30 Aralık 2012 Pazar

istanbul


bilen bilir, istanbul'a dönüşün en müstesna anı, köprüden geçtiğiniz andır. anadolu yakası çocukları, harem'de indikleri için, konuyla ilgili ne düşünürler bilmem, ama rumeli yakasından iseniz, asıl köprüyü geçtiğiniz anda istanbul'a girdiğinizi düşünürsünüz. saatler süren gece yolculuğunun ardından, sabahın erken saatlerinde iyice bastıran uyku ile boğuştuğunuz sırada, gözünüzü açar ve köprüye girmek üzere olduğunuzu fark edersiniz. bir anda uyku dağılır, yerinizde doğrulur ve tekrar uyuyup kalmamaya çalışırsınız. akıp giden firuze nehrine, hisar'a, uzaktan görünen kubbelere bakar ve gördüğünüz her ayrıntıyı zihninize kazımaya, her salisenin tadını çıkarmaya çalışırsınız. istanbul'a aşık olan birinin gözünde, istanbul'dan daha latif bir şehir olamaz. bunu en derinden hissettiğiniz vakit de, köprüde olduğunuz vakittir. öğrenciliğimizde, istanbul'a giden arkadaşlarımıza, köprüden geçerken iletilmek üzere selamlar emanet ederdik. pek sevdik biz seni, esselam istanbul... 
(sirkencubin 02/11/2011 02:03)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder