düşünülenin aksine iki kişiyle sınırlı bir hadise
değil bu, en azından bizim maallede. amcaoğlu evleniyor, bir yengeniz oluyor. halakızı evleniyor, bir 'halakızının
kaynanası'nız oluyor. kardeşiniz evleniyor, bir 'kardeşinizin görümcesinin oğlu'nuz oluyor. bir halakızı daha evleniyor, bir 'yeğeninizin tatlıcı
dedesi'niz oluyor. kimse kendini başkasının mutluluk
kalıpları ile sınırlandırmak zorunda değil,
mesela benim için mutluluk halamın torununu kucaklayıp iki dedesi hakkındaki
yorumlarını dinlemek olabilir. halamın torunu evlendi, çocuğu oldu ve protokol
durumundan dede mertebesine terfi ettim ben, biliyor musunuz, gerçi henüz torunu kucaklamak nasip olmadı, ama
bilmek bile keyifli. ne kadar çok kişi evlenirse,
etrafta o kadar çok boğuşulacak haşarat olur. babam benim yaşındayken, akşam eve geldiğinde, kendini
komando sanan bir oğlan çocuğu ve bıcır bıcır masal anlatan bir kız çocuğu boynuna
atılıyordu. bekarlığın tayyareden
nimetleri için geciktirdiğinize değecek bir şey değil bu, nasip olsaydı on beş sene önce evlenmiş
olmayı isterdim. mutluluk bir şeyleri başkalarından
kısıp kendine saklamakla ilgili değil,
ne kadar çok insanla bir şeyler paylaşırsanız, ne kadar
çok insana bir şeyler verirseniz o kadar artıyor.
anadolu'da dünyaya gelmenin en güzel taraflarından biri de, aile kavramının
çekirdekle sınırlı olmaması, fındık fıstık, baklava börek şeklinde katlamalı şekilde
çoğalması.
#2261173 - sirkencubin - 20.10.2011
19:29
(not: hatta en sonunda kendiniz de evleniyorsunuz,
yarım düzine sıpanın ve bütün bir kabilenin ‘doktor amca’sı oluyorsunuz, aile
saadetinden oturup iki satır bir şey okumaya fırsat kalmıyor… :p :D `:nanik`)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder