gün batarken
akşam ezanı okunur, büyükler köstekli saatlerini ceplerinden çıkarıp kontrol
ederler, "aziz allah" derken. saat on iki olmuştur. şer'an yeni bir
gün başlamakta, örfen bir gün akşamına ermektedir. acele
etmek vaktidir, akşam namazının vakti kısadır. saat bir buçuk civarında yatsı
okunur. yatsı kılındıktan sonra da fazla ayak sürünmez, kandiller söndürülür, uzun
bir gecenin içine, derin uykulara dalınır. elektrik ışığının çiğ
aydınlığı ile parçalamadığı, huzur dolu gecelerdir bunlar. lacivert geceyi aydınlatan
ayın ışığı mahalle mescidinin alçak ahşap minaresine vurur, kara
servilerin kara gölgelerini düşürür. etraf fısıltılı nefeslerle
uyurken, derinden bir şeyler işler, uyumayan bir şeyler gece
boyunca müphem bir işleyişi sürdürür. aynalardan, tik-takları ısrarlı bir
taciz, hattâ tehdit halini almaya başlayan saatlerden uzak durmak vaktidir. gecenin
sahipleri vardır, kimse sırlarını eşelemez. edeplice çekilir kenara. vur
patlasın, çal oynasın frenk geceleri surlara dayanmamıştır daha. eh, insan
dediğin kaç saat uyur ki? yatsının yatmak manasına geldiği yerde, kalkmak da
gün doğmadan olur. yapılacak çok iş vardır ve işlemenin vakti gündüzdür. gönül de
seherle birlikte açılır, tazelenir. frenk saatine göre yaşayanların
baş ağrılarıyla karışık, yorgun uykulara yenik düştükleri, çarşafları ile
sancılı bir raksa başladıkları saatlerde, müslüman saatine göre yaşayanlar
ter ü tazedir. eğlencesi daha az, huzuru çok daha fazla, erken başlayıp
erken biten bir günün saatidir müslüman saati.
#2273668 - sirkencubin - 29.10.2011
22:31
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder