bu tabirin hangi mânâda kullanıldığını kestirmek zor, kullananların ayrıntılı şekilde yazdıkları metinleri okuma imkânım olmadığından, sohbetlerinde bulunmadığımdan ne kastettiklerini kesin surette bilme imkanım yok. ilk bakışta kültürle alakalı bir husustan bahsediliyor gibi ve bu şekliyle bir rahatsızlık uyandırmıyor; din kültürü dediğimiz, müşterek din esaslarını gündelik hayatımıza tatbik ederken meydana gelebilen kültürel farklılıklardan bahsediyormuş gibi görünüyor. fakat bazen de dinin esasına dair bir takım farklardan bahsediliyormuş hissi uyanıyor ve yanılmıyorsam kastedilen medrese ilimlerinin dışlandığı, tekke kültürünün serbest bir yorumunun esas alındığı bir tarz. kitab ve sünnet ile mesafeli, günlük hayatın düzenlenmesinde, toplum ilişkilerinde, devlet işlerinde ahkâma ayrılan yerin sınırlı olduğu, kısmen felsefî, kısmen örfî, belki biraz bektaşimeşreb bir tür ahlak öğretisi... yanlış anlıyor olduğumu ümit ediyorum.
(sirkencubin 15/09/2009 13:45)
müslümanlık kelimesine islam kelimesinden ayrı bir anlam yüklüyorsanız, elbette türk hurefelerini türk müslümanlığı olarak algılamanız da mümkündür. din kavramının sosyolojik bir kavram olması, islam dininin yazılı kaynakları ve sabit esaslarının olduğu gerçeğini unutturmamalı, kafanızdan uydurduğunuz herhangi bir kompozisyona "x müslümanlığı" diye isim takabilirsiniz, ama islam'ın temel referansları açısından bunun bir anlamı olmaz. konu hakkında düşünenler sıklıkla konuyu salt kültür planında ele almak hatasına düştükleri için temel referanslara dayanan "ilmî" islamı, "arap müslümanlığı" gibi algılamaktan kendilerini kurtaramıyorlar. islam veya müslümanlık hakkında ahkam kesecek kişinin öncelikle medrese ilimlerini biraz gözden geçirmesi gerekir.
dipnot olarak eklemek gerekirse, türklerin islam'a geçişi zorlama ile olmuş değildir, daha ziyade konjönktür gereği topluca ve sathi surette, daha sonra gezgin dervişlerin çalışmalarıyla daha derin bir şekilde vuku bulmuştur. emeviler ne insanları müslüman olmaya zorlamak gibi bir maksada sahiptiler ne de bunu yapabilecek güçleri vardı.
ahmed yesevi'nin şamanlara benzetilmesi yersiz, konuyu sağa sola çekmeden önce divan-ı hikmet'i açıp insanlara ne anlattığına bakmak faydalı olabilir. kaldı ki eski türklerin eski dininin "şamanlık" olduğu hususu da tartışmalı, j. p. roux ve s. başer'in çalışmalarına müracaat edilebilir, tafsilat içün.
(sirkencubin 16/09/2009 12:49)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder