26 Ekim 2011 Çarşamba

bugün laiklik için ne yaptın checklist'i / ekşi

1. önyargılarımı unutmamak için yüzer defa tekrar ettim:
[] türbanlılar gericidir
[] çarşaflılar çağ dışıdır
[] dinciler kötüdür, kötü şeyler yapar
[] gericiler karanlıktır
[] gericiler akılsızdır
[] gericiler bilim dışıdır

2. önyargılarımı başkaları da unutmasın diye yüzer defa bağıra çağıra herkese tekrar ilan ettim:
[] türbanlılar gericidir
[] çarşaflılar çağ dışıdır
[] dinciler kötüdür, kötü şeyler yapar
[] gericiler karanlıktır
[] gericiler akılsızdır
[] gericiler bilim dışıdır

3. serbest çalışma (en az üç tane)
[] eleştiri ile hakaret arasındaki sınırı daha kaç şekilde ihlal edebileceğimi araştırdım
[] kaç ayrı aşağılayıcı etiket daha icat edebileceğimi araştırdım
[] cımbızlama teknikleri üzerinde çalıştım
[] genelleme teknikleri üzerinde çalıştım
[] zeytinyağı gibi üste çıkma teknikleri üzerinde çalıştım
[] konuyu atatürk'e çekme teknikleri üzerinde çalıştım*
[] iletişimi dinamitleme teknikleri üzerinde çalıştım
[] tahrik teknikleri üzerinde çalıştım
[] muhatabımı anlamazlıktan gelme teknikleri üzerinde çalıştım
[] diğer

* en az haftada bir defa üzerinde durulması gereken bir konudur. dayatacağınız her türlü tanımda, değerde ve benzerlerinde, en çok işe yarayan aparatınız budur. saçmalasanız bile söylediklerinizin atatürkçülük gereği olduğunu iddia ederseniz üste çıkarsınız. siz atatürkçü olduğunuzu söylerken daha çok bağırıyorsanız karşınızdaki insanın haklı olması imkanı yoktur.
(sirkencubin, 03.03.2005 00:50)


[] laikliği tartışma konusu etmeksizin; sadece, laik olduğunu düşünen insanlar arasında, her nasılsa, kendine öyle veya böyle bir yer bulabilmiş olan iki üç kafadan bacaklı yaşam formunun laikliği savunma (!) anlayışını eleştirenleri anlamazlıktan geldim.
[] konuların ne tür vesilelerle açıldığını fark etmemiş gibi yaptım, değerlendirmelere filmin ortasından başladım. insanların ekşi sözlükte durduk yerde dini tartışma başlatmak için başlıklar açmaktan ziyade, sürüp giden terbiyesizlik ve küstahlık yüzünden bir noktadan sonra sigortaları yakma durumuna geldiğini göremiyormuşum gibi yaptım.
[] pek anlayamadığım veya anlamazlıktan geldiğim hususları da evirip çevirip başkaları için suçlamalara dönüştürmeyi ihmal etmedim.
[] laik/laikçi/dinci/dindar kelimeleriyle oluşturulan karşıtlık durumlarının, çizgi çekildiği zaman konunun dinle ilgili tarafında kalanlar tarafından kurgulanmadığı hususunu es geçtim.
[] "seni" diyeni mazur gördüm, hoşgördüm, yumdum gözümü görmedim, "ben de seni" diyeni kınadım.
[] çekirdeklerini çıkardım reçel yaptım
[] sütümü içtim, dişlerimi fırçaladım
(sirkencubin, 04.03.2005 00:53)


sayfalarını birleştirince el kitabına dönüşen liste.

listenin etrafında, bir kargaşa, bir arbede, toz duman... "taraf"lar birbirini iletişimi koparmakla suçluyor. buradan hareketle bir iletişim çabasının olduğunu farz edebiliriz, yeni bir izah yapmayı deneyebiliriz. belki de son bir deneme, fazla bir ümit ışığı göremiyorum.

bir kere ortaya atılmış bir "kötü niyetle dile getirme" iddiası var. bu bile tek başına iletişim denemelerini sonlandırmak için yeterli bir sebep. demek ki kendinizi ifade etmek için ne yaparsanız yapın, birileri hep niyetinizden şüphe edecek. demek ki kendinizi savunma çabanız, hep suçlama olarak size dönecek... "saldırı amaçlı checklist" denmiş, "hayır, savunma amaçlı" deseniz size inanan olacak mı? "checklistin mantığı ile dine küfür etmenin mantığı temelden farklı. çünki bu checklist dine inanmayanları hedef almıyor, laiklik düşüncesini hedef almıyor; sadece ve sadece laikliği savunmak için dindarlara hakaret etmek gerektiğini düşünenlerin tavrını hedef alıyor" deseniz, belki bu bile araya karışan birkaç parazit tarafından bir suçlamaya dönüştürülecek. kendiminkinden başka hiçbir kalpteki niyeti gözleme imkanım yok, ama şuna inanıyorum: ne benimkilere benzer fikirleri savunanlar içinde, ne bunlara karşı çıkanlar içinde kötü bir niyetle hareket eden kimse var. belki sadece bir arkadaş, eğlence niyetiyle hareket ediyor olabilir, o da şahsın alışılmış maymunluğudur, pensle çekip çıkardığı cümleleri bistüriyle, iğne iplikle elden geçirip kargaşa çıkartma potansiyeli olan başlıklara dönüştürse bile, bu sadece kendisini bağlar, başkasını bağlamasa gerektir.

konuyla ilgili kavramın, hoşgörüden ziyade müsamaha, karşılıklı tolerans olduğunu düşünüyorum, ama terim tartışmasına girmekte bir anlam da görmüyorum. evet, karşılıklı olmalı. ülkemizde kaba, saygısız ve düşüncesiz cümlelerden hangisinin kaç defa söylendiğini sayma imkanım yok. izlenimlere dayanarak bu konuda bir hüküm bildirmek herhangi birimiz için yanıltıcı olabilir, hepimizde az yahut çok algıda seçicilik hadisesi var, ola ki "bizden" olan zevzeklerin söylediklerini fazla fark etmeyip, "onlardan" olanların ettiği laflara takılmış olabiliriz. ola ki "sizden" olan zevzeklerin söylediklerini fazla fark etmeyip, "onlardan" olanların ettiği laflara takılmış olabilirsiniz. ortada istatistik dökümler olmadan kesin bir şey söylemek mümkün değil. ama türkiye genelini bir tarafa bırakarak, sözlük'ü sözkonusu edersek, daha net sonuçlar bulabiliriz. burada kötü niyetle itham ettiğiniz şahısların kaçının "vay dinsiz imansızlar, ananızı avradınızı sikeyim" dediğine şahit oldunuz? aksine "allah'a inananın beynini sikeyim" türü görüşleri olanların veya bu tür görüşlerin dile getirilmesini hoşgörenlerin sesi daha çok çıkıyor. bu tür cümleleri hoşgörmeyenler de çok olsa gerek, ama ya konuyla ilgilenmiyorlar veya konuyla ilgilenenleri değerlendirmelerinde biraz nalıncı keseri tavrı takip ediyorlar, izlenimim bu. oturup sayın, kötü niyetle itham ettiğiniz kişilerin kaçının atatürk'ü deccale, başı açık kadınları orospuya, oruç tutmayanı kafire benzettiği, üç defa cuma namazına gitmeyeni kafir ilan ettiği yazılarını gördünüz? burada yazanları bırakın, sözlük genelinde kaç kişinin bu tür görüşleri savunduğunu gördünüz? şahsım adına, fikirlerini paylaşmadığım insanların hepsini bir kefeye koymaktan sakınmaya çalışıyorum. ortada farklı seviye ve kalitede tavırlar olduğunu gözardı etmemeye çalışıyorum. aynı tavrı muhatabımdan da beklerim. böyle bir tavır yoksa, muhatabım da yoktur, olması ümit edilen tolerans ortamı da yoktur demektir.

(vazgeçiyordum, ama devam ediyorum. bundan sonraki kısım sırf grimak'ın merakını tatmin için yazılmıştır.)

dine karşı olmakla laiklik arasında bir çizgi var gerçekten. sık sık sınır ihlaline uğrayan bir çizgi. bu çizginin bu kadar çok ihlal edilmesi, başka çizgileri gittikçe derinleştiriyor. laikliğin din karşıtlığı olduğunu sanan dindarlar varsa eğer, bu onların idraksizliğinden ziyade, laiklik bayraktarlığı kisvesiyle ortaya çıkan bir kesimin, laiklik savunuculuğunu din düşmanlığı tarzında icra etmeleri diye düşünüyorum. toplumumuzda çok farklı değer yargılarını taşıyan farklı kesimler var. maalesef bu kesimlerin hepsinin de tavrı "bu ülkenin esas sahibi biziz" şeklinde. ülkenin temelini nelerin teşkil ettiği gibi içinden bugüne kadar çıkılamamış bir tartışmayı sonuçlandıracak durumda değilim. ama tarafların "a planının" diğerlerini ortadan kaldırarak vaziyete tek başına hakim olma çabasından meydana gelmesi, sükunun bir türlü sağlanamaması ile neticeleniyor. teorik tartışmalar bir yana, hepimizin "öteki" ile bir arada yaşamak durumunda olduğu ortada. bir arada yaşama disiplinini ortaya çıkaracak bir "b planını" benimseyen kişilerin kendi kesimlerinde ön plana çıkmaları gibi bir gelişme olmazsa, kavga sürüp gidecek. iki seneyi aşkın bir zamandır şu sözlükte bütün tarafların hataları olabileceğini, aslında birbirimizden çok farklı tutumlar içinde olmadığımızı yazıyorum. (aynı şeyin başka bir rengi tarzında veciz bir yorum yapılmış buna dair.) alt seviyede tavırların aşılacağı bir ortak iletişim zemini arıyorum. zaman zaman bir iki kişi ne dediğimi anlasa da, genelde insanlar alıştıkları tavrı sürdürüyor. insanların sizi anlamasına hiç yardımcı olmuyorsunuz, yahut olanlarınız azınlıkta kalıyor. şu sözlükte bile iletişemiyorsak, nerede iletişeceğiz? ne yazsak "sözlükteki bilmemkimler" oluyor, propaganda oluyor, demagoji oluyor. nazik üslubunuzu asabım kaldırmıyor, yoruldum artık. sakin sakin her şeyi izah etmeye çalışmak yerine öfkeye kapılıyorsam, bunun tek mes'ulü ben değilim. aynı halet-i ruhiyeyi arkadaşlarımın da paylaştığını biliyorum. burada kimsenin atatürk'ün çizdiği yolda yürüyen modern ve çağdaş insanların din düşmanı olduğunu ispatlayabilmek gibi bir gayreti yok, ister inanın ister inanmayın. sadece sınırları karıştıranlar olduğunu söylüyoruz ve kötü niyetli oluyoruz, insanları ayırmak, kategorilere bölmek, birbirine düşürmek için fitne tohumları ekmiş oluyoruz.

kimsenin inancına, ibadetine karışılmıyormuş. türkiye'yi bir tarafa bırakın, bu sözlükte bile bal gibi de karışılıyor. karışanlar azınlıkta belki, ama sesleri daha çok çıkıyor. örtünmek isteyenler hakkındaki "üniforma gibi dini kıyafetler", "kadınların çarşafa sokulup sosyal hayattan soyutlanması", "dış görünüşün siyasi kimlik olarak kullanılması" tarzındaki yaklaşımlar nedir? bazınızın aklı almıyor olabilir, nasıl olabildiğini, ama pekâlâ hem örtünmek isteyen, hem de örtünmekle ilgili talepleri siyasi platformlarda dile getiren bazı çevrelerden rahatsız olan bir sürü insan var. ama sürüp giden baskı ve aşağılama bunların sayısını giderek azaltıyor. bazınız okuyan ve düşünen, sorgulayan bir insanın örtünmeyi aklından bile geçiremeyeceğini, birileri örtünüyorsa mutlaka başkalarının buna onu zorladığını düşünüyor. çevrenin zoruyla örtünen insanlar kadar, çevrenin baskısı yüzünden örtünemeyen insanlar da var. bunlar öyle küçük yaşta yetiştirilmiş, kendi kararını veremeyecek durumda insanlar falan değil. üniversitenin ileri sınıflarında iken örtünmeye karar veren bir sürü insan tanıdım. baskı göreceğini bile bile, bir dönüşüm yaşadığını herkese ilan etmiş durumuna düşmekten çekinmeyen insanları nasıl örtünmeye zorlanmış olmakla vasıflandırabilirsiniz? baş örtmek ile beyin örümceklenmesi arasında kurduğunuz ilişkileri aşağılayıcı bir tavırla tekrar tekrar yazarak, insanların kararlarını uygulama cesaretlerini kırmaya çalışıyormuşsunuz gibi bir ortam meydana getirdiğinizi görmüyor musunuz? başını örttüğü için okulundan alınan, ailesi tarafından evine hapsedilen insanların da olduğu bir ülkede, sadece işinize gelenleri yazmakla hangi neticeyi elde ettiğinizi düşünüyorsunuz? kur'an kursunun beyin yıkamaya mahsus bir yer olduğu gibi iddialar, inancın aşağılanması değil mi? eğer inanmıyorsanız, inanmadığınız şeylerin öğretildiği yerlerin gereksiz olduğunu düşünmeniz tabii elbette, ama bu eğitimin verildiği yerler aleyhinde bir duruşunuz varsa, eğitime engel olmaya çalışıyorsanız, ibadete de inanca da karışıyorsunuz demektir. durmadan cami sayısını gündeme taşıyorsanız bal gibi de karışıyorsunuz demektir. "kimsenin dinine, inancına, ibadetine karışmayız biz. ama başınızı örtemezsiniz, kur'an öğrenemezsiniz". oldu. hepinizin hayatının bizim dinimizin vecibelerine göre düzenlenmesini istediğimiz filan yok, sadece kendi hayatımızı kendi bildiğimiz gibi düzenleyebilmek istiyoruz, ama bu bile fazla görülüyor bize.

ne zaman ucundan kıyısından dinle ilgili bir konu açılsa, temcit pilavı gibi hep aynı yaveler... yakılan aydınlar, okula gönderilmeyen kızlar, kader konulu geçiştirmeler, köşe başlarında oruç tutmayanları kovalamak için bekleyenler... bunların hangisini savunduk karşınızda ki, durmadan hesabını bizden soruyorsunuz? demagoji deyip durduğunuz şey, sakın sürekli konuyu belirli yerlere çekiştirmek, araya başka başka konulardan dolgu yapmak olmasın sakın? kimse yakıldığı için sevinmedim, şu veya bu sebeple insanların eğitim haklarının ellerinden alınmasını mazur görmedim, devesini bağlamadan "kader" diyeni haklı görmedim, kimse oruç tutmadığı için aşağılansın, hırpalansın istemedim. ama ne zaman ağzımı açmaya kalksam bunları ağzıma tıkmaya çalışarak susturmaya kalkışan birileri çıkıyor. bir takım kalın kafalıların kızlarını okutmak istememeleri veya üç beş kendini bilmezin oruç tutmayanlara karşı nahoş hareketlerde bulunması, inancımla, ibadetimle ilgili her talebimin reddini gerektiren bir şey mi? "piroman bunların hepsi, her vesileyle damarlarına basmazsak hepimizi yakmaya kalkarlar" öyle mi? insanların başka insanları diri diri yakmak gibi bir cinayet işleyecek derecede kendilerini kaybetmelerine kadar hangi safhalardan geçtiğini de düşünün.

ilk kanı kim dökerse döksün, her kendini ifade teşebbüsü birilerinin gözüne kum atmak olarak algılanacaksa, gerçekten de boşa konuşuyoruz, boşa kürek çekiyoruz burada. ben susuyorum, eğlencenize bakın siz...
(sirkencubin, 04.03.2005 16:07)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder