5 Ocak 2013 Cumartesi

türk sineması /ihl


hoca "entel sinemacıların 'sinema tüccarları, sanattan anlamayan hırbolar' diye aşağıladığı yapımcılar, yöneticiler, senaryo yazarları yeni öğrenmeye bladıkları sinema diliyle aslında halk hikâyesi anlatıyorlardı" diyor ((http://arsiv.zaman.com.tr/2003/08/16/yazarlar/ahmetturanalkan.htm).) tam da bunu düşünüyordum, tevafuk oldu. bahaeddin özkişi'nin köse kadı'sını tekrar okurken, bunun aslında bir roman olmadığını, şark hikayeleri veya pehlivan tefrikaları tarzında uzayıp gittiğini fark ettim. hele paşaoğlu hikayesini anlatmaya başladığında, adeta tamamen boyut değiştirip hikaye içinde hikaye anlatılan hint tarzı masallardan (bkz: sindbad) birinde buldum kendimi. bu haliyle kitap yeşilçam'ın tarihi filmlerini de bariz surette hatırlatıyordu. evet, battal gazi filmleri aslında kesik baş, kan kalesi gibi isimlerini işittiğim, ama maalesef henüz okumadığım, hatta galiba sahaflar'da karşıma çıkan, ama eşeklik ettiğim, tenezzül etmediğim, elime almadan önünden geçip gittiğim kitapların aynı mantık ve ruhla sinemaya aktarılmış halleri idi. "okumadan nasıl biliyorsun, mantığını, ruhunu?" demeyin. bu ruhu tanıyor olmamız gerektiği kanaatindeyim. zihninizin tavanarasını karıştırın, genlerinizi yoklayın, bir şeyler bulacaksınız...

(sirkencubin, 16.08.2003 11:45)

#2274952 - sirkencubin - 30.10.2011 19:39

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder