle. sonuncusu ise bütün lisenin en kaliteli hocalarından biriydi ve şahsi kanaatim altı sene içinde gördüğüm bütün hocalar içinde havada karada ilk üçe girebileceği. bütün sınıfla -girdiği bütün sınıflarla ve o sınıflardaki kıldan tüyden tipler de dahil bir çok kişiyle- iletişimi gayet iyiydi. sınıfın bütün şebekleşebilme potansiyeline rağmen şahsiyetini kabul ettirmiş, kendini saydırmış bir insandı. sevmeyenler bile sayardı. (ksl mezunları kimden bahsettiğimi hemen anlayacaktır: boş vakitlerinin çoğunu okulun karşı köşesindeki büfede geçiren aydınlı zat-ı muhterem) allah selamet versin hocam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder