20 Ocak 2013 Pazar

allah insana kaldıramayacağı yük yüklemez / ekşi


bakara sure-i celilesinin 286. ayetinde geçen "allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar..." veya "allah, kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz..." mealindeki ifade tartışma mevzuu edilmişti.

ayette geçen kelimenin çevirisi "yüklemez" demekten ziyade "mükellef kılmaz" şeklindedir: lâ yükellif'ullahu. her söze kendi algısına göre yeni bir anlam yükleyen allamelerimizin yaptığı tefsirlerin aksine, burada ne "allah kimsenin üstüne on beş tonluk bir kaya kütlesi düşmesine izin vermez" denmektedir, ne de "zalimlere boyun eğin, çevrenizdeki yanlışları düzeltmeye çalışmayın" manası çıkarılabilir. kendi çapımız çerçevesinde basit bir izah denemesinde bulunalım. öncelikle sınav, külli irade, kader, hikmet gibi kavramları aklımızda bulundurmamız gerekiyor. meallerde genellikle sınav olarak karşılanan kelime, metinde, görebildiğim kadarıyla bela kelimesinin türevleri şeklinde geçiyor. bela kelimesinin arapça anlamıyla türkçe anlamı arasında bir kayma var mı bilmiyorum, ama sonuçta türkçedeki anlam, en azından arapça anlamının çağrışım alanı içinde bir yerden kaynaklanıyor olsa gerek. evet, allah sizi sınamaktadır ve nimet vererek şükrünüzü, bela vererek de sabrınızı sınar. bütün hayatı tek bir sınav seansı olarak düşünürseniz, iyi ya da kötü karşılaştığınız her durumu ayrı bir soru olarak değerlendirebilirsiniz. n. soruda karşınıza çıkan kombinasyon üzerinize ayrı bir görev yükler, n+1. soruda karşılaştığınız kombinasyon ayrı bir görev yükler. "soru 98650689470972: açlıktan ölüyordun, elin ayağın kesilmişti, yarım ekmek arası dönerin ilk lokmasını nasıl yuttuğunu anlamadın bile, ikincinin tadını belli belirsiz hissettin, üçüncüde kendine gelmeye başladın. görev 98650689470972: hadi bakalım, şimdi bu nimetin nereden geldiğini hatırla da, can ü gönülden bir elhamdülillah de. soru 98650689470973: bak orda bi kedi var, aç galiba, gözünü dikmiş bakıyor. görev 98650689470973: bir parça da kediye ver. soru 98650689470974: ayranı üstüne döktün. görev 98650689470974: hemen kalaylamaya başlama, sabret." sınav soruları kişiye özel. neyle sınanmanız gerektiğini sizi bir hikmetle yaratan rabbiniz biliyor. külli iradesiyle sizi ve karşılaşacağınız durumları yaratıyor, sonra siz cüzi iradenizle bir takım seçimlerde bulunuyorsunuz, eylemde bulunma iradesi gösteriyorsunuz, bu eylemleri ve sonuçlarını da yaratıyor. soruları da, vereceğiniz cevapları da allah'ın ezelde bilmesine kader deniyor. bu hadiselerin vakti gelince meydana çıkmasına da kaza deniyor. eğer karşılaştığınız soru son soru değilse ölmezsiniz. eğer soru akli dengenizi yitirmenize yol açmışsa, o noktada mükellefiyetiniz kalkar, belki başka insanlar için bir sınav vesilesi olarak varolmaya devam edersiniz. eğer kapasiteniz 10 birimse, karşınıza 11 birim yük içeren bir kombinasyon çıkarıldığında, "neden 11 birim kaldırmadın" diye hesap sorulmaz. o sorunun hikmeti kapasitenizin sınırını görmeniz olabilir, gücünüzü aşan bir sıkıntı karşısındaki tutumunuz sınanmış olabilir. allahu a'lem.

bilmiyor, anlamıyor olabilirsiniz de, bari mütevazı olun biraz. kendi düşünce sisteminiz içinde yarattığınız yalan yanlış bir islam simülasyonu üzerinden müslümanlara laf atıyorsunuz, ama burdan bakınca daha ziyade kuyruğunun peşinde koşan bir kediye benziyorsunuz.
(sirkencubin, 02.04.2008 08:39)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder