23 Ekim 2011 Pazar

sarı / ekşi

hangi sarı? öyle sarı vardır ki, acıdır, hastalıktır; öyle sarı vardır ki, hayattır, sıcak bir tebessümdür. abes bir mora yakışan kirli bir sarı, garip bir karanlığa vurmuş tuhaf bir aydınlıktır: zıtlıkların dansı. hayatın dışında, ama hayatla ilgili, hüküm veren, affederken bile kıyıcı, biraz felsefe, biraz ne istediğini bilemeyen ve anlatamayan bir içgüdü... çiğ ve aydınlık bir sarı uçarı bir neşedir, canım cicim şımarmalarından sıyrılmış bir pembe sayılabilir pekala. çok çiğse eğer, ucu kaprislere, ukalalıklara varabilir. kızıldan dem alan, yüzü toprağa, toprağın rengine dönük güz sarıları, herkes bilir, hüzündür, melâldir, ayrılık ve özleyiştir, sığ görünen bir derinliktir. her gördüğü sarıya aldanmamalı insan, altın parıltılarda ışıldayan renk, aslında sarı numarası yapan bir kızıl olabilir. hayatın miyârıdır sarı, bir ucunda yaşamak, bir ucunda ölmek olan bir termometredir. balın tadından hardalın acısına kadar kaç ayrı sarı var, ben de bilmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder