30 Ekim 2011 Pazar

namazsız bir hayat hatadır

"bir müslüman için namazsız bir hayat hatadır" tarzında tashih edilse, turnayı gözünden vuracak bir tesbit. şu haliyle ıskalıyor, zira islam inancı açısından da, gayrı müslimler namazla mükellef değildir, iman ile mükelleftir. iman etmemiş olmak gibi bir hal karşısında, hesapta, namaza sıra gelmez. elbette, böyle bir söz söylenirken, hareket noktası, bakış açısı gibi referans bilgilerinin de biliniyor olması gerekir. yani, bu hüküm "islam inancı açısından" doğrudur. bu inancı paylaşmayanları, -hata ettiklerini düşünsek de- bağlamaz.

lakin "sözgelimi ... gibi amcalar diyelim süleymaniye'de her cuma namazında hazır bulunsalar, türkiye tazelenmez, şahlanmaz, fırtına gibi esmez mi" cümlesine dönüp tekrar bakmak gerek. konuyu isimlere getirmek yerinde değil, ama türkiye'de suların bir türlü durulmamasının sebeplerinden birinin de, halkın benimsediği kimliği çoğu aydınların reddetmesi ve bunu bir gerginliğe dönüştürmesi olduğunu düşününce, farazâ temsil vasfı olan aydınlar, hiç olmazsa bir kısmı, halkla daha fazla açıdan barışık olsalar, seyrüsefer daha sakin sularda cereyan ederdi gibi görünüyor. mesela genel kurmay başkanı cuma namazında görülse, silahlı kuvvetlerin karma puanı tavanı delmez miydi? kimsenin tercihlerine karışmayalım elbette, ama tercihlerin belirli noktalarda kutuplaşmasının yadırganmıyor olması tuhaf değil mi? sözgelimi, kişisel tercihinizin namaz kılmak yönünde zuhur etmesi, rektörlük seçimlerinde alacağınız oylara olumsuz bir şekilde aksediyorsa, burada da, dolaylı da olsa, tercihlere karışmak gibi bir durum yok mu? böyle bir zıtlaşma olmasaydı, enerjimizi çok daha verimli yerlere sarf edebilirdik gibi geliyor bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder