türkiyelilerin garb gündeminden uzak kalması ile
tamamlanmaktadır ve türkiyelilerin içeride birbirini yemekten dışarıya bakacak halinin
kalmamasından kaynaklanmaktadır. bir sebebi de türkiye de bürokrasinin ve
ziyalıların zihniyetidir. bunlar garba bir hayal, bir ideal olarak yaklaşırlar,
asri olmayı hedef ittihaz ederler, ama bununla alakalı vizyonları ekseriyetle
bir asır önce yarım yamalak edinilmiş malumata dayanır, garbın kendisine değil hayaline
aşıktırlar. yurt dışında neler olup bittiğini takip eden az sayıda kişiyi de
dinlemek istemezler, içine kapanık ve 1930’lu yıllarda takılıp kalmış bir
entelijansiyası vardır türkiye’nin ve kendini en ilerici, en asri, en garpçı
addeden zümrenin avrupa birliği ne ve standartlarına en fazla itiraz eden zümre
olması da meraklı husustur. ezcümle avrupasız bir avrupailik icat etmişlerdir. bir
kısmı da aynı marazlı alakayı şimal istikametiyle yaşarlar. bu zümrenin şarkla
alakası ise kompleks kelimesiyle hulasa edilebilir. bunlar şarkı her nevi geriliğin,
kötülüğün, pisliğin kaynağı olarak görürler. 1800'lü yıllarda amerika nın cenubunda
bir çiftlik ve malikane düşünün, her tarafta zenci köleler, tarlalarda
çalışıyorlar, bir kısmı da malikanede hizmetçi. hizmetçi olanlar beyazlara
hayran ve sahip diye, efendi diye yere göğe sığdıramıyor iken, tarlada çalışan
zencileri de "pis zenciler" diye tahkir ediyor. işte türkiye
ziyalılarının hali bu hizmetçiye benzer. türkiyenin matbuatı da aynı haldedir
ve vaziyetlerini hakikate göre değil, iktidara göre tayin ederler. neticede
hiçbirinin kendi çöplüklerinin dışında ne olduğu ile alakası yoktur. "sol"
manzarası bu, "sağ" manzarası da çok farklı değil, onlar da okuma
yazma işlerinde geriden gelmekte, gündelik meselelere ve solla hesaplaşmaya
kilitlenmiş vaziyette. neticede kimsenin dünyayla alakadar olacak hali kalmıyor.
gazete manşetlerine bakarsanız, the guardian, the washington post ve asahi
shimbun aynı konuyu yazarken, türkiye’nin tamamen başka işlerle uğraştığını
görürsünüz. 24/7/2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder