30 Ekim 2011 Pazar

karşı cinsle el sıkışmayan dinci tipi / ekşi

başlamadan önce,
"a) dinci babanızdır
b) yine birbirinden çok farklı bir sürü insanı aynı sepete koyup üstünde tepiniyorsunuz" demek isterim.

dindar kişiler (ki türkiye söz konusu olduğunda ilk önce akla gelen müslümanlar oluyor) bir dine inanır, emir ve yasaklarını kendilerince uygulamaya çalışırlar. söz konusu durumla ilgili bir yabancı insanlarla fiziksel temas yasağı vardır. demek ki neymiş, konu tahrik olmak vb değil, bir emri yerine getirmekmiş. tokalaşmaktan kaçınan insanların bu işi vecdle yaptıklarını düşünmemek gerekir. vicdanınızla topluma karşı durabilme zorluğu arasında sıkışırsınız böyle bir tavır sergilerken. işin kolayına kaçmak, tokalaşıp geçmek istersiniz. iki saniye sonra karşınızdaki insanın yüz ifadesinin nasıl değişeceğini bilmek, "ööğğ, gerici" yahut "imdat, yobaz!" havasına gireceğini tahmin etmek işinizi büsbütün zorlaştırır. bu durumda yine de inandığınız gibi hareket etmek medeni cesaret ister. öküz damgası yiyeceğinizi bile bile inancınızın gereğini yerine getiriyorsanız saygı duyarım.

işin en zor tarafı, meramınızı ifade etmeye yarayacak sosyal iletişim kalıplarının bulunmamasıdır. o an ayak üstü neyi niye yaptığınızı yahut yapmadığınızı açıklama imkanı yoktur, sap gibi kalırsınız ortada. bir çok kişi böyle bir durumda kerhen tokalaşmayı tercih etmektedir. aile, eş-dost çevrenizdeki sosyal şartlarla, dışarıdaki arasında bir çelişki söz konusudur. çoğu durumda kişi "dışarıda" kendisi gibi davranmayı bırakıp çevreye uymak durumunda kalır. bunu yapmadığınız zaman, ya bir takım sosyal münasebetlerden elinizi eteğinizi mümkün olduğu kadar çekmeniz veya "havada kalan el ve bön bakışlar" travmasını tekrar tekrar yaşamanız gerekir.

elbette, inancınız adına hayata geçirmeniz gerekenler listesinin en başındaki madde değildir bu, bu tür sıralamaları tersinden anlayan kazmaların olması, aynı temel değerleri paylaşan herkesin de kazma olmasını gerektirmez.

işin dinî boyutunu bırakın, kültürel olarak bile kimse sizin tarzınızı benimsemek mecburiyetinde değil. siz batılıysanız, el sıkışıyorsanız, biz de caponuz kardeşim, el sıkışmıyoruz, var mı ötesi?
(sirkencubin, 14.01.2004 10:23)


el sıkışmaya eş değer midir bilemem, ama el sıkma yerine ikame edilen bir iyi niyet jesti vardı, pek tutunamadı. elinizi göğsünüze koyar, gülümseyerek hafifçe başınızı eğerek selam verirsiniz. "iyi niyetinizi aldım kabul ettim" anlamına gelir, biraz külhanbeyi tarzı idi galiba. ama yayılmayışının sebebi bu olmasa gerek, muhtemelen sosyal çatlağı köprülemek için kısa kaldı.
(sirkencubin, 14.01.2004 11:22)


genelde şalvarlı-cübbeli tipler değildir bunlar, kendileri zaten el sıkışmalarının gerekeceği ortamlarda bulunmazlar. bu konuda asıl sıkıntıyı yaşayanlar kot pantolonlu, kazaklı veya takım elbiseli tiplerdir. aramızda bazıları karikatürlerde yaşıyor sanki, ha?
(sirkencubin, 14.01.2004 11:26)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder