sekizinden ne gördük de dokuzu ne işe yarayacak
dedirten fikir. verilen eğitim bir hedefe yönelik olmayınca, insan vasfına
katkıda bulunmayınca, dokuz sene olsa ne olur, olmasa ne olur. binlerce genci
hiçbir şey kazandırmadan kötü liselerden mezun edip, binbir meşakkatle
üniversiteye sokup, yine bir şey kazandırmadan oradan da mezun edip yüksek
tahsilli vasıfsız işsizler ordusu üretmek tarzında işleyen bir sistemimiz var. ilköğretimin
durumu da çok farklı değil. sekiz yıl kesintisiz eğitim sisteminin net hasılası
çıraklık hadisesinin içine edilmesidir ve ileri değil geri doğru bir adımdır. bunu
on ikiye çıkarmak ahmaklığın katmerlisi olur. ancak düz lise/ meslek lisesi
oranının tersine çevrilmesi, üniversite kapısındaki mahşeri yığılmanın üretim
alanına kanalize edilmesi, daha az üniversite mezunu, daha çok lise mezunu
çıkaran, ama her birini çalışacağı alanda iyi eğiten ve eğitim planlamasını üretimin
ihtiyaçlarına göre yapan bir sistem olursa, mecburi eğitim süresini uzatmak bir
işe yarayabilir, aksi takdirde faydadan çok zarar getirir. ezcümle bugünki gibi
olacaksa, dokuza, on ikiye çıkmasın, üçe insin. (bkz: gölge etme başka ihsan
istemem)
11/06/2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder