havluları battal eden, fonksiyonsuz bırakan oluşum, havlu katili. kenarı oyalı havlular kenarda köşede ne zaman geleceği bilinmeyen, kimliği belirsiz kişileri beklerken, ev halkı aynı ıslak ve eski havlularla kurulanmaya devam eder. halbuki oya, işe yarayan, kullanılan nesnelerle ilişkisiz bir ek olduğuna göre, kullanılması gerekmeyen yerlere eklense ne güzel olur.
lakin havluları sakatlamaktan öte mânâları vardır bu oyaların. ablalar gökkuşağı renkli örümcekler gibi durmadan örer bu nevi nesnelerden, aceleyle, bin bir telaş içinde. sonra oyalarını sandıklarına doldurur giderler. sonra sandıkları oya dolu yengeler gelir yerlerine. lakin ören bayandan mamul bu kozalara neler gizledilerse görünmez bir daha. başka telaşlar, başka gaileler içinde, bugün bir türlü bitmek bilmez. hangi yarınsa o beklenen, bir türlü gelmez. her şeyin kenarına bir oya örerler de, hayatlarının kenarına bir oya yakıştıramazlar bir türlü. bazısı üç vakte kadar oyadan, işten vaz geçer, hanım sultanlar olurlar. alırlar, satarlar, çekerler, çevirirler. bazısı da kendisi bir gönlün kenarına oya olur ki, en güzeli de odur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder