"yılbaşını kutlamayın" iki bileşeni olan bir vektör: biri
açıklamanın kaynağı, diğeri muhatabı.
iki medeniyetin kırılma noktasında arada kalmış bir toplumun arada
kalmış bir kurumu, diyanet işleri başkanlığı. ne mehabetlü dövlet hazretleri katında ne de
ahali katında muteber. bir şeyin üzerinde durduğu zemin bir tuhaf
olunca, o şeyin kendisinin de
düzgün durmasını beklemek abes. bu
bakımdan açıklamayı kaynağı bakımından tartışmaya lüzum görmüyorum şu anda.
ikinci husus, bu açıklama kimi hedef alıyor? elbette
açıklamanın kaynağı ile aynı değerleri paylaşan kişileri. dinle diyanetle işim olmaz diyenlerdenseniz, zaten sizi kısıtlayan yok, istediğinizi yapmakta
serbestsiniz. bunu hayat tarzınıza
müdahale olarak almamalısınız. dini ve milli konularda hassasiyet taşıdığını düşünen, yerliyim ben yerli kalmak istiyorum diyen kişilere yönelik bir
ikazdır bu. (ben öyle anlıyorum, değilse epeyce tuhaf olur
tabii.) işin ilginç tarafı
ikazın muhataplarının kısm-ı küllisi
yılbaşını
zaten kutlamıyor. belki arada kaçmış bir kaç kişi varsa, onları ilgilendirebilir bu. hadise çok da yeni
değil, merkezi bir ihtar olsun olmasın, hocaefendiler
zaman zaman yılın son hutbesini bu konuya ayırıyorlar. hatta neredeyse yılbaşı hutbesi tarzında
gelenekleşmeye başlaması abes bir hal almaya başladı. işin dini ve örfi iki ciheti var. dini cihetten prensip açık: kafirlerin -evet
kafirlerin- ibadet olarak yaptıklarını yapamazsınız, adet olarak yaptıklarını
yapabilirsiniz. adet olarak yaptıkları içinde ayrıca haram olan şeyler varsa, o haram kısımları da yapamazsınız. şimdi oturun ayıklayın, yılbaşı ne kadar dini ayin, ne kadar adet... örf cihetine gelince, kendiniz
olarak kalmaya devam edecek şekilde davranmanız esas. başkalarının şiarı olmuş bir şeyi yapmanız hoş değil, ama zaman içinde kendinize mal etmeye başladığınız şeyler varsa, onları yapmanız çok da abes olmayabilir. misal, çam
ağacı
süslemeniz kerih sayılabilir, ama
fındık fıstık yiyerek televizyondaki saçmalıkları izlemeniz, aynı ölçüde bir
kabahat olmayabilir.
ezcümle herkes zaten bildiğini okuyacağına göre, çok da tartışmaya değecek bir söz değil.
(sirkencubin, 15.12.2004 10:28)
#2273265 - sirkencubin - 29.10.2011
16:20
"yılbaşını kutlamak allah'a isyandır" doğru yerinden anladığınız zaman yerinde bi
tespittir. gavurlar krismısla new year
arasında ne kadar ayrım yapıyor bilemem, ama en azından trt'nin başlattığı ve sonra
muhtelif kanalizasyonların devam ettirdiği aralık ayı repertuvarı ikisinin çok
da başka başka şeyler olmadığı yönünde bir bilinçlenme oluşturmuş bulunuyor.
madem krismıs kutlamıyorsunuz, niçün santa nikolaus kılıkları çıkıyor ortaya, çam
bezeme sanatları icra ediliyor? ayrıca yeni yılın yılın tam bu zamanına gelmesi
de tesadüf değil. biri diğerinin, kuzey avrupa pagan kültürü her ikisinin kökeni. ne
var ki bizim şebekler st valentine yortusunu sevgililer günü sandıkları gibi (ki o da pagan adeti deniyo, kökeni itibariyle, bilemiycem
o kadar teferruatını) kırismıs gününü yeni yıl sanıyorlar. sırada ne var, paskalya?
ona da bi kulp takarsınız nasıl olsa... ayrıyetten ne maksatla hangi gün
yaparsanız yapın isyan anlamı taşıyan bi sürü kepazelik yapılıyor, kafadan isyan yani. o değil de, isyan olup olmadığını iplemiyosanız, sizi geren ne?
#2273993 - sirkencubin - 30.10.2011
00:03
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder