4 Ocak 2013 Cuma

niyet okumak


muhatabın açık bir iletişim kurmaktan kaçındığı durumlarda angarya kabilinden bir mecburiyet de olabilir niyet okumak. evet, hayır, belki, güzel, çirkin, istiyorum, istemiyorum, seviyorum, sevmiyorum, gidelim, gitmeyelim gibi bir sürü kelime arkalarındaki gerçekten kopmuş, karmakarışık bir sözlük oluşturmuştur. cümleler bol keseden ortaya dökülür, ama hiç biri birinci anlamıyla kullanılmaz. bazen abartılı bir nezaket, bazen ikiyüzlülük, bazen gizli bir mücadele, zaman zaman da kat kat maskelerin arkasında, bin bir tilki kuyruklu hesapların arasında gizlenen, esbab-ı mucibeleri hiçbir zaman çözülemeyen bir benlik buna sebep olabilir. sözler gibi fiiller de tiyatro sahnesindedir ve kuliste ne olduğunu kestirebilmek için niyet okumaktan başka çare yoktur. ne çare, an olur en çok tanıdığınızı sandığınız insanı bile tanıyamadığınızı görürsünüz, bütün okumalarınız havada kalmıştır, onca zaman havanda su dövmüş ve iletişememişsinizdir. bazen safça niyetinizi ortaya dökersiniz, ama muhatabınız perdeler arkasındadır, o sizi görür, siz onu göremez ve aldatılırsınız. bazen safça niyetinizi ortaya dökersiniz, ama muhatabınız böyle bir iletişime alışkın değildir, ne söylediğinizi dinlemez, bambaşka anlamlar yükler cümlelerinize, hayretten donakalırsınız.

"bir çay daha ister misiniz?"

"abi yazım güzel olmuş mu?"

"beni seviyor musun?"

"sinemaya gidelim mi?"

"sence?"

boşa konuşuyoruz zaman zaman...
#2260090 - sirkencubin  - 19.10.2011   18:01

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder