bakara sure-i celilesinin 286. ayetinde geçen "allah
bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar..." veya "allah,
kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz..." mealindeki ifade
tartışma mevzuu edilmişti.
ayette geçen kelimenin çevirisi "yüklemez"
demekten ziyade "mükellef kılmaz" şeklindedir: lâ yükellif'ullahu. her
söze kendi algısına göre yeni bir anlam yükleyen allamelerimizin yaptığı
tefsirlerin aksine, burada ne "allah kimsenin üstüne on beş tonluk bir
kaya kütlesi düşmesine izin vermez" denmektedir, ne de "zalimlere
boyun eğin, çevrenizdeki yanlışları düzeltmeye çalışmayın" manası
çıkarılabilir. kendi çapımız çerçevesinde basit bir izah denemesinde bulunalım.
öncelikle sınav, külli irade, kader, hikmet gibi kavramları aklımızda
bulundurmamız gerekiyor. meallerde genellikle sınav olarak karşılanan kelime, metinde,
görebildiğim kadarıyla bela kelimesinin türevleri şeklinde geçiyor. bela
kelimesinin arapça anlamıyla türkçe anlamı arasında bir kayma var mı bilmiyorum,
ama sonuçta türkçedeki anlam, en azından arapça anlamının çağrışım alanı içinde
bir yerden kaynaklanıyor olsa gerek. evet, allah sizi sınamaktadır ve nimet
vererek şükrünüzü, bela vererek de sabrınızı sınar. bütün hayatı tek bir sınav
seansı olarak düşünürseniz, iyi ya da kötü karşılaştığınız her durumu ayrı bir
soru olarak değerlendirebilirsiniz. n. soruda karşınıza çıkan kombinasyon
üzerinize ayrı bir görev yükler, n+1. soruda karşılaştığınız kombinasyon ayrı
bir görev yükler. "soru 98650689470972: açlıktan ölüyordun, elin ayağın
kesilmişti, yarım ekmek arası dönerin ilk lokmasını nasıl yuttuğunu anlamadın
bile, ikincinin tadını belli belirsiz hissettin, üçüncüde kendine gelmeye
başladın. görev 98650689470972: hadi bakalım, şimdi bu nimetin nereden
geldiğini hatırla da, can ü gönülden bir elhamdülillah de. soru 98650689470973:
bak orda bi kedi var, aç galiba, gözünü dikmiş bakıyor. görev 98650689470973: bir
parça da kediye ver. soru 98650689470974: ayranı üstüne döktün. görev 98650689470974:
hemen kalaylamaya başlama, sabret." sınav soruları kişiye özel. neyle
sınanmanız gerektiğini sizi bir hikmetle yaratan rabbiniz biliyor. külli
iradesiyle sizi ve karşılaşacağınız durumları yaratıyor, sonra siz cüzi
iradenizle bir takım seçimlerde bulunuyorsunuz, eylemde bulunma iradesi
gösteriyorsunuz, bu eylemleri ve sonuçlarını da yaratıyor. soruları da, vereceğiniz
cevapları da allah'ın ezelde bilmesine kader deniyor. bu hadiselerin vakti
gelince meydana çıkmasına da kaza deniyor. eğer karşılaştığınız soru son soru
değilse ölmezsiniz. eğer soru akli dengenizi yitirmenize yol açmışsa, o noktada
mükellefiyetiniz kalkar, belki başka insanlar için bir sınav vesilesi olarak
varolmaya devam edersiniz. eğer kapasiteniz 10 birimse, karşınıza 11 birim yük
içeren bir kombinasyon çıkarıldığında, "neden 11 birim kaldırmadın" diye
hesap sorulmaz. o sorunun hikmeti kapasitenizin sınırını görmeniz olabilir, gücünüzü
aşan bir sıkıntı karşısındaki tutumunuz sınanmış olabilir. allahu a'lem.
bilmiyor, anlamıyor olabilirsiniz de, bari mütevazı
olun biraz. kendi düşünce sisteminiz içinde yarattığınız yalan yanlış bir islam
simülasyonu üzerinden müslümanlara laf atıyorsunuz, ama burdan bakınca daha
ziyade kuyruğunun peşinde koşan bir kediye benziyorsunuz.
(sirkencubin, 02.04.2008 08:39)
(sirkencubin, 02.04.2008 08:39)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder