20 Ocak 2013 Pazar

türkçem benim ses bayrağım / ekşi


fazıl hüsnü dağlarca'nın bir mısraı.

heyecanla titreyen damarlardan, göğüs kafesinde bir damlacık kuş gibi çırpınan yürekten süzülüp gelen berrak bir sadâ; bayrağına "güzel çocuğum, anacığım, sevgilim" diye seslenen dilde al gelincik edâlı bir şakıma; hayatı destan, ölümü şiir bir milletin başı dönmüş evlâdından billûr sağrak içre, bir yudumluk bir mısra.

ne çok şerh olur bu ya, dilim dolaşıyor, nasıl diyeceğim bilmem. güllü, bülbüllü bir masal bu: seher vakti öyle şakımış ki bülbül, âvâzı gül olmuş açılmış; gül, alevden bir âh olup göğe ağmış. türkülü bir masal bu: evvel zaman içre, iki hükümdar bir köyü paylaşamamış. sonra anlaşmışlar, kimin türküleri söyleniyorsa o almış köyü. nakışlı bir masal bu: nasıl ki amcaoğulları; halılarına, kilimlerine dokudukları turnaları bayrak etmiş, bayrağımız var diye de bayram etmişse; şâir de, yurdunun semâlarında uçan turnalara emanet ettiği selamları bayrak edinmiş.

rezm deminde hünkâr otağı kapusunda vurulan bir nevbet ki, gâfil bilmez öyle bir neşveyi. nesîm-i seher ile, simürg-i feth ile yoldaş olup, gönle rekz olunmuş bir özge söyleyiş bu ve bezm vaktinde âh eden nâyın sadâsı bu. o nây ki, bütün faydası sadâsındadır. deli eder insanı bu şâirler, birinin bayrağı "tarihi, şerefi, şiiri"; birinin türkçe'si "bayrağı". ko del'olalım varsın, madem bayrağa bayram gerek; madem çekemeyenlere inat hâlâ bu bayrağın gölgesinde türkü söylüyor türkler; her gün bayram etmek gerek. rabbim, yerle gök dürüldüğü güne kadar, mahrum etmeye inşallah (amin).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder