31 Ekim 2011 Pazartesi

sen asıl türbanlıdan korkacaksın / ekşi

[olay gataponya'da bir devlet üniversitesinde geçmektedir. kalabalık sayıda bir grup öğrenci dekanlık binasını kuşatmış slogan atmaktadırlar. anlaşıldığı kadarıyla her bir şeye karşıdır bu öğrenciler. pencereden manzarayı seyreden dekan bey ve yanındaki öğretim görevlisi aralarında konuşmaktadır.]

dr. hoşafyos: hocam, polise mi telefon etsek artık?
prof. zıbartakis: ne münasebet canım, çocuklar eğleniyorlar.
dr. hoşafyos: ama hocam, şaka yapmıyor bu çocuklar.
prof. zıbartakis: biliyorum, önemli değil.
dr. hoşafyos: nasıl önemli değil?
prof: zıbartakis: bir iki bağırır çağırırlar, imza toplarlar, bir şeyler yakarlar. sonra dağılırlar. eminim bir çoğu sevgilisinin yanına koşmak için can atıyorlardır. gider bir şeyler içer, rahatlarlar. zaten finaller de yakın.
dr. hoşafyos: hocam sizi anlamıyorum, finallerden sonra ne olacak? seneye ne olacak? bu gençlerin düşüncelerini tehdit olarak algılamıyor musunuz?
prof. zıbartakis: daha gençsiniz hoşafyos, zamanında biz de katıldık bu eylemlere. ne oldu? yakında mezun olacaklar. iş güç derdi, evlilik, askerlik... çoğu hangi sloganları attıklarını bile hatırlamayacak. gençlerin bu tür taşkınlıkları hoş görülmeli. bir süre sonra ya ümitsizliğe düşecek veya dönecekler. hanyayı konyayı anlayacaklar. gençler heyecanlı olur, ama bilmedikleri çok şey var. ben bu gençleri, olanca samimiyetlerine rağmen, sistemimiz için bir tehlike olarak görmüyorum. ama beni düşündüren başka bir şey var.
dr. hoşafyos: nedir hocam?
prof. zıbartakis: türbanlılar... bütün anfileri doldurmaya başladılar.
dr. hoşafyos: hani şu sih öğrenciler mi? inancı gereği türban takanlar...
prof. zıbartakis: evet evet, işte o sih militanlarından bahsediyorum.
dr. hoşafyos: militan mı? hocam sadece derslere ve sınavlara giriyorlar, bir şey yaptıkları yok ki!?
prof. zıbartakis: anlamıyorsunuz hoşafyos, bu daha tehlikeli. yarın bunlar bu okulu bitirecekler. hayata atılacaklar. devlet kademelerinde görev alacaklar. şunu asla unutma, türban ve akıl aynı başta bulunamaz. bu bağnaz örümcek kafalılar bunca yıldır kurmaya çalıştığımız her şeyi mahvedebilirler.
dr. hoşafyos: hocam, ama bunlar da bizim insanımız değil mi? yasalara uydukları sürece, kime ne zarar verebilirler?
prof. zıbartakis: olmaz hoşafyos, olmaaaaazzzz. zaten sayın başbakanımızla da görüştüm, bunların yaptığı her şeyi yasa dışı ilan edeceğiz. bu çağda insan nasıl başına kumaş sarar? nasıl kendini böyle bir şeye mecbur hissedebilir? nasıl olur da bilimden, akılcılıktan başka bir şeye inanabilir? bizim tek inancımız bilim olmalıdır.
dr. hoşafyos: ama hocam... bilim? inanmak? biraz...
prof. zıbartakis: sus hoşafyos, sus; kafamı bozma! üniversiteye siyaset giremez. girse de türbanlısı giremez. hatta, siyasetle birlikte olmasa bile hiç bir türbanlı giremez. sen asıl türbanlıdan korkacaksın. korkmakla kalmayıp dehşete kapılacaksın. geceleri rüyalarına girecekler. öcü onlar, seni ham yaparlar. acımayacaksın, nefret kusacaksın, anlıyor musun?

[dekan beyin rengi değişir birden, terlemeye başlar. sol kolunu oğuşturmaktadır. kalp krizi geçiriyor olmasından endişelenen hoşafyos, hemen dekan beyi acil servise götürür. ama nafile. dekan bey kaybedilir. kilisede düzenlenen cenaze töreni sırasında hoşafyos hep, dekan beyin söylediklerini düşünür. sonra dekan beyin ilk ve son defa bir mabede gelmiş olduğunu fark ederek irkilir.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder