20 Ocak 2013 Pazar

türkiyəlilərin şərq gündəmindən uzaq qalması / öz aramızdı


türkiyelilerin garb gündeminden uzak kalması ile tamamlanmaktadır ve türkiyelilerin içeride birbirini yemekten dışarıya bakacak halinin kalmamasından kaynaklanmaktadır. bir sebebi de türkiye de bürokrasinin ve ziyalıların zihniyetidir. bunlar garba bir hayal, bir ideal olarak yaklaşırlar, asri olmayı hedef ittihaz ederler, ama bununla alakalı vizyonları ekseriyetle bir asır önce yarım yamalak edinilmiş malumata dayanır, garbın kendisine değil hayaline aşıktırlar. yurt dışında neler olup bittiğini takip eden az sayıda kişiyi de dinlemek istemezler, içine kapanık ve 1930’lu yıllarda takılıp kalmış bir entelijansiyası vardır türkiye’nin ve kendini en ilerici, en asri, en garpçı addeden zümrenin avrupa birliği ne ve standartlarına en fazla itiraz eden zümre olması da meraklı husustur. ezcümle avrupasız bir avrupailik icat etmişlerdir. bir kısmı da aynı marazlı alakayı şimal istikametiyle yaşarlar. bu zümrenin şarkla alakası ise kompleks kelimesiyle hulasa edilebilir. bunlar şarkı her nevi geriliğin, kötülüğün, pisliğin kaynağı olarak görürler. 1800'lü yıllarda amerika nın cenubunda bir çiftlik ve malikane düşünün, her tarafta zenci köleler, tarlalarda çalışıyorlar, bir kısmı da malikanede hizmetçi. hizmetçi olanlar beyazlara hayran ve sahip diye, efendi diye yere göğe sığdıramıyor iken, tarlada çalışan zencileri de "pis zenciler" diye tahkir ediyor. işte türkiye ziyalılarının hali bu hizmetçiye benzer. türkiyenin matbuatı da aynı haldedir ve vaziyetlerini hakikate göre değil, iktidara göre tayin ederler. neticede hiçbirinin kendi çöplüklerinin dışında ne olduğu ile alakası yoktur. "sol" manzarası bu, "sağ" manzarası da çok farklı değil, onlar da okuma yazma işlerinde geriden gelmekte, gündelik meselelere ve solla hesaplaşmaya kilitlenmiş vaziyette. neticede kimsenin dünyayla alakadar olacak hali kalmıyor. gazete manşetlerine bakarsanız, the guardian, the washington post ve asahi shimbun aynı konuyu yazarken, türkiye’nin tamamen başka işlerle uğraştığını görürsünüz. 24/7/2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder