22 Ekim 2011 Cumartesi

türbanlı / ekşi

bir çeşit orc, bir kuple goblin, pek fena bir şeydir.

önce kantinde oturduk, bir tanım, bir demet kriter oluşturduk. kimleri türbanlı, kimleri başörtülü sayacağımızı kararlaştırdık. buna dayanarak bir türbanlı ailesi kavramı oluşturduk. türbanlı ailesi ve türbansız ailesini birbirinden ayıran olguları net olarak tanımladık. araştırmanın sağlığı açısından çalışma dışı tutulması gereken ara formları belirledik.

o sırada berke üstüne kahve döktü.

berke tuvalete gittiğinde, tuğçe'nin aklına bir şey geldi: güzel kavramı sorunlu bir kavramdı. berke zibidisi gelmeden, hemen güzellikle ilgili kriterler belirledik, araya bir yere ekledik, berke salağına çaktırmadık.

kendimizi güzel, türbanlı, türbanlı ailesi, akraba evliliği konularında ahkam kesmeye hazır hissedince danışmanımıza gittik. yine odasında yoktu serseri, kantine dönelim dedi tuğçe, berke itiraz edince cafe da ellama'ya gidip birer kapuçino söyledik. berke zero istedi. salak berke.

tuğçe önce bir pilot çalışma yapmamız gerektiğini söyledi. abisi söylemiş. ne kadar akıllı kız bu tuğçe. gözleri de çok güzel. basen biraz geniş gerçi ya, neyse, o kadar olur. tuğçe'nin dediğine göre aralarında korelasyon olup olmadığını sınayacağımız kavramlar için, bir ön anket formu hazırlamalıymışız. bunu bir grup denek üzerinde sınayıp hatalarını bulmalıymışız. sonra sahaya çıkıp gerçek anketimizi yapmalıymışız. ben hemen ama bir de türbansız kontrol grubu gerekmiyor mu diye sordum. tuğçe bana aferin lan cenk, kafan çalışıyo senin dedi. biliyorum, bana aşık aslında.

o sırada benim çişim geldi. tuğçe de makyaj tazeliycekmiş. salak berke'ye sen pilot soruları hazırla, biz geliyoruz dedik. sonra geldik, berke'ye sorduk, hazırladın mı lan soruları dedik, ooo büssürü hem de dedi. tuğçe iyi ama deneme çalışmasını nerde yapıcaz diye sordu. ben de dedim ki, ya büssürü türbanlı var okulda onlara sorsak ya. tuğçe bana afferin lan cenk, kafan çalışıyo senin dedi. bitiyo olm bu kız bana.

gittik kantine, üç kere dolaştık. hiç türbanlı bulamadık. meğerse okula türbanla girmek yasakmış. rektör kızıyomuş. niye kızıyo anlamadım. sonra tuğçe kızlar tuvaletine gitti. biraz sonra geldi. ceyda'ya sordum dedi. zehra türbanlıymış. başka türbanlı var mı diye zehra'ya sorarız dedi. sonra zehra'yı aradık bulduk. kantinde bi adamla çene çalıyordu. adam nişanlısıymış. berke'ye hadi berke sor dedim, berke hemen ilk soruyu sordu: "acaba ailenizde akraba evliliği olduğu için mi bu kadar çirkinsiniz?" zehra'nın nişanlısı ne diyon lan sen dedi. zehra, osman bi dur dedi. zehra'nın nişanlısının adı osmanmış. zehra ne var diye sordu. tuğçe araştırma yapıyoz biz dedi. ben de hemen ekledim, evet lütfen yardımcı olur musunuz, sorularımıza cevap verin. berke tekrar sordu aynı soruyu. zehra açılın biraz dedi. masadan uzaklaştık biraz. ayağa kalktı. berke'ye bi tekme attı, bi tekme de bana attı, bi tekme de tuğçe'ye attı. tekvandocuymuş meğer zehra. sonra masasına oturdu tekrar.

berke hayvanı lenslerini ararken, tuğçe'ye dedim ki, tuğçe bu araştırmayı bitirince bir de türbanlılar niye bu kadar sinirli, onu araştıralım dedim. tuğçe cenk bi sus dedi. kaprisli biraz, ama biliyorum seviyo beni. tuğçe dedim, sizin ailede hiç türbanlı var mı? yok dedi. akraba evliliği yapan var mı dedim. yok dedi. sen ondan bu kadar güzelsin o zaman, di mi dedim. hade len sıpa dedi, sırıttı. biliyom olm, aşık bu kız bana.

ekşi sözlük sosyoloci institute sundu.

gelecek porgram: işkembeden genellemenin dayanılmaz hafifliği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder