29 Ekim 2011 Cumartesi

30'unu geçmiş kartlaşmış evde kalmış çalışan hatun / ekşi

boş kümedir. bir kere hanımlarımız kat'a 29 yaşından yukarı çıkmaz. kartlaşma diye bir şey de yoktur, iftiradır esasen, çoluk çocuğun eline sözlük verirseniz böyle olur tabii... evde kalma durumu da geçicidir, her an ailesiyle yaşayan otuz yaş üstü erkeklerden biri talip çıkabilir. (keko hatırlat görünce seni bir döveyim...)
(sirkencubin, 26.07.2007 14:58)


bir yerlerde kendisini bekleyen 40'ına merdiven dayamış, kartlaşmış, sokakta kalmış, çalışan herif ile henüz tanışamamış bulunan hatundur.

esas konuya girmeden önce, başlıklara karakter sayısı sınırı koyan sözlük yönetimini basiretli kararlarından dolayı kutluyorum, listede birkaç sıfat daha olsa ne yapardık bilmiyorum.

aslında bahismevzuu olmasını tuhaf bulduğum, oturup ciddi ciddi yazmayı da düşünmediğim bir konuydu bu, ama başlığın altına yazılanlara göz atınca ister istemez parmaklarım kaşınmaya başladı. etki ne kadar zırvaysa tepki de o kadar kel alaka...

bir kere terbiye hududunu ihlal eden bir ibare bu. ikincisi başlığı açan keratanın yaşı ve içtimai mevkii itibariyle hem doğru değerlendiremeyeceği, hem de üzerine vazife olmayan bir bahis. üçüncüsü başlık açmakla yetinmeyip, altına abuk sabuk bir entry döşenen haytanın kimliğinden hareketle bunun "islamcı" bakış açısı olduğu söylenmiş veya ima edilmiş, ama öyle değil. milliyetçi-muhafazakar insanlar arasında tenkit edilen bakış açısıyla hiç ilgisi olmayan pek çok kişi olduğu gibi, solcu veya sosyalist geçinenler arasında aynen burada tenkit edilen tarzda düşünenler eksik değil. ilginç bulduğum, insanların her şeye kendi çevrelerinin gözlüğünden bakmaları, her konuyu belirli bir zümreye göre değerlendirmeleri. evde kalmış çalışan hatun tanımlamasında, şu veya bu sebeple evlenmeyi tercih etmemiş, daha bireysel ve kendi anlayışına göre daha özgür bir hayat yaşıyan kişilere bir gönderme yok. aslında bir aile kurmak isteyen, sözlükümüzün pek bilmiş gençlerinin küçümsediği toplumsal değerleri benimseyen; ama hayatı ev-okul-iş arasında geçip giderken evlenmeye sıra düşüremeyen insanlar mevcut. bu sadece hanımlarla ilgili bir tespit değil aslında, iki cinsi birbirinden ayırmadan mütalaa etmek gerek. bunlar geleneksel usulle ana-babaları kadar rahat evlenemiyorlar. sosyal çeşitlilik eskisinden çok daha fazla ve eşin dostun bulacağı insanlar tahsil, iş gibi hususlarda denk bile olsalar kolay imtizac edilebilir kişiler olmayabiliyor. bu zümre modern yolla da yaşıtları kadar kolay evlenemiyor, çünki hareketli bir sosyal hayatları olsa bile, cinsler arası ilişkiler daha farklı düzenleniyor. böyle olunca da evlenme yaşları yükseliyor, ama aile önemli ve bu yaşın çok yükselmesi çok da arzu edilen bir şey değil. tabii konuyu evde kalmış insanlar müstakil bir sınıf teşkil ediyormuş gibi aktarmak abartılı, o kadar da sorun edilecek bir şey yok.

ümit ederim ablaları hatasını yüzüne vurup keko'yu daha çok mahçup etmezler, düşünmeden yazdığı için epeyce renk değiştirmiş gibi görünüyor buradan. bu da kulağına küpe olur artık...
(sirkencubin, 27.07.2007 10:00)


ilginç bir şekilde aslında gerçekten minik ve mahçup bir kerata olan keko kardeşimin nasıl becerip de yazdığına hâlâ aklımın ermediği tanımlama. neyse ki etrafta aklı ermeyen tek insan ben değilim de komplekse girmiyorum. haytam keratam taş arabam kekocuğum ne türlü hislerle bunu yazdı bilemiyorum, ama öncelikle şu ılımlı islamcı lafına bir itiraz şerhi düşmek isterim, şahsen kendimi milliyetçi olarak tanımlıyorum, islamı bir din ve hayat nizamı olarak benimsemekle birlikte, islamcı etiketinin bana uyup uymadığından emin değilim. bu tür etiketler içeriği anlamayı güçleştiriyor kanaatindeyim. diğer taraftan kendimi islamcı olarak tanımlasaydım, başına ılımlı gibi bir sıfat getirme lüzumu hissetmezdim. ikinci husus, nabzınızı sevsinler sizin, ne zaman, kaçınız yazdığım bir şeyi doğru tarafından anladınız ki size bir şey anlatma telaşında olayım? anlayan anlamıştır, ötesi dert değildir. sizden öte telaş edecek çok meselem var benim, kendinizi bu kadar ciddiye almayın.

tanımlamanın hedefinde evlenmek istemeyen veya önce birey olarak özgürce yaşayıp sonra evlenmek isteyen insanlar yok. bunlardan bahseden yok. her sözü üstünüze alınmayın. kendi değerlerinize göre yaşamanız, seçimleriniz sizin meseleniz. dinlemeyi de bilmiyorsunuz, burada başka bir şey anlatılıyor. anlamadıysanız, başa dönüp tekrar tekrar okuyun, bir daha anlatma lüzumu hissetmiyorum. bir kaçınızın kafası basmıyor mutemelen, ama evlilik gerçekten önemli, çünki aile önemli. çünki bazı insanlar evrende tekil bir birey olarak varolmak istemiyorlar, bir aileye, bir millete, sosyal çevreye bağlı bir hayat sürdürmeyi tercih ediyorlar. büyüklerin ellerini öperken memnuniyet duyuyorlar, suyu önce küçüklere, sözü ise büyüklere bırakmayı seviyorlar. arkadaşlarıyla, sevgileriyle basıp gitmeye özenmiyorlar, anneleri, babaları, abileri, ablaları, amcaları, halaları, teyzeleri, dayıları, enişteleri, yengeleri, dedeleri, nineleri, amca kızları, dayı oğulları, halalarının torununun çocukları ile birlikte birbirlerine bağlı şekilde yaşayıp gitmeyi tercih ediyorlar, bütün bunların sürdürülmesinin yolunun da izdivaçtan geçtiğinin farkındalar. bunu seçmeyen biri evlense ne olur, evlenmese ne olur, kimin umrunda, nasıl istiyorsanız öyle yaşayın...
(sirkencubin, 27.07.2007 10:51 ~ 10:53)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder