zaman zaman dikkatsiz bir şekilde, özel bir vurguyla, asıl mânâsından farklı surette
kullanılan bir kelime. eğer vurgulu kullanmakta ısrarcı olacaksanız, farkı ifade etmek üzre tırnak işareti içinde yazmanız
daha yerinde olur. uzun izaha hacet
yok, iki örnek verince anlaşılır zannediyorum.
1. müslümanlar ahirete inanır.
2. türkiye'de "müslümanlar" sistemin bazı
yönlerine karşı çıkmaktadır.
(ben ikinci türlüsünü kastettiğimde daha ziyade
islamcılar kelimesini tercih diyorum, ama
o da bir çok kişiye antipatik gelen bir kelime...)
#41614 - sirkencubin - 16.04.2009
11:48
efendim, bu islamcılık nedir, müslümanlıkla ilişkisi nedir meselesi çözemediğimiz meselelerden biri, sebebi de diğerlerinden farklı değil aslında, kavramların yerine oturmaması yüzünden... islamcılık
derken biri başka bir şey kastediyor, diğeri başka bir şey
anlıyor, ama aynı şeyden bahsediyormuş
gibi tartışıyorlar, bir yere
varılamıyor.
bazı arkadaşlar müslüman kelimesinden başka bir etikete
ihtiyacımız yok diye düşünüyorlar. bence
bu hatalı. müslüman kelimesinin ifade ettiği anlamda, elbette başka bir etiket olmaz, ama
hayat, fiiller, sözler, düşünceler, duygular çok ve
karışık
ve biz herbiriyle ilgili farklı alanlara sahibiz. her alanın ayrı bir adı olmalı ki, üzerinde düşünürken kafamız karışmasın. doğrudan dinin kendisiyle ilgili olmayan konularda
da müslüman kelimesini kullanırsak, farkında
olmadan müslüman kelimesini farklı farklı birkaç anlamda kullanmaya başlarız. bunun hem din bakımından mahzuru olur, hem düşünce faaliyeti
bakımından.
tespit edebildiğim kadarıyla müslüman kelimesini, insanlar, üç ayrı anlamda kullanıyorlar ve ikisi
kelimenin gerçek anlamı değil. birincisi allah'a, kitaba,
peygambere iman edenler, kelimenin asıl -ve tek olması gereken- anlamı. ikincisi
siyasi ve fikri faaliyetlerinde islam dinini esas alanlar. bunu yapan kişilerin müslümanlar
olduğu açık. ancak müslümanların
tamamını içine alan bir kategori değil bu. kaldı
ki, dine hizmet maksadı da gütseniz, dini hayata geçirmek için de çalışsanız, siyasi ve fikri faaliyet dinin kendisinden ayrı
bir şeydir. din dediğimizde anlamamız gereken nedir? ayetler, hadisler ve bunların doğrudan yorumları olan
din ilimleri, tefsir, akaid, fıkıh... halbuki
dini hayata hakim kılmak maksatlı bir fikri ve siyasi faaliyet, bunların dışında bir şey. dini kaynakların daha dolaylı yorumları
mahiyetinde. din kadar -ister istemez- felsefe ile, toplum bilimleri ile iç içe
bir alan bu. bu alandaki faaliyetimize dinden ayrı bir isim vermemiz gerekir. hem
kavramları yerine oturtmak için, hem kendi fikri ve siyasi içtihatlarımızı
dinin kendisi sanmaya başlamamak için, hem de fikri-siyasi
sahadaki mücadelede dini doğrudan hedef haline getirmemek için. bu yüzden bu sahada müslüman kelimesinden ayrı bir kelime olarak
islamcı kelimesini tercih ediyoruz. "müslümanın okuma listesi" diye
bir şey
yapsaydık, içine ne yazmalıydık? kur'an,
en başta, kütüb-i sitte ve sonra imam-ı azam, imam-ı gazali,
müfessirler, fıkıh alimleri vs. peki, seyyid kutub, ali şeriati, mevdudi, ahmet arvasi, necip fazıl vs. kişileri nereye koyacağız? bunların öncekilerden ayrı bir zümre olduğu açık. şuurlu bir müslümanın bu alanda da okuması gerekir elbet, ama bunların yazdıkları din
ilimleri değildir, felsefenin ve toplum bilimlerinin, din ışığında yorumlanmasıyla
oluşan bir külliyattır. o zaman ikinci
bir liste ortaya çıkıyor: "islamcının okuma listesi". iyi bir islamcı
olabilmek için öncelikle iyi bir müslüman olma gayreti bulunmalı ve elbette
islamcı müslüman da bütün müslümanlar gibi öncelikle müslümanın okuma listesini
ele almalı. ama iki alanı birbirine karıştırmamalı.
ayrıca ilk liste bir takım mezhep ve meşrep ayrılıları haricinde tartışmasız ve ortak
iken, ikinci liste çok farklı
fırkalara ayrılabilir. kimsenin hepsini okuması veya bir kısmını okuması şart koşulamaz. daha ferdidir. daha fazla hataya açıktır. kimi
zaman gündeme gelen bir söylem, "islam'ı 32 farza indirgemeye çalışanlar var" mealinde. bu çok yanlış bir bakış açısı, "32 farz" ifadesiyle "az bir şey" gibi gösterilen, koca bir islam ilimleri
külliyatıdır ve evet, islam deyince özellikle bunu anlamak gerekir. aksine, ali
şeriati'ye, mevdudi'ye "din" muamelesi yapmaya
başlarsanız, yanlış yerlere kayarsınız.
müslüman kelimesinin kullanımdaki üçüncü manası da "dindar
camia" veya "muhafazakar sınıf" gibi bir şey. bu da hatalı bir kullanım. dindar camiadan ve
muhafazakar sınıftan olan herkes müslümandır, ama her müslüman bu zümreden değildir. insanlar "türkiye'de müslümanlar..." diye
başlayan
öyle cümleler kuruyorlar ki, dedem dışında kalıyor öznenin, amcam içinde. böyle bir şey olamaz. doğru lafızları kullanmazsak, zihnimizde manalar birbirine girer, yanlış düşünürüz, yanlış söyleriz.
#223135 - sirkencubin - 22.05.2009
10:36
şu aralar,
müslüman kelimesini kullanmadan başlık açamayanların ağzına sakız olmuştur.
#2279068 - sirkencubin - 01.11.2011
22:44
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder