22 Ekim 2011 Cumartesi

kendi folklorik kıyafetini terk etmek / ekşi

sadece türkiye'de değil dünyanın pek çok ülkesinde karşılaşılan bir durumdur. mesela geçmişleri ile ilgileri bizimkinden çok daha komplekssiz olan (veya benim öyle olduğunu vehmettiğim) ve kendi millî kıyafetlerini giymekten çekinmeyen japonlar bile genel olarak batı tarzında giyinmeye yönelmişlerdir. aslına bakılırsa, sadece doğu ülkeleri değil, batı'nın kendisi bile kendi folklorik kıyafetlerini terk etmiştir (terk etmek ayrı yazılıyordu galiba, bu arada), mesela almanya'da festival neyim olmadıkça şu tuhaf pantolonlu, tüylü şapkalı (yanlış hatırlamıyorsam bavyera kıyafetleri olacak) kostümleri giyen olmuyordur kanaatindeyim. günümüzde dünyada ne giyildiğine bakacak olursak, biraz 19. asır avrupa zevkinin (ki çok da folklorik olduğunu düşünmüyorum) günümüzdeki uzantısı olan çizgiler, biraz country esintili amerikan esvapları ve türevleri gibi maddelerle karşılaşmaktayız. bu manzara moderleşme ile ilgilidir ve az-çok modernleşmiş bütün ülkelerde görülmektedir. özellikle sanayi medeniyeti ve kapitalizmin yeryüzü çapında yayılma ve küreselleşme eğilimi, dünyanın her yerinin belirli merkezlerin pazarı haline gelmesi gibi sebeplerle zaten ne giyeceğimiz "merkezden" dayatılmaktadır. pierre carden ve levi's diyorum, lafı daha fazla uzatmadan susuyorum.

türkiye'ye gelince kanunla mecburi kılınan husus, fes ve sarık gibi millî başlıkları giymemek ve şapka denen serpuşu giymek hakkındadır. kimseye şalvarını, çakşırını çıkar, üçeteğini`: üç etek`, `bindallı`nı değiştir, düğünde beyaz gelinlik giy baskısı yapılmamıştır. ancak batı ile temaslar arttıkça insanlar toplumsal baskı ve özenti gibi sebeplerle kendileri kisvelerini değiştirmeye başlamışlardır.

ancak bir de kamu alanlarında takip edilecek tarz-ı kıyafet meselesi vardır ki, akıllara ziyandır, hiç girmeyelim oralara.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder