arapça tamlamaların yazılışı
türkçe'ye geçmiş arapça kelimeler arasında tamlama
şeklinde olanların sayısı da az değil. türkçe kökenli kelimelerin imlasında
bile anlaşamadığımıza bakınca, arapça tamlamaların yazılışı konusunda kargaşa
olması da tuhaf görünmüyor. yine de bu tamlamaların, akademik çevrelerde kabul
görmüş yaygın bir imlâ tarzı var ve yazarken buna müracaat etmek isabetli olur.
arapça tamlamaların yazılışı konusunda en sık
yapılan hata, bunları x ül y şeklinde yazmak. ikinci kelime harf-i tarif
(artikel) ile başladığı zaman bunun tamlama içinde el şeklinden ül şekline
döndüğü sanılıyor. halbuki tamlama içinde harf-i tarifin sadece l'si yazılır. ü
(ya da u) nereden çıkıyor derseniz, o bir önceki kelimenin son sesi. buna i'râb
da deniyor. kelimeler tek başlarına okunduklarında bu son ses pek telaffuz
edilmez, kelime de i'râbsız hali ile tanınır. ancak terkip (tamlama) yaparken
bu ses de okunur. dâr(ü) kelimesi ile fünûn kelimesinden harf-i tarif de
kullanarak terkip yapacağınızda önce ilk kelimeyi i'râbıyla birlikte
yazarsınız: dârü. sonra ilk kelimeyi harf-i tariften ayırmak için bir kesme
işareti koyarsınız: dârü'. sonra e'si okunmayan el'in l'sini yazarsınız:
dârü'l. harf-i tarifi ikinci kelimeden ayırmak için bir tire koyup ardından
ikinci kelimeyi de yazarsanız işlem tamam olur: dârü'l-fünûn. karışık
görünüyor, ama biraz dikkatle öğrenilemeyecek bir şey değil.
birkaç örnek:
atabet el hakâyık: atabetü'l-hakâyık (doğru) atabet
ul hakayık (yanlış)
cerrahiyyet el hâniyye: cerrâhîyetü'l-hânîye*
(cerrahiyet ul haniye yanlış)
hacer el esved: hacerü'l-esved (hacer ul esved
yanlış)
meyl el şems: meylü'ş-şems**
-
* -iyye'ler türkçe'de -îye şeklinde hafifletilerek
yazılır.
** ikinci kelimenin ilk harfi şemsî harf olunca l
yerine o harf yazılır, ş şemsî harf olduğu için meylü'l-şems değil,
meylü'ş-şems.(sirkencubin, 13.05.2003 13:18 ~ 14.05.2003 15:03)
yanlış yazılmış örnekler için:
(ara: ul)(sirkencubin, 13.05.2003 13:20)
(bkz: şemsî harfler)(sirkencubin, 13.05.2003 13:21)
arapça tamlamalardaki harf-i tarifin başlıklarda
gösterilme şekli ne olabilir diye birkaç kişi oturup düşündük. tohum hangi usûl
seçilirse seçilsin, mühim olanın bir tarz üzerinde ittifak etmek olduğu
kanaatindeydi. idrismuhtefi ile de bazı hususlarda aynı kanaatte idik, şöyle
ki: sözlükte genellikle tercih edilen şekil harf-i tarifin ul şeklinde gösterilmesi:
hacer ul esved örneğinde olduğu gibi. halbuki ul diye bir şey yok, u ilk
kelimenin i'râbı ve ilk kelimeden ayrılmaması gerekiyor. türkçe akademik imla
geleneğinde bu tür tamlamalar okunuşa göre transkripte ediliyor ve i'râbdan
sonra apostrof ve harf-i tariften sonra tire konuyor: haceru'l-esved şeklinde.
ancak bkz'larda kullanılabilmekle birlikte, sözlük başlıklarında apostrof ve
tire kullanılamadığı için bu tarza başvurulması mümkün görünmüyor. zira bkz'a
doğru şekilde yazılsa bile; başlıkta, haceru l esved örneğinde olduğu gibi, l
harfi yalnız kalıyor ve bu hem güzel görünmüyor hem de yazarların çoğu
tarafından anlaşılması ve doğru olarak kullanılması zor bir hal alıyor. harf-i
tarifin l'sinin ilk kelimeye bitiştirilmesi ise göze hitap etse bile hatalı ve
savunulması pek mümkün değil gibi. hacerul esved yazılınca aslında ikinci
kelime ile ilgili olan harf-i tarif tamamen ilk kelimeye eklenmiş oluyor. şu
halde okunuşa göre transkripsiyon yapma usûlünden zaruret sebebiyle vazgeçip,
yazılışa göre transkripsiyon yapmayı tercih etmek daha makul görünüyor. buna
göre u sesinin gösterilmesinden vazgeçerek hacer el esved şekli kabul
edilebilir. başlıklarda böyle boşlukla gösterilen harf-i tarif, bkz'larda tire
ile ayrılabilir: hacer el-esved şeklinde. yazılış esas alındığına göre, ikinci
kelimenin ilk harfinin şemsî harf mi, yoksa kamerî harf mi olduğu dikkate
alınmayıp her halükarda harf-i tarifin el şeklinde yazılması yerinde olur. buna
göre meylü'ş-şems tamlaması başlıkta meyl el şems şeklinde ve bkz'da meyl
el-şems şeklinde gösterilir. şahıs isimlerinde de aynı kaide tatbik edilebilir:
büreydetü'l-eslemî ismi başlıkta büreydet el eslemi ve bkz'da büreydet
el-eslemi şeklinde yazılabilir. entrylerde ise apostrof ve tire kullanma
sıkıntısı olmadığından usûle uygun olarak "'l-" kalıbı kullanılabilir.
klişeleşmiş kelimelerde ise, okunuşa göre ve hepsini birleştirerek yazmak
isabetli olur: darülfünun, darüşşifa örneklerinde olduğu gibi.
ancak bu noktada zazie'den haklı bir itiraz geldi:
yerleşik olan okunuşa göre transkripsiyon yapma geleneğini değiştirmek
haddimize değildi. bu teknik açıdan zor değil imkansız bir meseleydi. şimdiki
halde imla hataları görünse de, başlıklar hiç olmazsa okunuş bakımından doğru
idi, yazılışa göre transkripsiyon yapma usûlünü benimsemek, insanların
kelimeleri yanlış okuması, yanlış öğrenmesi gibi bir netice verebilirdi.
ortalık zaten imla hatasından geçilmiyor iken bu biraz teferruat kabîlinden bir
gayret idi.
neticede imla hususunu ahalinin insafına ve
anlayışına bırakmaktan başka bir çare görünmüyor şu anda. keyfiniz nasıl
isterse, nasıl münasip görürseniz öyle yazınız efendim.(sirkencubin, 14.05.2003
14:49)
ssg "bu durumda "benimsenmi$" ba$liga
dokunmadan alternatif transkripsiyonlardan varolan ba$liga bkz vermek de bir
cozum olabilir.." diyor, başka bir çözüm de görünmüyor. arz olunur
efendim.(sirkencubin, 15.05.2003 09:24)
"halbuki, bir ihtimal daha var" diyor,
rehayunluel, "okundugu gibi yazilmasinin akabindeki ilk ya da sonraki
entrilerde dogrusu ba$a yazilir. benzeri sorun turkce karakterlerle de ciksa da
sorun bu $ekilde gideriliyor." eh o da haklı.
(bkz: herkes haklı olduğu için halledilemeyen
davalar)
(bkz: smiley)(sirkencubin, 15.05.2003 09:35)
bir de bu konuya yakın, türkçe tamlamaların arapça
tamlama şekline çevrilmesi var. osmanlıca heveskarları arasında kelime sırasını
değiştirmeden terkip kuran müptediler oluyor, tebessüme sebep oluyorlar.
tamlamayı türkçe'den arapça'ya çevirirken kelime sırasını ters çevirmek
gerekir. büyük mesele, azim ül mesele olmaz, meseleü'l-azim olur.
(bkz: farsça tamlamaların yazılışı)(sirkencubin,
12.04.2005 09:10)
farsça tamlamaların yazılışı
arapça tamlamaların yazılışı kadar karmaşık değil,
ama bunun da bir kaç kuralı var.
malum farsça kaidesine göre terkip kurarken, arada
tireyle ayrılan bir i sesi oluyor. bu arap harfli yazıda gösterilmeyen bir ses.
defter-i kebir tamlaması "defter kebir" şeklinde yazılır. bazen
okurken metindeki ibare "defter-i kebir olup" mudur yoksa,
"defter kebir olup" mudur, keşfetmek müşkil olabiliyor. işbu
yazılmayan sesin ıstılahı (terimi) nedir bilmiyorum, ama bu ses ı veya i olur,
u-ü olmaz. ilk kelime kalın sesle bitiyorsa ı, ince ise i kullanılır. son
vokalin (sesli harf, ünlü) düz veya yuvarlak olması durumu değiştirmez.
misaller:
defter-i kebir (ince)
rübab-ı şikeste (kalın)
kudüm-i şerif (ince, ü yuvarlak vokal ama kudüm-ü
şerif olmaz. kudümü şerif diyebilirsiniz, o zaman da arapça kuralına göre
tamlama olur, farsça kuralına göre tamlama olmaz.)
casus-ı hâin (kalın, casus-u hâin olmaz. ayrıca
hain casus demek varken ne gerek var bunlara diye bir düşünmek gerek. lugat
paralayacağım diye eski şekilleri yerli yersiz kullanmak da tuhaf kaçabiliyor.)
bir de ilk kelime vokalle bittiği zaman devreye
giren bir y sesi var. bazı yazarlar tireyi y sesinden önce koyuyorsa da, tercih
edilen sonra koymak. i sesinin aksine bu y yazıda gösterilen bir ses.
misal:
pây-ı büzürg (pâ: ayak, büzürg: büyük; büyük ayak.
bu terkip arap harfli yazıda pây büzürg diye yazılır, pây-ı büzürg okunur.)
edit:
shi aila diyor ki:
"kelime kisa bir vokalle bittiginde araya y
girmez. misal:
nâme-i hümâyûn
tezkire-i su'arâ
kelime uzun bir vokalle bitiyorsa "kesre-i
izafet" dedigimiz i sesi yi olarak
okunur. misal:
sahrâ-yi kebîr
dünyâ-yi dûn
bunlara ek olarak farscada uzun vokalle bitip, bir
diger sekli uzun vokal+y olan bir kac kelime vardir, pâ/pây, bû/bûy, rû/rûy
gibi.. bunlarda sizin de misalde yazdiginiz gibi sonu y ile biten sekilleri
kullanilir. "
(sirkencubin, 12.04.2005 09:23 ~ 23.04.2008 11:46)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder