pankart kavgaları, pankartın üzerinde ne
yazdığından ziyade, kimin o pankartı taşıdığı veya bir yere astığı ile
ilgilidir. karşıt görüşlü öğrenci raconunda pankart asma faaliyeti köpeklerin
hacet giderme vakıası gibi bir mekan belirleme işaretidir. karşıt görüşlü
öğrenciler bir yere pankart asarsa, bu bütün öbür karşıt görüşlü öğrencilere
batar. son kavgadan bu yana gerekli süre geçmiş, dayak atmış olmanın tatmini
ortadan kalkmış, yahut yenilen dayağın izleri az çok silinmişse, potansiyel bir
kaşıntı varsa, karşıdaki ekibi berideki ekibin gözü kesiyorsa, direkt hadiseye
girilebilir. pankart asanın müs-genç, gomoniz, faşiz olması durumu değiştirmez
pek. tkp'li primitif yaşam formlarının yoğurtlarının da, beğenmedikleri
kişilerinkilerden daha ak olmadığını kavrayabilecek seviyeye erişmediğimiz
sürece daha çok kavga olur. naapsın adamlar yani, gızıl gomonizlerin ülkeyi
karanlığa boğmasına izin mi versinler? herkes kendine baksa biraz daha rahat
nefes alacağız. söylenecek tek doğru söz al birini vur ötekinedir.
esasta dünyanın bir çok yerindeki benzeri başka
kavgalardan çok da farkı olmayan bir kavgadır. haberlerde bir sürü kelalaka
ülkelerde çatışan "karşıt gruplar" veya polis-gösterici kavgaları
görürsünüz. gündelik hayatları, alışkanlıkları, zevkleri, kültürleri, davranış
modelleri hiç birbirine benzemeyen farklı toplumların böyle kavgalarda
neredeyse birbirinin fotokopisi gibi tavırlar göstermeleri ilginç. sosyoloji
allameleri açıklayıverirlerse seviniriz. birileri izah edip bizi aydınlatıncaya
kadar, kendimizi bir tarafa yakın da hissetsek, iki tarafın da acınacak, üzülecek
halde olduğunu kabulde berkarar olacağız. böyle kavgalarda iki taraf da kurban
durumundadır. küresel bir oyun tahtasının üzerindeki taşlardır hepsi de, üstelik
aralarında kim beyaz kim siyah çekişmesi olsa bile, aslında hepsi de grinin
muhtelif tonlarındadır.
gel gör ki kurmalı oyuncaklar gibi
şartlandırıldıkları tepkileri göstermeyi marifet zanneden, kendi bağırtısından
başkasını işitmeyen, köşe başlarında dağıtılacak bildiri kaleme alır gibi bir
üslupla minyatür beynine uğramadan ağzına geliveren lafları sıralamaya alışık
olanlar gözlerini açıp da ortada olup biteni görmeye yanaşmazlar, ideolojilerinin
sağladığı zihin konforu hoş gelir bünyelerine. ayrıca sözlükte aklı başında
kimsenin birilerini ikna etmeye çalıştığını da düşünmüyorum, kabuklu deniz
ürünü kafalı kişilerle lüzumundan fazla vakit kaybettik bile.
edit: bak şimdi... hepsi aynı dedik, yanlış
söyledik. uzak doğulular çok şık dövüşüyor, haklarını yememek lazım. hayır yani,
sadece karate, tekvando bilmekle ilgili değil, adamlar vecd halinde, bütün
varlıkları ile dövüşüyorlar. bizim kavgacıları da kore'ye staja mı göndersek ne?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder