29 Ekim 2011 Cumartesi

kalenderindandoldenyusirkencubin / ekşi

kârbân-ı kadîm-i hamûle-i gam ü kederden mülhem bir posta katarınun ismidür. gurûb iden şems-i muhabbetün ardınca ufuk hattına doğru kanat çırpan turnalardan üçünün resmidür. gehî selam ü gehî sitem getirürler. cehd iderler kim getirdükleri haber ile âfâk-ı iştiyâkı tevhîd ideler, leşker-i fesâdı fırka fırka çâk ideler. bezm-i ezelde görülüb unudulmuş bir rü'yetten bahr-i kâmus'a düşmüş bir katrenün sahile urmış son mevcinin ta'biri gayetindedürler kim, didükleründe bir behre-i nişân-ı kıdem vâr ise bundandur. "bre böyle penc ü se lakırdısıyla ömür geçmez. bulavuz kim ol sîmürg-i şâh-ı mürgânı, tahsil idevüz ilm-i lisân-ı süleymânı" diyü yollara düşmüş garîblerdür. gâh bağdâd çârsûsında bulurlar izün ol sultânun, gâh dımeşk bedesteninde satarlar ahbârun. velhâsıl sahân içre ne vâr ise, kaşığa dahî ol isâbet ider.

râviyân-ı ahbâr ü nâkılân-ı âsâr hikâyet iderler kim, acem şehzâdesi düşünde fağfûr kızun görüben âteş-i aşka düşmiş. yolun izün arayıp sorub, yedi deryâ aşıb, hind ü sind'den geçib çîn ü maçîn diyârında bulmış sultânı. meger kim kız dahi düşünde şehzâdeyi göricek illet-i sevdâya dutulmış, bir lokma yemez, bir kelâm itmez olmış. şehzâde bezirgânlar arasına karışub fağfur sarayına duhûl itmiş. fağfurun hareminde dilberlere kâr-ı atîk rûm işlerün arz ider olmış. câriyeler "sultânumuz dahî bunları görsün, belkim ferahlanur" diyü bezirganları sultan kız katuna çıkarmışlar. lâkin sultan kız billûr kûzeleri değil şehzâdeyi görince ferahlanub boynına atılmış. şehzâde dahî kızı atınun terkisine atıcak kaçırıb gitmiş. hâdise işidenleri hayrete düşürmiş. dimişler kim "aceb şehzâde mi çin lisanun tahsil itmiş, yoğısa sultan mı acemce öğrenmiş, yâ ki kuş dilince mi anlaşmış bunlar". bu güft ü gûyu işiden bir derviş ise bu gafillere "bre gül ile bülbül hangi dilde söyleşir ise bunlar dahî ol dilde söyleşmişdür" diyü derslerini virmiş.

kıssadan hisse: elçiye zevâl olmaz, gönlü olan anlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder