(bkz: 6 temmuz 2009 urumçi çatışması)
(sirkencubin, 07.07.2009 13:09)
07 temmuz 2009 salı
doğu türkistan'ın geleceği
akif emre
doğu türkistan'dan gelen haberler, yaşanan şiddetin katliam boyutuna vardığını gösteriyor. kısıtlı imkanlarla dış dünyaya yansıyan rakamlar bile çin yönetiminin baskı politikalarının boyutunu göstermeye yetiyor. kısa bir süre önce cumhurbaşkanı gül'ün gerçekleştirdiği urumçi ziyareti sırasında çizilen güllük gülistanlık manzara bir anda kana bulandı.
doğu türkistan içinde bulunduğu durumun tarihi arkaplanı bilinmeden ve çin işgal yönetiminin bölgeye yönelik niyetleri hesap edilmeden iyimser beklentiler diplomatik bir fotoğraftan ibaret kalacak demektir. doğu türkistan'ı, çin'in verdiği isimle sincan olarak bilen türk entelijansiyasının müslüman uygurların içinde bulunduğu durumu kavraması mümkün değildir.
uygurların göçebe türk boylarının aksine çok erken dönemden itibaren yerleşik bir medeniyete sahip olmaları islam dairesi içinde de türk kültürüne yaptıkları katkı büyüktür. bu nedenle uygurların çin karşısındaki direnişleri de hem kültürel hem de siyasi olarak güçlü olmuştur.
önümüzdeki dönem uygur, daha genel anlamda doğu türkistan meselesinin dünyayı ilgilendirecek önemli çatışma alanlarından biri olacağını söyleyebiliriz. çin'in uyguladığı işgal ve asimilasyon politikaları uluslar arası güç dengelerinden bağımsız olmadığı gibi oluşturmak istediği birleşik çin ulus kimliği ile de yakından alakalıdır.
bu çerçevede doğu türkistan sorununu üç başlık halinde ele alarak bir gelecek perspektifi geliştirilebilir: 1- uygurların kendi aidiyetlerini nasıl tanımladıkları ve gelecek tasavvurları, 2- çin'in müslüman uygurlara yaklaşımı, 3- uluslararası güç dengesinin doğu türkistan meselesine yaklaşımı
1-uygur kimliği ve bir azınlık olarak çin yönetimi altında konumları, siyasal statüleri ne olursa olsun kültürel ve tarihsel konumlarıyla doğrudan ilişkilidir. bu da uygurların doğrudan islam medeniyetine aidiyetleri yani müslümanlıklarıyla doğrudan ilişki kurmalarını zorunlu kılıyor. zira, uygurları çinlilerden ayıran en önemli faktör asya'nın merkezinde farklı bir medeniyetin en önemli temsilcileri olmalarıdır.
buna paralel olarak meselenin doğu türkistan'dan bağımsız ele alınması yapılacak en büyük hatadır. doğu türkistan coğrafi bir bütünlük olduğu kadar orada yaşayan farklı müslümanların da yuvasıdır. kırgız, kazak gibi türk kökenlilerin yanısıra çin asıllı huyi müslümanları için de bir sığınaktır.
doğu türkistan meselesinin, özellikle amerika tarafından çin'e karşı kullanılmak üzere, insan hakları sorununa indirgenmesi mücadelenin güdümlü hale gelmesi riskini doğurur. müslüman uygurların dillerini korumaları, geliştirmeleri var olan zengin yazılı kültürü dünya çapında tanıtılmasının yanısıra yeni nesillere aktarılması temel strateji olarak belirlenmelidir. dil ve dinin korunması çin politikalarının önünde en önemli direnç kaynağıdır.
2- çin'in doğu türkistan ve uygurlara yaklaşımı hakim medeniyet olarak eritme politikaların açısından süreklilik arzeder. şunu hatırlamakta yarar var, çin kimliği. etnik temelli olmaktan ziyade medeniyet aidiyetine vurgu yapar. bu nedenle etnosentirik yaklaşımlarla uygur meselesi anlaşılamaz. etnik ayrımdan çok çin medeniyetinin potasında eritilmiş bir ulus oluşturma siyaseti imparatorluk döneminden bugüne süreklilik arzeder. komünist çin rejimi marksist yaklaşımla yapısalcı kimlik tanımın sentezine giderek üretim süreçlerinin kültürel ve sosyal şartlarda şekillendirdiği bir çin ulusu inşa etmeye çalıştı.
buna direnen sadece müslüman kimliği olduğunu söylemeye gerek yok.
çin'i doğu türkistan'daki doğal kaynakları işleme ve stratejik olarak rusya'ya karşı nüfus ve asker bariyer politkası uygurların karşı karşıya oldukları en önemli tehlikelerden biridir. demografik dengenin hızla bozulmaya başlaması kültürel ve sosyoekonomik çözülme ve çatışmayı beraberinde getirmektedir.
3- uluslararası güç dengelerinin bölgeyle ilişkisi açısından uygurları bekleyen en büyük açmaz rus, çin ve amerikan rekabeti arasında aktör olmaktan çıkmalarıdır. bu rekabetin, yükselen çin'i kuşatmak için uygur meselesini kullanmak isteyen güçler nezdinde avantaj vaadettiği de açık. nitekim şimdiden amerika'nın "insan hakları sorunu" çerçevesinde uygur diasporasına el atması, hatta kendi kontrolünde bir liderlik oluşturma gayreti dikkatle izlenmelidir. uygurların çin baskısına karşı verecekleri mücadele her ne olursa olsun islam dünyasının dışında şekillenmemelidir. asya'nın kalbinde verilecek güç mücadelesinin doğuracağı boşluklar iyi değerlendirilirse kendi sesini bulma şansı daha yüksektir. 19. yüzyıldan bu tarafa doğu türkistan'a siyasi varlık imkanı tanıyan süreç bu dengeleri değerlendirmesiyle mümkün oldu. güdümlü bir liderliğin bunu gerçekleştirmesi nerdeyse imkansız gibi.
http://yenisafak.com.tr/...r/?t=07.07.2009&y=akifemre
(sirkencubin, 07.07.2009 14:48)
japonya'da uygurlara destek mitingi
japonya'nın başkenti tokyo'da doğu türkistan'da yaşanan vahşetleri kınamak için yaklaşık 2000 kişinin katılımı ile miting düzenlendi.
http://www.haber7.com/foto-galeri.php?cid=419628
***
çin, yaralı uygur türklerini aç bırakıyor
çin'in, urimçi'de uygur türklerine yönelik yaptığı katliam sonrası ölenlerin cenazelerini vermezken, hastanede yaralı yatanları aç bıraktığı öğrenildi. iddiaya göre bir çok yaralı bu şekilde hayatını kaybetti.
12 temmuz 2009 14:06
bölgede yaşayan uygur türklerinin, kayseri'de akrabalarıyla yaptığı görüşmelerde, birçok yaralının bu şekilde hayatını kaybettiğini söylediği belirtildi.
urumçi'de yaşanan olaylarda yaralananların hastanelerde aç bırakıldığı haberlerinin geldiğini söyleyen bağımsız doğu türkistanlılar birliği genel başkanı abdulmecit avşar, "olaylarda yaralanan uygur türkleri ile hastanelerde ilgilenilmiyor. sadece bayat kuru ekmekle verilerek karınlarını doyurmaları isteniyor. yaralılara yeni bir işkence daha çektiren çinliler, bu şekilde onlarca insanın inleye inleye ölmesine seyirci kalıyor." dedi.
avşar, 5 temmuz günü daha guangdong yakınlarındaki şouhuen'de öldürülen uygurları anmak için meydanda toplanan gençlere polisin açtığı ateş sonrası başlayan ve kaçan uygurları korumak isteyen sincan üniversitesi öğrencilerinin 4'ünün şehit edilmesiyle büyüyen olaylarda binden fazla insanın öldüğünü hatırlattı.
avşar, şu bilgileri verdi: "dört gün boyunca aynı elbiseyi giyen, aynı tip sopaları alarak uygurlara saldıran on binlerce çinli, öldürdüklerinin yanı sıra binlerce türk'ü de yaraladı. yaralılar yakınlarına gösterilmediği gibi hastanelerde de işkence görüyorlar. aldığımız haberlere göre bayat ekmekten başka yiyecek verilmiyor. yaralara daha büyük eziyet veriyorlar. ağır olanların çoğunun inleye inleye öldükleri haberleri geliyor. bu insanlık suçunu artık dur denmeli." diye konuştu.
avşar, urumçi'den gelen haberlerde lengcun'dan getirilen 50 bin askerin uygurların evlerine gece baskınları yaparak kimlik kontrolü adı altında tutuklama yaptıklarını söyledi.
avşar, "uygurlara çok zor kimlik belgesi veriliyor. uygur olarak kimlik almak isteyenlere en erken 1 yıl da kimlik veriliyor. bunu iyi bilen çinliler kimlik bahanesiyle insan avına devam ediyor. nedenini soranlara da işkence yapıyorlar." ifadesini kullandı.
çin genelkurmay başkani katliam yapilan şehirleri gezdi
olayların üzerinden günler geçtikten sonra çin genelkurmay başkanı cu ying gang'ın, urumçi, kaşgar ve hoten şehirlerini gezerek yetkililerden bilgi aldığının bildirildiğini anlatan avşar, "genelkurmay başkanı'nın askerlere uygurlara karşı daha sert tavır almaları talimatı verdiği haberlerini alıyoruz. doğu türkistan'da yaşayan uygurlar, her türlü baskıya rağmen mücadeleden vazgeçmeme ve haklarını sonuna kadar ne pahasına olursa olsun savunma kararı aldı."şeklinde konuştu.
http://www.haber7.com/...-turklerini-ac-birakiyor.php
***
(sirkencubin, 14.07.2009 09:19)
doğu türkistan sorununda nasıl bir politika izlenmeli?
çin'in ev ödevleri
selçuk çolakoğlu
14 temmuz 2009, salı
scolakoglu@gmail.com
cumhurbaşkanı abdullah gül'ün çin ziyaretinden tam bir hafta sonra urumçi'de uygurların gösterisinin çok kanlı bir şekilde bastırılması türk kamuoyunu çin ve doğu türkistan merkezli yoğun bir gündemin içine sokmuştur. bir tarafta cumhurbaşkanı gül'ün başarılı geçen çin ziyaretinden sonra yoğunlaşması beklenen ikili ilişkiler, diğer tarafta çin hükümetinin doğu türkistan'da yıllardır izlediği baskı ve sindirme politikasının yol açtığı son toplumsal olaylar, türkiye açısından konuyu çok karmaşık hale getirmiştir. burada gündeme gelen soru şudur: türkiye'nin çin ile ilişkileri bozmadan uygurların siyasal, ekonomik ve kültürel açıdan haklarını koruması mümkün müdür? ya da daha genel bir ifadeyle türkiye bu durumda ne yapmalıdır? türkiye'nin yapması gerekeni ya da yapabileceklerini saymadan önce doğu türkistan çerçevesinde ortaya çıkan sorunların önce isabetli bir teşhisini yapmak, sonra da alternatif çözüm yollarını değerlendirmek gerekmektedir.
çin'in şincang politikası
1949 yılında çin halk cumhuriyeti'nin (çhc) hâkimiyeti altına giren doğu türkistan, daha önceki dönemde de çin'e bağlı olarak gözükse de genelde fiilen bağımsız hareket etmiş bir bölgedir. hatta 1933 ve 1944 yılında iki defa bağımsız "doğu türkistan cumhuriyeti" ilan edilmiş ancak bu devletler uzun ömürlü olamamıştır. sovyetler birliği kendi hakimiyeti altındaki batı türkistan'da, ingiltere hindistan'daki müslümanlar arasında bağımsızlık hareketlerine örnek olmaması için doğu türkistan'ın işgal edilmesi noktasında çin hükümetlerine yardımcı olmuşlardır. bu noktada doğu türkistan'ın bağımsız olma şansı kalmamıştır. çhc'nin 1949 yılında doğu türkistan'da hâkimiyeti sağlanmasından sonra bölgede yaşayan uygurlara ve kazaklara geniş vaatlerde bulunulmuştur. bu politikanın bir yansıması olarak 1955 yılında şincang uygur özerk bölgesi kurulmuş, bölgede uygurca resmi dil olarak kabul edilmiş ve uygurca eğitim ve yayın konusunda geniş özgürlükler tanınmıştır. ancak pekin 1955'ten günümüze kadar bu hakların kullanılması noktasında sınırlamalar getirmeye, hatta bazılarını geri almaya başlamıştır. 1955 özerklik ilanı, uygurların çin devleti çatısı altında yaşama noktasında yaptıkları bir sözleşme olarak kabul edilirse, pekin günümüze kadar bu sözleşmeyi sürekli ihlal eden taraf olmuştur. çin'in 1949'dan 2009'a kadar şincang bölgesinde uyguladığı politikalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, uygurların siyasal, toplumsal ve ekonomik açıdan bir ayrımcılığa tabi tutulduğu ve eşit vatandaşlar olarak görülmediği anlaşılmaktadır.
temel sorunlar
1. uygurca eğitim veren okulların kapatılması: 1993'te kabul edilen ve 2003'te yürürlüğe konan yeni eğitim politikasına göre şincang bölgesinde 2011 yılına kadar anasınıfından üniversiteye kadar tüm eğitimin sadece çince yapılması planlanmaktadır. uygur okullarında görev yapan ve çince bilmeyen öğretmenler ise çince seviye tespit sınavında başarılı olamamaları halinde işten atılmaktadır.
2. din ve ibadet özgürlüğünün kısıtlanması: doğu türkistan genelinde cami girişlerine devlet memuru, öğrenci, çin komünist partisi üyeleri ile emekli memurların camiye giremeyecekleri yönünde ilanlar asılmakta ve camiye gidiş gelişler istihbarat elemanlarınca sıkı bir şekilde denetlenmektedir. yine ramazan ayında devlet memuru ve şirket çalışanı uygurların oruç tutup tutmadıklarını kontrol etmek için su ikram edilmektedir. ayrıca kuran eğitimi başta olmak üzere her türlü dini eğitim vermek yasaklanmıştır.
3. türk-islam eserlerinin tahrip edilmesi: uygurların yoğun olarak yaşadığı geleneksel ve tarihi semtler, cadde yapımı veya daha modern binalar inşa etmek bahanesiyle yıkılmakta, buralarda meskûn uygurlar göçe zorlanırken yıkılan tarihi evlerin yerine dikilen apartmanlara han çinlileri yerleştirilmektedir. bu politikalar kaşgar, turfan ve hoten gibi tarihi şehirlerde uygulanmaktadır.
4. ekonomik ayrımcılık: doğu türkistan'daki ekonomik kalkınmadan uygurlar hiç pay alamadıkları gibi, burada yapılan yatırımlar ve yaratılan istihdam bölgeye çinli göçünü hızlandırmaktadır. pekin'in 1949'dan beri uyguladığı bu ayrımcı politikalar yüzünden uygurlar ve han çinlileri arasındaki etnik farklılık bugün sınıfsal bir farklılığa da dönüşmüş durumdadır.
çin yönetiminin tüm bu uygulamalarından pekin'in 1930'lardaki faşist rejimlerin bakış açısına sahip bir devlet politikası izlediği ve kendi hâkim etnik unsuru dışında tüm azınlıkları güvenilmez ve yok edilmesi gereken unsurlar olarak gördüğü anlaşılmaktadır. pekin, azınlıkları devasa han nüfusunu da kullanarak asimile etmeye çalışmaktadır. uygurların 1955'te elde ettikleri hakları kullanmaya yönelik en masum taleplerinin çok şiddetli bir şekilde bastırılması mevcut sindirme politikalarının devam edeceğini göstermektedir. çin komünist partisi urumçi sorumlusunun olaylara karışan uygurların idam edileceğini söylemesi ve çin cumhurbaşkanı hu jintao'nun da benzer şekilde sorumluların en şiddetli şekilde cezalandırılacağını vurgulaması, bu konudaki politikaların daha yoğun bir şekilde uygulanacağının işaretlerini vermektedir. bu noktada daha büyük insani felaketlerin yaşanmasını önlemek için uluslararası kamuoyunun, özellikle de türkiye'nin harekete geçmesi gerekmektedir.
türkiye nasıl bir politika izlemeli?
ankara ikili ilişkilerde sürekli olarak "uygurlar, türkiye ile çin arasında dostluk köprüsü olsun" söylemini kullanmaktadır. burada türkiye'nin dostluk köprüsünden kastı uygurların kendi kültür ve geleneklerini koruyarak çin'in kalkınması ve güçlenmesi için çalışmalarının sağlanmasıdır. ancak gelinen noktada köprünün çin ayağında ciddi sıkıntılar olduğu görülmektedir. ankara, pekin'le yapıcı bir diyalog kurarak uygurlara yönelik olarak uyguladığı azınlık politikasının yanlışlığını göstermeye çalışmalıdır.
eğer pekin, uygurların "eşit vatandaşlar" olması için gerekli adımları atarsa, ankara da uygurların çin'in "gönüllü vatandaşları" olması için elinden geleni yapacağını vurgulamalıdır. bu noktada çin'in büyük komşuları rusya, hindistan, japonya ve hatta abd'ye göre bu coğrafyadan çok uzakta bulunan ankara'nın pekin'in güçlenmesi noktasında hiçbir endişesinin bulunmadığı ve çin'le daha sıkı bir siyasi işbirliğinin arzulandığı anlatılmalıdır. siyasi, askeri ve ekonomik açıdan giderek güçlenen çin'in kendi içindeki azınlıklarla sorunlu bir ülke görüntüsü vermesi halinde etrafında bulunan irili ufaklı komşu devletlerin pekin'den ciddi tehdit algılayacakları ve ona karşı ittifaklar geliştirebilecekleri anlatılmalıdır. bunun çin'in hem kendi içerisinde huzursuzluğunun artmasına, hem de çin'in gelecek politikalarından endişe duyan devletlerin daha düşmanca bir tavır izlemelerine yol açması kaçınılmazdır. bu noktada türkiye'nin çin'i olumlu adımlar atmaya zorlayıcı kozlara sahip olması gerekmektedir. çünkü pekin, ülkesiyle ilgili her konuyu kendi iç işi olarak görüp hiçbir şekilde müdahale ettirmemektedir.
ekonomik önlemler bu açıdan elverişli bir araç değildir. türkiye 2008 yılı itibariyle çin'le yaptığı ticaretten yaklaşık 14 milyar dolar açık vermiştir. ikili ilişkilerin zarar görmesi halinde türkiye ekonomik açıdan kaybetmeyecek hatta kazançlı çıkacaktır. ancak çin gibi dünyanın üçüncü büyük ekonomisinin türkiye ile hiç ticaret yapmasa bile uğrayacağı zararı başka ülkelerle telafi etmesi mümkündür. bu açıdan ekonomik kozu kullanmanın çin açısından bir caydırıcılığı bulunmamaktadır.
çin'e karşı en rahat kullanılacak koz, uygurların yaşadığı insani sorunların uluslararası platforma taşınmasıdır. öncelikle çin, şincang'taki sorunlarla ilgili başka ülkelerin değerlendirme yapmasına bile aşırı tepki vermektedir. türkiye'nin konuyu birleşmiş milletler, avrupa birliği, islam konferansı örgütü gibi platformlarda dile getirmesi azınlık sorunlarının uluslararası alana taşınmasına alışık olmayan çin'i fazlasıyla rahatsız edecektir. asean ülkelerine, afrika ve latin amerika'ya siyasi ve ekonomik olarak bir açılım sağlamaya çalışan çin, kendisini batı emperyalizmine karşı bir dengeleyici güç ve asya, afrika ve latin amerika halklarının çıkarlarını savunan insani bir devlet olarak pazarlamaktadır. uygurların yaşadıkları sorunların uluslararası camiada yaygın bir şekilde dillendirilmesi, "aslında çin'in batılı emperyalistlerden farkının olmadığı ve güçlendiği takdirde kendi ülkesinde uygurlara ve tibetlilere karşı uyguladığı saldırgan politikaları başka ülkelere karşı da uygulayabileceği" fikrini canlandıracaktır. türkiye'nin geliştireceği bu tür söylem, karşısına açıkça çıkmadığı halde çin'in güçlenmesinden ciddi anlamda endişe duyan rusya, hindistan, japonya ve abd gibi büyük güçler tarafından da çeşitli ölçülerde çin'i yıpratmak için kullanılacaktır. pekin'in de esas korkusu kendine karşı böyle bir "imaj kirletme" operasyonunun yapılmasıdır. bu husus çin'in yumuşak karnını oluşturmaktadır.
çin'in türkiye'ye karşı kullanabileceği kozlar ise son derece zayıftır. ekonomik açıdan türkiye'ye zarar vermesi söz konusu değildir. pkk, kıbrıs, kuzey irak, ermenistan gibi sorunlar için türkiye zaten yıllardır birden fazla büyük devletle yüzleşerek haklarını korumasını bilmiştir. üstelik günümüzde türkiye içerisindeki kürt sorununu çözme, tüm vatandaşlarını "gönüllü vatandaşlar" yapma yolunda önemli adımlar atmıştır. pkk terörü marjinalleşmiş ve merkezi irak yönetimi ile kuzey irak'taki bölgesel kürt yönetimi ile ilişkiler düzelmiştir. ayrıca çin'in türkiye'nin taraf olduğu sorunlara müdahale imkân ve kapasitesi son derece kısıtlıdır.
öte yandan türkiye asya, avrupa ve afrika'nın kesiştiği bir coğrafyanın en etkili gücü haline gelmeye başlamıştır. bu coğrafyada büyük güçlerin türkiyesiz uygulayacağı bir politikanın başarılı olma şansı oldukça oldukça azdır. zaten çin de ekonomik gerekçelerden çok siyasi mülahazalarla türkiye'yle ilişkilerini geliştirmek istemektedir. türkiye de şincang'ta yaşayan kendi soydaşlarına insanca yaşama ve eşit vatandaşlık hakları tanınması karşılığında çin'e yeni bölgelere açılma fırsatı sunabilir.
türkiye son yıllarda uyguladığı "insan odaklı dış politika" sayesinde "yumuşak gücü" hızla artan bir ülke haline gelmiş olup bm ve nato'nun pek çok insani amaçlı müdahalesine destek vermektedir. bu durum türkiye'nin insani politikalarının inandırıcılığını artırmaktadır. ayrıca çin, türkiye'nin halen islam dünyası üzerinde en etkili gücü olduğunun farkındadır.
son olarak, bu kriz ikili ilişkiler açısından bir fırsata da dönüştürülebilir. ankara, şimdiye kadar pekin'in uygurlara karşı iyi davranmasını temenni ederek çin'le ilişkilerini geliştirmeye çalışıyordu. ancak uygulamanın böyle olmadığı da biliniyordu. uygurların sorunu giderilmeden geliştirilecek bir türk-çin ortaklığının her an sekteye uğraması kaçınılmazdı. cumhurbaşkanı abdullah gül'ün tarihi çin ziyaretinden sonra geliştirilen güven ortamı içerisinde uyguların sorunlarının giderilmesinde bir orta yol bulunabilir.
bu noktada türkiye'de faaliyet gösteren doğu türkistan vakıf ve derneklerinin temsilcileriyle görüşmeler yapılarak türkiye'nin mevcut politikası anlatılmalı ve bu camiadan maksadı aşan ve çin'i tahrik eden söylem ve eylemlerden kaçınması istenmelidir. türkiye'deki tüm doğu türkistanlı kuruluşların öncelikle bölgedeki insani duruma odaklanması ve sadece 1955'te verilen tüm siyasi ve kültürel hakların iadesini talep etmesi isabetli bir politika olacaktır. yoksa bağımsızlık taleplerinin mevcut şartlarda gerçekleşme şansı olmadığı gibi, bu tür söylemler pekin yönetimini hem tahrik etmekte, hem de doğu türkistan'da uyguladığı baskıcı politikalara meşruiyet sağlamaktadır.
takip mekanizmaları
çin cumhurbaşkanı jiang zemin'in 2000 yılında gerçekleştirdiği türkiye ziyareti sırasında cumhurbaşkanı süleyman demirel muhatabını "içişlerine karışmamız söz konusu değil. biz sadece uygurların barış ve huzur içinde yaşamasını istiyoruz" diye uyarmıştı. jiang zemin de uygurların siyasi ve ekonomik alandaki haklarının korunacağı yönünde vaatlerde bulunmuştu. ancak aradan geçen dokuz yıl içerisinde çin'in uygurlara yönelik asimilasyoncu politikalardan vazgeçmediği görülmektedir. bundan sonra çin-türkiye ilişkilerinde bir güven ortamı tesis edilmek isteniyorsa bölge türklerinin hakları kesinlikle pekin'in tek taraflı inisiyatifine bırakılamaz. bu noktada yeterli takip mekanizmalarının oluşması gerekmektedir. türkiye'nin şincang'ta oluşturacağı takip mekanizmalarının uygurların çin devletine yeniden güvenmesine yardımcı olacağı da çinli muhataplara anlatılmalıdır.
1. urumçi'de başkonsolosluk açılması: türkiye'nin takip mekanizmasının en önemli ayağı şincang'ın bölge merkezi urumçi'de başkonsolosluk açılması olacaktır. burada açılacak geniş kadrolu bir türk konsolosluğu bölgenin takibi açısından son derece önemlidir. ayrıca türk konsolosluğunda görevli personelin düzenli aralıklarla şincang'taki diğer şehirleri ziyaret etmesi de sağlanmalıdır.
2. tika'nın kaşgar'da temsilcilik açması: şincang'ta uygurların esas merkezi şehri ve türk kültür mirasının en önemli merkezleri kaşgar'dır. tika bu noktada kaşgar, hoten, turfan gibi şehirlerdeki türk-islam eserlerinin tespiti ve korunmasına yönelik projeler geliştirebilir. hatta bu konuda türk tarih kurumu'nun desteği alınarak balkanlar ve ortadoğu'daki osmanlı eserlerinin envanter çalışması gibi bir çalışma şincang'ta yapılabilir.
3. uygurların sosyo-kültürel yapısının ortaya çıkarılması: oluşturulacak bir çin-türk ortak komisyonuyla şincang bölgesinde yaşayan tüm etnik grupların sosyo-ekonomik yapısı ortaya konulmalıdır. bu noktada urumçi'de yaşayan bir han çinlisi ile bir uygur türkü'nün milli gelirden aldığı payın tespiti, sorunun ekonomik boyutunu ortaya koyacak ve çinliler ile uygurlar arasında sosyal sınıf farkının oluştuğunu da gösterecektir.
4. 1955 özerklik anlaşmasıyla uygurlara tanınan tüm siyasal, kültürel ve sosyal hakların iade edilmesi: zorunlu çince eğitim politikasından vazgeçilip yeniden uygurca okulların faaliyetlerine izin verilmeli. bununla birlikte uygurca okullarda yeterli saatte zorunlu çince dersleri konarak tüm uygurların çince'yi iyi seviyede öğrenmeleri sağlanmalıdır. bu sürecin takibini urumçi'de açacağı başkonsolosluğu aracılığıyla türkiye yapmalıdır.
5. din ve ibadet özgürlüğü üzerindeki tüm engellerin kaldırılması: camilere giriş sınırlandırması ile kuran eğitimi dahil her türlü dini eğitim yasağının kaldırılması sağlanmalıdır. bunun için çin'in türkiye diyanet işleri başkanlığı ile işbirliğine gitmesi yerli bir güvence oluşturabilir. türkiye'den giden din görevlilerinin farklı şehirlerdeki cami ve kuran kurslarında görev yapmaları ideal bir çözüm olacaktır. bu şekilde uyguların el-kaide ve taliban ile bağlantılı radikal gruplardan aşırı dini yaklaşımlar ithal etmesi de engellenebilir. bu yönüyle pekin, diyanet'in bölgedeki varlığına ikna edilebilir.
6. türkiye'nin urumçi ve kaşgar'da iş merkezleri açması: tobb gibi örgütlerin öncülüğünde bölgede türk ticaret merkezleri açılabilir. pekin yönetimi şimdiye kadar siyasi gerekçelerle türk işadamlarının şincang'la iş yapmasını engellemişti. bu noktada bazı türk yatırımlarının özellikle şincang'a yönlendirilmesi için ısrarcı olunabilir.
7. şincang'taki üniversitelerle türk üniversiteleri arasında değişim anlaşmaları imzalanması: bölgedeki üniversitelerle türk üniversiteleri arasında karşılıklı hoca ve öğrenci değişiminin yapılması karşılıklı olarak tanımayı kolaylaştıracaktır. özellikle türkiye'den halkbilimci, dilbilimci, sosyolog ve siyaset bilimci akademisyenlerin şincang'a giderek bölgede araştırma yapmaları desteklenebilir.
8. türk haber ajanslarının urumçi veya kaşgar'da büro açmaları: trt ve anadolu ajansı başta olmak üzere türk haber ajanslarının şincang'ta haber merkezi açmaları teşvik edilebilir. bu sayede bölgeyle ilgili birinci elden haber almak kolaylaşacaktır. şincang'ta türkiye'nin birincil haber kaynaklarının olmasının bölgedeki olayların kötü niyetli kişilerce manipüle edilmesini engelleyeceği noktasında çin yönetimi de ikna edilebilir.
9. thy'nin urumçi veya kaşgar'a sefer düzenlemesi: türkiye ile şincang bölgesi arasında insani hareketliliği artırmak için doğrudan tarifeli seferlerin başlatılması büyük önem taşımaktadır.
türkiye'nin kuracağı takip mekanizmasıyla ilgili öneriler daha da uzatılabilir. ancak burada önemli olan ankara ve pekin arasında yapılacak pazarlıktır. ankara açısından yukarıda sayılan teklifler arasından en az üç tanesinin gerçekleşmesi, şincang'la ilgili insani takip mekanizması kurmak açısından yeterli olacaktır.
selçuk çolakoğlu
14 temmuz 2009, salı
http://www.wetinim.org/forum/viewthread.php?tid=2099
(sirkencubin, 15.07.2009 13:45)
usak asya uzmanı doç. dr. çolakoğlu şincan olaylarını değerlendirdi
usak asya uzmanı doç. dr. selçuk çolakoğlu, son dönemde uluslararası kamuoyunu oldukça rahatsız eden çin'in doğu türkistan bölgesinde yaşanan olayları değerlendirdi. yanlış anlaşılan bir durumu vurgulayan çolakoğlu, aslında uygurların çinlilerden bağımsızlık taleplerinin olmadığını, yalnızca kendilerine yapılan haksızlıkların giderilmesi yönünde masum talepleri olduğunu ifade etti.
soru: doğu türkistan'da yaşanan olaylar, uygurlar ve çinliler arasında yaşanan bir çatışma sonucu mu ortaya çıktı, yoksa bu durum aslında geçmişten günümüze kadar yaşanan olayların birikerek bir noktadan sonra kontrol edilemez bir hale dönüşü olarak değerlendirilebilir mi?
s.ç: bugünkü olayların temelinde yatan asıl neden, sincan uygur özerk bölgesi veya türkiye'de doğu türkistan olarak nitelendiren bölge de dahil olmak üzere çin'de yaşayan uygurların ikinci sınıf vatandaş olarak görülmesidir. olayları tetikleyen asıl etmen, çin halk cumhuriyeti'nin, bölgede hâkim olduğu 1949 yılından günümüze kadar, uygurlara verdiği birtakım siyasi hakları aşama aşama geri almış olmasıdır. örneğin, uygurcanın günlük hayatta ve resmi makamlarda kullanımının ve okullarda eğitim dili olarak kullanımının kademeli olarak azaltılması, dini özgürlükler alanında da benzer sorunların yaşanması, çinlilerin uygurlara karşı sistematik bir asimilasyon politikası uyguladığının bir göstergesidir. bölgedeki ekonomik sistem de dâhil olmak üzere uygurların sosyal hayatta da geri plana itildiğini ve dışlandığını görüyoruz. yine bölgede üst düzey devlet kademelerindeki görevler çinlilere veriliyor. şehirleşme ve sanayileşme sonucunda oluşan yeni mahalleler ve buralarda yapılan yeni apartmanlara ve evlere de çinliler yerleştiriliyor. dolayısıyla uygurların siyasi sorunları, ekonomik ve sosyal sorunlarla da birleşerek birtakım sınıfsal sorun haline dönüşüyor.
soru: olayların sadece uygurlara değil de türkiye'ye karşı, özellikle cumhurbaşkanı abdullah gül'ün bölgeyi ziyaretinden sonra, yapıldığını düşünüyor musunuz?
s.ç: bu konu çok tartışılıyor, bazı kişiler bunu dile getirdi. özellikle 2002 yılında yine kaşgar'ı ziyaret eden ve o dönemde devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olan sayın devlet bahçeli'nin ziyareti ertesinde de kütüphaneler basılmış, tarihi eserler yakılmıştı. bununla ilgili bağlantı kuranlar var. fakat bu konuda kesin konuşmak zor; yalnız, henüz sayın cumhurbaşkanı abdullah gül'ün bir hafta öncesinde orada olmasına karşın, çin güvenlik kuvvetlerinin sorunu ele alma tarzı ve olayların bastırılma şekli aslında diplomatik açıdan türkiye'nin üzerine alınması gereken bir durumdur. durumun türkiye'ye karşı yapılmış bir ayıp olarak nitelendirilmesi gerekir. öte yandan çin bu durumu kasti olarak yaratmamış olabilir, fakat olayları insani boyutundan değerlendirecek olursak, bir gün içerisinde çin kaynaklarına göre, yaklaşık 150 kişi hayatını kaybediyorsa, burada bir trajedi vardır. cumhurbaşkanı abdullah gül'ün çin ziyareti sırasında, hem pekin'de hem urumçi'de vurguladığı bir nokta var: "uygurlar bizim akrabamız, soydaşlarımız, onların mutluluğu bizim de mutluluğumuzdur. uygurların çin ile türkiye arasında bir köprü olmasını arzu ediyoruz." dolayısıyla köprü olarak görülen uygur halkının bu şekilde ezilmesi türkiye açısından hoş bir durum değildir.
soru: sincan'da yaşanan olaylardan sonra, dünya kamuoyunun verdiği tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
s.ç: dünya kamuoyunun verdiği tepki yeterli değil, ancak doğu türkistan sorunu genel olarak düşünüldüğünde geçmiş dönemlere oranla verilen tepki daha fazla. olayların, gerek türkiye'de gerekse dünya kamuoyunda ve uluslararası medyada geniş bir şekilde yer alması uygurlar açısından önemlidir. resmi düzeyde verilen tepkiler de göz önünde bulundurulursa, önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. 1997 yılında gulca'da benzer olaylar meydana gelmiş, bu durum dünya kamuoyunda ve medyada çok cılız bir şekilde gündeme getirilmişti. resmi düzeyde hiçbir yankı bulmamıştır. gulca olayları ile sincan olayları karşılaştırıldığında, uygurların gerek uluslararası basında yer alması, gerekse büyük devletlerin resmi makamlarından konuya ilişkin açıklama yapılmış olması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir, ancak yeterli değil.
tibet ise dünyada geniş bir sempati uyandıran ender yerlerden biridir ve özel bir duruma sahiptir. tabi, tibet ile doğu türkistan sorununu karıştırmamak lazım, çünkü tibet batılıların dini anlamda huzur aradıkları bir yer, tibet'in ruhani lideri ve tibetli budist rahipler batılılar için sempatik kültürel figürler ifade ediyorlar. bunun yanı sıra beş milyon nüfuslu tibet'in bağımsız olması, çin'den kopması halinde kimseye tehdit oluşturması söz konusu değildir. bu bağlamda ne hindistan, ne japonya, ne abd, ne de avrupa birliği ülkeleri veya rusya böyle bir durumu tehdit olarak algılamamaktadır. ancak doğu türkistan'ın dış bağlantıları, tarihi gelişimleri itibariyle bölgenin orta asya'nın doğu parçası, türkistan, olarak nitelendiriliyor olması ve türklerin ata yurdu olarak adlandırılması, çin'i ve bölge ülkelerini rahatsız edebilecek bir konudur. dolayısıyla buradaki coğrafya ile ilgili siyasi sonuçları türkiye'yi yakından ilgilendirir. çünkü bu bölge türkiye'nin doğal bir nüfuz alanı ve güçlü bir türkiye'nin dış bağlantıları konusunda öne çıkan bir bölge olacaktır. türkiye'nin kafkaslarda, orta doğu'da, orta asya'da sadece askeri anlamda değil, aynı zamanda kültürel anlamda da bir yayılımı söz konusu olurken, doğu türkistan konusunda bir çifte standart uyguladığını görüyoruz. tarihten gelen bir alışkanlıkla ihmal edilen doğu türkistan sorunu, uluslararası alanda da tibet'in gölgesinde bu şekilde kalmıştır.
soru: dünya uygur kurultayı'nın olayları kışkırttığı söyleniyor, bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
s.ç: bu yorumu abartılı buluyorum. dünya uygur kurultayı'nın bu derece büyük eylemler organize edecek ve çin devletini bir şekilde tehdit edecek bir güç olduğunu pek sanmıyorum. genelde, türkiye, abd ve avrupa'daki uygur muhalefeti, diğer bir deyişle çin dışında yaşayan uygurların oluşturduğu muhalefet, zayıf ve etkisiz bir muhalefettir. özellikle tibet ile kıyasladığımızda, zayıf, etkisiz ve sahipsiz bir muhalefet olan rabia kader ‘in lideri olduğu dünya uygur kurultayı yeni yeni örgütlenmeye çalışan ve muhalefeti kuvvetlendirmek amacına yönelik kurulan bir örgüttür. dünya uygur kurultayı'nın kurulmuş olması, çin için urumçi'de yaşanan şiddet olaylarını bastırmaya bir gerekçe teşkil etmektedir. dolayısıyla dış bağlantılar, artık çin'in bu olayları bastırma şeklini değil, aynı zamanda, bundan sonra uygulanabilecek potansiyel baskı politikalarını da meşrulaştırıcı kılmış oluyor. gerek dünya uygur kurultayı'nın suçlanması gerekse büyük devletlerin, abd başta gelmek üzere, bu olaylardan sorumlu tutulması aslında çin'in bu bölgedeki sorunları ört bas etmesi için bir araç olarak kullanılıyor.
olayın insani boyutu ise vahim durumdadır. gayri resmi rakamlar 150'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini gösteriyor. ancak, olayların medyada geniş bir şekilde yer alması aynı zamanda bir şans da olabilir. doğu türkistan sorunu, göz ardı edilen ve görmezden gelinen bir sorundu, dolayısıyla durum uygurların kendi taleplerini iletmesi yönünde bir fırsat olabilir. zaten bu konuda yayınlar da yapılmaktadır. yalnız burada öncelikle vurgulanması gereken nokta- türkiye'de kamuoyunda da yanlış algılanan bir konu- uygurların çin'den bağımsızlık talepleri yok, bağımsızlık talepleri olsa bile bunlar çok makul ve mantıklı talepler değil. uygurların bu olaylardaki temel talepleri, bölgede çıkan olaylardan da anlaşılacağı üzere çin'in doğu sahillerinde öldürülen iki uygurlunun faillerinin bulunmasıydı. bu masum talebe güvenlik güçlerinin yaylım ateşiyle karşılık vermesi ile olaylar büyüdü. yine aynı şekilde arsaları istimlâk edilen veya evlerinden olan, başka yerlere göçe zorlanan uygurlar bu konudaki masum taleplerini iletmeye çalıştıklarında, çin makamları ve güvenlik güçleri tarafından çok güçlü bir şekilde bastırılıyorlar ve bu hareketin içinde yer alan kişiler hapis cezasıyla ya da idam cezasıyla cezalandırılıyorlar. dolayısıyla hem mevcut talepleri yerine getirilemiyor hem de şiddetli bir şekilde eziliyorlar. son olaylar, "var olma veya yok olma" arasında bir patlama olarak değerlendirilebilir. bu anlamda dünya kamuoyunun bunu gündeme getirmesi uygurlar açısından bir fırsat olarak görülebilir.
11 temmuz 2009, cumartesi
gülay kılıç
http://www.usakgundem.com/haber/38626/usak-asya-uzman%c4%b1-do%c3%a7-dr-%c3%a7olako%c4%9flu-%e2%80%9cdo%c4%9fu-t%c3%bcrkistan%e2%80%99da-ya%c5%9fanan-olaylar-s%c4%b1n%c4%b1fsal-sorun%e2%80%9d.html
(sirkencubin, 15.07.2009 13:52)
12 yaşındaki uygur kızından jintao'ya mektup:
http://www.wetinim.org/forum/viewthread.php?tid=2187
(sirkencubin, 17.07.2009 15:19)
çin zulmünden kaçtı yılmaz'ın zulmüne yakalandı
doktor enver tohti, urumçi'deki bir hastanede doktorluk yaparken, uygurlar arasındaki kanser vakalarının güneydeki çin bölgelerinden neden daha fazla olduğunu merak etti ve bu konuyu araştırmaya başladı. araştırmalarının sonucunda uygurların kanser hastalığına yakalanmalarına çin'in 1964'ten 1996'ya kadar doğu türkistan'da yaptığı atom bombası denemelerinin sebep olduğu sonucuna vardı. tohti araştırmalarını belgesel film haline getirdikten sonra, hakkında dava açıldı ve "devlet sırlarını ifşa etmekten 20 yıl hapis cezasına" çarptırıldı.
mehmet nedim aslan'in haberi...
çin katliaminin fotolarina ulaşmak için tiklayin
ilgili haber: olayin geçmişini öğrenmek için tiklayin!
hapis cezasına çarptırıldıktan sonra türkiye'ye kaçan tohti, 1997'te çapa tıp fakültesi'nde çalışmaya başladı ancak, dönemin başbakanı mesut yılmaz'ın "doğu türkistan çin toprağıdır" açıklaması ve ardından çin'le yapılan anlaşmayla ‘sakıncalı' listesine alınınca ingiltere'ye kaçtı ve burada bir otelde komilik işi yapmaya başladı.
"mesut yilmaz yüzünden bu işi yapiyorum"
londra'daki çin büyükelçiliği ve ingiltere başbakanlık binası (downing street) önünde uygurlara yönelik katliam protesto edildikten sonra, dünya uygur kongresi lideri rabia kadir'in britanya'daki temsilcisi olan dr. enver tohti ile birlikte, çalıştığı otele gidiyoruz. bir dönem kanser üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan, hem kendi ülkesi doğu türkistan'da hem de türkiye'de doktorluk yapmış olan tohti, londra'daki bu otelde komilik yapıyor. "mesut yılmaz yüzünden türkiye'den kaçmak zorunda kaldım, şimdi bu işi yapıyorum" diyor tohti. "mesut yılmaz ile kişisel bir sorununuz mu vardı?" sorusuna, "isterseniz, mesut yılmaz'a gelene kadar size hayatımı anlatayım da uygurların neler çektiğini anlayın" şeklinde cevap veriyor.
"bizde 2000 yatakli, çin bölgesinde 800 yatakli kanser hastanesi var"
"ben urumçi'de doğdum, büyüdüm. urumçi'de 13 sene kanser cerrahı olarak çalıştım. çalıştığım zaman kanser hastası sayısının çok fazla olduğunu gördüm ve bununun nedenini araştırmaya başladım. araştırmalarımda doğu türkistan'daki kanser hastası sayısının güneydeki çin bölgelerinden yüzde 35 daha fazla olduğunu gördüm. bunun sebebi ise 1964-1996 yılları arasında doğu türkistan'da çin'in gerçekleştirdiği 48 atom bombasıdır" diyen tohti, urumçi'deki kanser vakalarının artışıyla ilgili ilginç bir örnek veriyor: "1994'te, çalıştığım hastane 500 yataklıydı. kanser hastası sayısı artınca bu sayı 2000'e çıkarıldı. bizim hemen güneyimizdeki çin bölgesindeki kanser hastanesindeki yatak sayısı ise 800. orada 100 milyon çinli yaşıyor, biz ise 20 milyonuz. sadece bu yatak sayısı ve nüfus oranı, doğu türkistan'daki kanser vakalarının çok fazla olduğunu gösteriyor."
"belgesel film yüzünden 20 yil hapis cezasi aldim"
tohti, araştırmalarından sonra uygurlar arasında bir hayli yüksek olan kanser vakalarıyla ilgili bir belgesel film yapıyor ve bu film büyük bir yankı uyandırıyor. sonrasını yine tohti anlatıyor: "filmi yayınladıktan sonra hakkımda dava açıldı ve "devlet sırlarını ifşa etmekten 20 yıl hapis cezasına" çarptırıldım. devlet sırrı denilen şey de, uygurlar üzerinde denenen atom bombası. yani bu kararla çin, uygurları denek olarak kullandığını kabul ediyor. hapis cezası alınca ben de türkiye'ye kaçtım ve istanbul çapa tıp fakültesi'nde kanser cerrahı olarak çalışmaya başladım."
mesut yilmaz yüzünden türkiye'den kaçtim
çapa'da 1997-98 yılları arasında doktorluk yapan tohti, neden türkiye'de kalmadığına dair sorumuzu şu şekilde cevaplıyor: "o dönemde başbakan olan mesut yılmaz, ‘doğu türkistan çin'in toprağıdır' şeklinde sözler söyledi. çin'le yapılan anlaşma gereği, doğu türkistanlıların türkiye'deki tüm faaliyetlerine yasak getirildi. ben 20 yıl hapis cezası aldığım için çin'e gönderilmekten korktum, çünkü anlaşma gereği bizler ‘sakıncalı' kişiler olarak tanımlanıyorduk. ben de bunun üzerine ingiltere'ye kaçtım ve buraya iltica ettim. yıllarca doktorluk yaptığım ülkemde ve türkiye'den sonra bu otelde şimdi komilik yapıyorum."
"havaalaninda 5 saat sorgulandiktan sonra geri gönderildim"
tohti, londra'da tanıştığı bir türk'ün kendisine "düzce'de hastanem var. gel orada çalış" dediğini, 2005 yılında gittiği türkiye'den nasıl geri gönderildiğini ise şu cümlelerle anlatıyor: "arkadaşımın teklifini kabul ettim ve 2005 yılında türkiye'ye gittim. ben şu an ingiltere pasaportu taşıyorum ve bu pasaportumla gittim. daha önce yapılan anlaşmada ‘sakıncalılar' olarak görüldüğümüz için türkiye'deki gümrüklerde ismimiz kayıtlardaydı. havaalanına vardığımda, pasaportumu verdim. ‘sakıncalı' olduğum kayıtlarda çıkınca 5 saat boyunca sorguya alındım ve havaalanından dışarı çıkarılmadan ingiltere'ye geri gönderildim."
"eskiden böyle değildi ama şimdi türkiye uygurlara sahip çikiyor"
tohti, mesut yılmaz döneminde türkiye'deki doğu türkistanlılara yönelik getirilen yasakların bugün yumuşadığını söylüyor. urumçi'deki son katliamda türkiye'nin gösterdiği tepkiden memnuniyetini dile getiren tohti şunları söylüyor: "eskiden böyle değildi. ama şimdi türkiye uygurlara sahip çıkıyor. başbakan'a ‘uygurlara soykırım yapılıyor" dediği için minnettarız. türkiye'nin çin ile olan siyasi ve ekonomik ilişkisini anlıyoruz ama bu ilişki, uygurlara sırtını dönmesini gerektirmez. türkiye bize sahip çıktığı müddetçe, daha güçlü olur. çünkü çin, uygurlara destek veren ülkeleri karşısına almak istemez."
"900 bin uygur kizi çinlilerle evlendirildi"
çin'in 50 yıldan bu yana doğu türkistan'da yaptığı asimilasyon ve soykırım politikasının yakın tanıklarından olan dr. enver tohti, uygurların, çin'in "tek çocuk politikasının" kurbanı olduğunu ise şu sözlerle açıklıyor: "çin'deki bir çocuk politikası nedeniyle, bugün çinli erkeklerin sayısı kadınların sayısından 50 milyon daha fazla. çünkü çinliler kız çocuklarını çok istemedikleri için kız çocuklarını bebekken ya da doğmadan öldürüyorlar, ille erkek çocukları olsun istiyorlar. bu yüzden erkeklerin sayısı daha fazla. böyle olunca çin hükümeti, doğu türkistan'dan 2004'ten bugüne kadar 16-25 yaşı arasında, hiç evlenmemiş 900 bin uygur kızını çin bölgelerine götürdü ve buradaki çinli erkeklerle evlendirdi. fabrikalarda çalıştırmak ve ailelerine katkıda bulunmak için götürdüğünü söylüyor çin ama bu kızlar oraya gittikten sonra evlendiriliyorlar. evlenmek istemeyenlere tecavüz ediliyor. eğer uygur aileleri kızlarını vermek istemese bu sefer de altından kalkamayacağı yüklü miktarda para cezası veriyor. parayı veremeyeceği için de doğal olarak hapse atılıyor."
fabrika'da en az 100 kişi öldü
enver tohti, aynı zamanda urumçi'deki katliamla ilgili ilk görüntüleri tüm dünyaya yayan kişi. urumçi'deki katliam haberlerde geçince işini bırakıp hemen otelin bilgisayar odasına giden tohti, urumçi'deki arkadaşından aldığı görüntüleri her tarafa gönderdiğini söylüyor. çin'in urumçi'deki olayların üzerini örttüğünü kaydeden tohti, katliamın nasıl başladığını ve cesetlerin nasıl toplandığını şöyle anlatıyor: "26 haziran'da çin'deki bir fabrikada iki çinli kıza tecavüz ediliyor. kimin yaptığı bilinmediği halde, uygurları sevmeyen çinliler hemen "uygurlar yaptı" söylentisini ortaya atıyorlar ve 3 bin çinli, fabrikada çalışan 600 uygur'a saldırıyor.
"cesetleri kutulara doldurup götürdüler"
çin hükümeti sadece iki kişi öldü diyor ama en az 100 kişi öldü fabrika saldırısında. çin hükümeti olayı araştırmadı üzerini örttü. bunun üzerine urumçi'de bizim öğrencilerimiz bu durumu protesto etmek için yürüyorlar. çok barışçıl bir şekilde gerçekleşen bu eyleme polis müdahale ediyor ve rastgele ateş ediyor. orada en az 1000 kişi öldü. ama çinliler, cesetleri getirdiklere büyük kutulara koyup kaldırıyor. gece de tüm uygur erkekleri toplanıp götürülünce bu sefer de kadınlar sokağa çıkarak isyan etti. çin, uygurlar han çinlilere saldırdı diye propaganda yaptı. ‘terörist uygurlar, han çinlilere saldırıyor' deyince, çinliler ayaklandı ve uygurlara saldırdı. ama çin bunu dünyaya bu şekilde yansıtmıyor."
http://www.habervaktim.com/haber/79729/cin_zulmunden_kacti_yilmazin_zulmune_yakalandi.html
(sirkencubin, 20.07.2009 09:04)
şarki türkistan islam cumhuriyeti cumhurbaşkanı hoca niyaz hacı'nın türkiye'den taleplerini bildirdiği 14 cemaziyülevvel 1354 (14 ağustos 1935) tarihli mektubu (dışişleri bakanı kasımhan hacı elçi olarak gönderiliyor ve silah, cephane, otomobil gibi bazı şeyler isteniyor) :
"turkiye dewlitige
nahayiti keremlik we sexi bolghan allah tealagha hemdu eytimen,we özining raziliqigha erishken peygembirige durud we salam eytimen.
huzuri alilirigha erze, ajizanemizki erzimiz ulashqan haman qubul bulup öz sherpini tapqusi.
bizning yengi qurulghan hukumitimiz uchun, hukimetke kereklik turli eswaplarning kemliki jehtidin, huzuri alilirigha sherqi turkistan islam jumhuriyitining tashqi ishlar nazari bedri haji ogli qasimjan hajini ewettuq, merhemet qilip mezkur wekilimiz qasimjan haji sorighan qurqllardin yeni miltiq, oq , pilimot, aptomobil,ayrupilan qatarliq soralghan saymanlarni birishliringizni muwapiq körimiz, saymanlar uchun tulinidighan resmiyetlerge wekilimiz qasimjan haji jawap qilidu.
ikkinji telipimiz soralghan saymenlirimiz merhemet qilinsa we yardem qilip wasteliri bilen öz hududimizghiche yetkuzup berishlirini umut qilip iltimas yollighuchi
sherqi turkistan jumhuriyiti reisidin jeng boyi zong seling
ghazi hoja niyaz haji emin niyaz hajizade.
hijriye; 1354-yili jamadiyel ula ning 14."
http://www.wetinim.org/forum/viewthread.php?tid=724
(sirkencubin, 21.07.2009 08:59)
doğu türkistan'ın sesi hür gökbayrak sitesi:
http://www.hurgokbayrak.com/
(sirkencubin, 21.07.2009 09:06)
(sirkencubin 25/10/2011 19:44)
basin bildirisi
urümçi'de 5 temmuz pazar günü yapılan protesto gösterisinde çıkan olaylarda yüzlerce doğu türkistanlı şehit edildi.
26 haziran günü shaoguan'daki bir oyuncak fabrikasında çıkan olaylarda 12 uygur'un katledilmesini protesto etmek için doğu türkistan'ın başkenti urümçi'de binlerce doğu türkistanlı protesto gösterisi düzenledi. pazar günü saat 14:30 da halk meydan'ında toplananların çoğunluğu üniversite öğrencilerinden oluşuyordu. amaçları, mecburi olarak çalıştırılmak üzere çin'e götürülen doğu türkistanlıların uğradığı vahşeti protesto etmekti.
ancak çin'in kanlı elleri bir daha devreye girerek, yüzlerce doğu türkistanlının ölümüne ve yaralanmasına sebep oldu. reuters haber ajansının çin kaynaklarına dayanarak verdiği bilgilere göre 140 kişi hayatını kaybetti ve 816 kişi yaralandı.
yaşanan vahşeti ve doğu türkistanlıların katledilmesini protesto için düzenlenen gösteriler çin güvenlik güçlerince ağır şekilde bastırılmak istendi. dünyaya kapattığı doğu türkistan'da halkın hak arayışına izin vermeyen çin, bu tutumu ile vahşi yüzünü bir daha ortaya koydu. gösteri için toplanan binlerce kişi üzerine doğrudan ateş açılarak katliam yapılmıştır. halka gözdağı vermek maksadı ile bu kadar kanlı bir müdahaleye girişen çin hükümeti bundan sonrada doğu türkistan'da terör estirecektir. tecrübelerimize dayanarak, çin'in bu gelişmeleri kullanarak tüm doğu türkistan halkı üzerinde bir baskı oluşturacağını söyleyebiliriz. nitekim olayların hemen ardından urümçi'de geniş çaplı operasyonlar başlamış, binlerce kişi gözaltına alınmıştır.
haber ajanslarının çin kaynaklarına dayanarak verdikleri haberlere göre 140 olan ölü sayısının gerçekte çok daha yüksek olduğundan endişe etmekteyiz. elimize ulaşan haberlerde sokakların savaş alanına döndüğü, her yerde cesetlerin olduğu bilgisi vardır. çin eski alışkanlıklarının aksine böyle bir olaydan sonra bu şekilde açıklamalar yaparak bundan sonra yapacakları için dünya kamuoyunun gözünü boyamak istemektedir. doğu türkistanlıları katletmek için bu olayları ve rakamları koz olarak kullanacaktır.
sayın devlet bahçeli'nin başbakan yardımcılığı döneminde doğu türkistan'ı ziyaretinden sonra kaşgar'da binlerce tarihi kitap yakılmış ve üniversitelerde uygurca tamamen yasaklanmıştı. cumhurbaşkanımız sayın abdullah gül'ün çin ve urümçi ziyaretlerinden sonra bu olayların patlak vermesi tesadüf değildir. çin her yöndeki gelişmeyi, kendi çıkarları için kullanıyor. toplanan kalabalığın üstüne ateş açarak yüzlerce kişinin ölümüne sebep olduktan sonra, kendini mazlum gösterme çabasındadır. şu anda tüm dünyada yayınlanan haberler tek taraflıdır. çin resmi haber ajansı şinhua tarafından yayınlanan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. çin resmi haber ajansının haberlerine dayanarak olayları incelemek gerçek resmi görmemizi engelleyecektir. şu anda doğu türkistan'da yaşananlar ile ilgili olarak hiçbir bağımsız haber kaynağının bilgi vermemesi endişeleri arttırmaktadır. gizlice çekilen ve internet aracılığı ile dünyaya duyurulan görüntüler urümçi'de yaşanan vahşetin boyutlarını gözler önüne sermektedir. bunun yanında olayların duyulması üzerine, doğu türkistan ile olan tüm bağlantılar kesilmiştir. ne telefon ne de internet üzerinden iletişim kurulamamaktadır. dün başlayan olayların ve urümçi'nin durumu bilinmemektedir.
yıllarca doğu türkistan'da yaşananları, yaşanan zulmü, insan hakları ihlallerini dile getirdik. doğu türkistan'daki gerginliği ve meydana getirebileceği sonuçlar hakkında uyardık. geldiğimiz durumda yüzlerce ölü, binlerce yaralı var. bugün yani 06 temmuz günü kaşgar ve gulca gibi büyük şehirler başta olmak üzere diğer şehirlerde de gösteriler düzenlenecektir. bu protesto gösterilerinde çinlilerin katliamlarını arttıracağından endişelenmekteyiz.
katliamı nefretle ve şiddetle kınıyoruz. uluslar arası örgütleri, devletleri ve sivil toplum örgütlerini yaşan vahşetin engellenmesi için harekete geçmeye çağırıyoruz.
şehitlerimizin ruhu şad olsun.
7 temmuz salı günü saat 14:00 de ankara çin büyükelçiliği önünde protesto eylemi düzenlenecektir. doğu türkistan'ın sesinin duyurulabilmesi için katkılarınızı ve katılımlarınızı bekliyoruz.
seyit tümtürk
genel başkan tel : 532 402 64 92
haber kaynağı www.gokbayrak.com...tarih 06.07.2009
http://www.gokbayrak.com/...nc=haberdetay&numara=1287
(sirkencubin, 07.07.2009 13:38)
kızıl çin hükümeti (60 senedir hiç değişmeyen tek partili müstebit rejim) bir buçuk milyar çinliyi uygur halkını yem gıda olarak yemeye kışkırttı. zaten niyeti soykırım olan çin, her bahane, her yöntem ile soykırım uyguluyor.
26 haziran gece saat 2de 5 binden fazla sopalı-bıçaklı çinli 800 uyguru katletti. yem, gıda olca, av malzemesi diye öldürdüler, yediler
1949da 3 seneliğine komünistlik anlaşma ile gelen çinliler, 60 senedir gitmek bir yana, doğu türkistanın (uyguristanın) bol zenginliğinin tadını aldı. bir tane bile uyguru hayatta koymamak için plan-proje üretti, hazırladı.
bunun için türki devletleri shanghay anlaşmasına bağladı. bütün dünya müslümanlarını çeşitli yöntemler ile kandırıp kendine bağladı.
avrupaya: bak! türklerin birleşmesini önleyip size hizmet ediyorum havasını verdi
amerikaya: müslüman uygurlar sana da zarar bana da zarar biz ikimiz terör mağduruyuzaldanıcılık, yalancılık oyununu oynadı.
neticede uygurları sahipsiz, yetim haline düşürmek oldu.
1) bizim işimiz din işi, kardeşlik işi değil, insanlık dramı
onun için yeryüzündeki bütün insaniyetten yardım istiyorum. kan içici çini, çin işkencesini, hilekarlığını yok etmek için ve kızıl ejderhanın pençesinde can çekişmekte olan uygur halkını kurtarmak için bütün dünya insanlarının seferber olmasını istiyoruz.
hıristiyan, katalog, buddis, müslüman, bütün din adamlarından yardım istiyoruz.
2) sayın obamadan sayın bütün dünya devlet büyüklerinden yardım istiyoruz.
3) çin filistini tutuyor diye müslüman dünyası uygurlar için çıt ses çıkartmıyor.
öyleyse biz soykırım acısı çekmiş sayın israil halkından (yahudi kardeşlerimizden) ve hükümetinden, ordusundan acilen yardım talep ediyoruz.
4) natodan acilen yardım istiyoruz.b
1949da müstakil devletimiz var idi. stalin ile mao ve onun komünistik oyunları bizi bu hale koydu. dünyada komünizm yok olmuşsa, uygurun boynundaki kölelik zinciri neden kırılmıyor. neden müstakil uyguristan olamıyoruz.
çin 200 milyon çinliyi toprağımıza yerleştirmek istiyor. çinliye kız verme adetimiz yoktu, 14-25 yaş arası uygur kızlarını mecburen çin bölgesine seks kölesi olarak götürüyor.
oğlanlara kedi-köpeklere vurulan kısırlaştırma iğnelerini vuruldu, aileler, zulüm işkence, haksızlık söylemekle bitmez.
dünya dünya olup, çinin bugünlerde uygura uyguladığı gibi zulmü görmemiştir.
5) bütün dünyanın değerli insanları! bu zulüm bugün bize yarın size! çin mancu gibi çok milletleri yedi, eritti, yok etti.
hepinizin acilen güç birliğinde çine karşı koymanızı arzu ediyoruz.
çinin birleşik milletler konsey üyeliği kaldırılsın. (zaten tianminde kendi öğrencisi demokrasi istediği için 4 bini kıyma yaptı)
hucintao, vinciabao sanık sandalyesinde otursun! uygur, tibet, moğoldan dökülen kanlar hesabını versin.
çin hükümeti soykırım suçlusu ilan edilsin!
7) insanlık hakkı hürmeti için, lütfen bütün dünyanın adil insanları; kızıl ejderhanın pençesinde can çekişmekte olan uygurlara yardım edin! çok zor durumdayız.
allahtan başka sizden başka kimsemiz yok!
6 haziran 2009
zeynure isa
http://www.uygur.org/...rkistan/haber/2009/07_06.html
(sirkencubin, 07.07.2009 13:45)
urumçi çatışması olmakla kalmayıp bütün doğu türkistan'a yayılan hadise:
urumçi'de 1434 kişi tutuklandı
großansicht des bildes mit der bildunterschrift:
çin'in kuzeybatısındaki sincan uygur özerk bölgesinin merkezi urumçi'de uygurlar ile han kökenliler arasında çıkan çatışmanın sorumluları sorgulanıyor. pekin yönetimi olayların yayılmasından kaygı duyuyor.
sincan uygur özerk bölgesi'ndeki olaylar nedeniyle urumçi'de 1434 kişinin tutuklandığı, protesto gösterilerinin başka kentlere de sıçrama olasılığı bulunduğu bildirildi.
dış dünyayla iletişimin tamamıyla kesildiği, bağımsız kaynakların gelişmeleri teyit edemediği bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak çin resmi haber ajansı şinhua, ''on yıllardır görülmeyen ölçüde kanlı etnik çatışmaların meydana geldiği ve 156 kişinin yaşamını yitirdiği uygur özerk bölgesi'nde polisin, 1434 kişiyi çatışmalardan sorumlu oldukları kuşkusuyla tutuklandığını'' duyurdu.
uygur amerikan derneği başkanı rabia kader, çin'in suçlamalarını reddettibildunterschrift: großansicht des bildes mit der bildunterschrift: uygur amerikan derneği başkanı rabia kader, çin'in suçlamalarını reddettitutuklamaların, ek güvenlik güçlerinin bölgeye sevk edilmesinden sonra yapıldığı belirtilen haberde, bölgenin ikinci büyük kenti kaşgar'da da 200 kişilik bir grubun protesto gösterisi yaptığı belirtilirken, camide toplandıkları ifade edilen grubun dağıtıldığı kaydedildi.
özerk bölgenin başkenti urumçi'de 200 kadar uygur kadının düzenlediği gösteride gözaltına alınanların serbest bırakılması istendi. bir ana caddeyi ulaşıma kapatan göstericiler, polisin müdahalesiyle 1,5 saat sonra dağıldı.
haberde, protestocu grupların kaşgar'ın farklı yerleri ile yine gergin atmosferin bulunduğu yili ve aksu kentlerinde de bir araya gelmeye çalıştıkları ifade edildi.
olaylar nasıl başladı?
çin kaynakları, olayların 25 haziran'da bir fabrikada çıkan kavgada 2 uygur'un öldürülmesi üzerine çıktığını belirtirken, değişik kaynaklar söz konusu olaylarda çok daha fazla kişinin öldüğünü bildiriyor.
bildunterschrift: großansicht des bildes mit der bildunterschrift: şinhua'nın haberinde, olaylarda ölen ve tutuklananların etnik kimlikleriyle ilgili ayrıntılara yer verilmedi.
reuters ajansı'nın yerel gözlemcilere dayandırarak verdiği haberinde ise, polisin uygurlar'ın yaşadığı yerlerde ayrım gözetmeden şiddet uyguladığı bildirildi.
polisin, uygurlar'ın evlerine de girdiği belirtilen haberde, özellikle gençlerin tutuklandığı ifade edildi.
ap ajansı'nın haberinde de, adı açıklanmayan bir uygur'un dile getirdikleri, ''han çinliler'i hep eşit olduğumuzu, büyük bir ailenin üyeleri olduğumuzu söylerler ama her zaman ayrımcılık yaparlar'' biçiminde özetlenirken, bir çinli'nin ''bunların tek nedeni suçlulardır, sahip olduklarıyla asla mutlu olamıyorlar'' ifadelerini kullandığı kaydedildi.
çin yönetimi, uygurlar'ın bölgeye yollar, okullar, hastaneler ve petrol kuyuları açılmasından dolayı minnettar olmaları gerektiğini sıklıkla dile getiriyor.
pekin'den örgüt iddiası
bildunterschrift: großansicht des bildes mit der bildunterschrift: pekin yönetimi, olaylarla ilgili olarak uygur amerikan derneği başkanı rabia kader'i kışkırtıcılık yapmakla suçlayarak, kader'in ''doğu türkistan islami hareketi'' adlı örgütle bağlantılı olduğunu ileri sürüyor. söz konusu örgüt, abd'nin terör örgütleri listesinde yer alıyor.
öte yandan, insan hakları izleme örgütü asya temsilcilerinden sophie richardson, olaylarla ilgili bağımsız araştırma yapılması konusunda pekin yönetimine çağrıda bulundu.
richardson, ''şiddeti kim başlatırsa başlatmış olsun, yönetim yapıcı davranarak bölgedeki etnik gerginliği azaltmak için uygurlar'ın yakınmalarını dinlemeli, durumu daha da ağırlaştırmamalı'' dedi.
rabia kader suçlamaları reddetti
uygur amerikan derneği başkanı rabia kader, çin yönetiminin sincan uygur özerk bölgesi'ndeki etnik çatışmalardan kendisinin sorumlu olduğu yönündeki suçlamalarını reddetti.
bildunterschrift: großansicht des bildes mit der bildunterschrift: halen abd'nin virginia eyaletindeki fairfax kentinde yaşayan rabia kader, çin yönetiminin, bölgede meydana gelen ve resmi açıklamalara göre 156 kişinin yaşamını yitirdiği olayları kendisinin kışkırttığı yönündeki suçlamaların doğru olmadığını belirterek, kendisinin yalnızca çin'deki ailesini protesto hareketlerinden önce uyardığını söyledi.
protesto eylemlerinin yapılacağını internetteki uygur ve çin sitelerinden öğrendiğini belirten kader, ailesinden herhangi bir ferdin olaylar sırasında yakalanması durumunda işkence göreceğinden endişe ettiğini bildirdi.
nh/ag/dw/ap/dpa/reuters/a.a
http://www.dw-world.de/dw/article/0,,4461127,00.html
(sirkencubin, 07.07.2009 13:49)
urumçi patladı
çin yönetimi yıllardır baskı uyguladığı ülkenin kuzeybatısındaki sincan uygur özerk bölgesinde katliam başlattı. yıllardır baskılara maruz kalan müslüman uygur türkleri önceki akşam isyan edince olaylar patlak verdi. sokaklara dökülen uygur türkleri ile han çinlileri arasında çatışma çıktı. uygurlara müdahale eden polis, kalabalığın üzerine rastegele ateş açınca 156 kişinin öldüğü, 828 kişinin de yaralandığı açıklandı. bazı kaynaklar ölü sayısının 500 olduğunu iddia etti
çin yönetiminin, ülkenin kuzeybatısındaki doğu türkistan olarak bilinen sincan uygur özerk bölgesi'nde yıllardır sürdürdüğü baskı, önceki akşam çatışmaya dönüştü. baskılara daha fazla dayanamayan urumçili türkler isyan etti. sokaklara dökülen uygur türkleriyle polis arasında çıkan çatışmalarda 156 kişi öldü, 828 kişi de yaralandı. ölü sayısının 500 civarında olabileceği iddia ediliyor. çatışmaların bölgenin kuzeybatısında yer alan kaşgar kentine de sıçradığı öne sürüldü. doğu türkistan'da baskılara karşı sokağa dökülen uygur halkına silahla karşılık veren çin hükümeti bölgede sokağa çıkma yasağı ilan etti. pekin yönetimi, bölgenin dış dünyayla ve yerel bölgelerle internet ve telefon bağlantısını kesti.
polis rastgele ateş açti
geçtiğimiz gün birkaç yüz uygur türkü'nün protesto eylemiyle başlayan olaylara, kısa sürede bini aşkın kişi katıldı. çin haber ajansı göstericilerin bıçak, tuğla ve sopalarla yoldan geçen çinliler'e saldırdıklarını, taşıtları ve binaları ateşe verdiklerini duyurdu. uygur türkleri ise, barışçıl protesto gösterilerinin polisin sert müdahalesinin ardından büyüdüğünü belirterek, polisin göstericilerin üzerine rastgele ateş açtığını kaydetti. sincan yönetimi ise ayrılıkçı uygurları suçlayarak, bölgede çoğunluk olan hanlara saldırılar düzenlediklerini öne sürdü. söz konusu olaylara, 26 haziran'da guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında uygur türklerinin çinli kızlara tecavüz ettikleri iddiasının ardından han ve uygur işçiler arasında meydana gelen bir kavganın neden olduğu öne sürülüyor. olayların temelinde çin medyasının provakasyonu sonucu ortaya atılan tecavüz iddiasının yer aldığı belirtiliyor.
sokağa çikma yasaği
gösterilerin ardından, büyük şehirlerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. müslüman uygur türklerinin yaşadığı bölgedeki urumçi, kaşgar, aksu ve yining şehirlerinde güvenlik tedbirlerinin artırıldığı ayrıca halkın internet erişiminin engellendiği belirtildi. yining ve kaşgar şehirleri ile telefon bağlantısının da yapılamadığı gelen haberler arasında yer alıyor.
07.07.2009
http://yenisafak.com.tr/...?t=07.07.2009&c=4&i=196879
(sirkencubin, 07.07.2009 13:52)
urumçi'den sonra kaşgar da karıştı
çin'in sincan uygur özerk bölgesi'nde, uygurlarla hanlar arasındaki çatışmalarda ölü sayısı 156'ya yükseldi.
yayına giriş: 06.07.2009 21:37:28
güncelleme: 06.07.2009 21:37:28
çin'in sincan uygur özerk bölgesi'nde meydana gelen ayaklanma ve sokak çatışmalarında ölenlerin sayısı, resmi rakamlara göre 156'ya yükseldi.
müslüman uygurlarla, çin ırkını oluşturan hanlar arasındaki çatışmalar, sincan'ın başkenti urumçi'nin ardından kaşgar kentine de sıçradı.
bölgede onyıllardır meydana gelen bu en büyük çatışmalarda 800'den fazla kişi de yaralandı.
uygurlar, hanların sincan'a göç ederek mesleklerini, doğal kaynaklarını ellerinden aldıklarını, kendi topraklarında azınlık durumuna düştüklerini savunuyor.
çatışmalarda ölenlerin bir çoğunun han olduğu belirtiliyor. hastaneye kaldırılanların da 233'unun han, 39'unun uygur olduğu bildirildi.
görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre olaylar, geçen ay bir fabrikada öldürülen iki uygur işçinin katillerinin cezalandırılması isteğiyle, dün düzenlenen gösteride başladı. polisin barışçı gösteriye kuvvet kullanarak müdahale etmesiyle de yayıldı.
bölgede internet haberleşme siteleri ile cep telefonları kesik, diğer internet sitelerine de güçlükle ulaşılıyor.
kaşgar kentinde de olayları protesto için 300 kadar kişi gösteri düzenlendi. gösteride olay çıkmadığı bildirildi.
çin, ayaklanmalarla ilgili olarak washington'da yaşayan, dünya uygur kongresi'nin başındaki uygur bir iş kadınını suçluyor.
sincan'daki olaylar, uluslararası çevrelerde de kaygıyla izleniyor. birleşmiş milletler genel sekreteri ban ki-moon, hükümetlerin, halkın protesto hakkına saygı duyması gerektiğini söyledi. amerikan dışişleri bakanlığı sözcüsü de gelişmeleri kaygıyla takip ettiklerini duyurdu.
gözlemciler, sincan bölgesinin doğal gaz, petrol ve maden yatakları bakımından zengin olduğuna, çin'in en büyük pamuk ve domates tarlalarının bu bölgede bulunduğuna dikkat çekiyor.
http://www.trt.net.tr/...-1af2-4ba5-8df5-81bc5116acb3
(sirkencubin, 07.07.2009 14:01)
çin polisi uygur göstericiler üzerine ateş açtı: 156 ölü
çin'in kuzeybatısındaki sincan uygur özerk bölgesi'nin başkenti urumçi'deki protesto gösterilerine çin polisinin müdahalesi sert oldu. olaylarda resmî rakamlara göre en az 156 kişi ölürken yaklaşık bin kişi yaralandı. çok sayıda gözaltı var. çin resmî şinhua haber ajansı ölü sayısının artabileceğini belirtti.
doğu türkistan kültür ve dayanışma derneği genel başkanı seyit tümtürk ise yerel kaynaklara dayanarak verdiği bilgide ölü sayısının beş yüzü aştığını iddia etti. çin haber ajansı dün öğle saatlerinde urumçi'deki olayların kontrol altına alındığını duyurdu. ancak bağımsız kaynaklar bu bilgiyi doğrulamadı. polisin göstericiler üzerine ateş açmasıyla başlayan olaylar çevre şehirlere yayıldı. çin'in ağır bir askerî varlığının bulunduğu bölgede çok sayıda insanın nasıl öldüğüyle ilgili resmî bir açıklama ise yapılmadı. ölenlerin kaçının uygur, kaçının han olduğu hakkında da bilgi bulunmuyor. cumhurbaşkanı abdullah gül, tarihî çin gezisinde bölgeyi de ziyaret etmişti. olayların ardından bölgeden sağlıklı bilgi alınamazken çin yönetimi sincan'da cep telefonu ve internet kullanımını kısıtladı.
otonom bölge yönetimi başkanı nur bekri, yaptığı televizyon konuşmasında olaylardan başında eski bir iş kadını olan rabiya kader'in bulunduğu dünya uygur kongresi'ni sorumlu tuttu. bekri, kongre'nin bir müddettir telefon ve internet yoluyla sincan uygurlarını ayrılıkçılık ve aşırıcılığa teşvik ettiğini iddia etti. dünya uygur kongresi dün yaptığı açıklamada, çin'in kendi içindeki her toplumsal olaydan yurtdışındaki birilerini sorumlu tutma huyunun iyi bilindiğini kaydetti. geçen sene tibet'te meydana gelen ayaklanmada da çin, sürgündeki tibetli lider dalai lama'yı sorumlu tutmuş, lama bu iddiaları reddetmişti. çinli makamların uygurları el kaide terör örgütüyle irtibatlandırma girişimi de insan hakları gruplarınca çin'in uygurları daha ağır bir şekilde cezalandırabilmek için abd'nin el kaide'ye karşı yürüttüğü savaşın oluşturduğu psikolojik avantajı kullanma gayreti olarak yorumlandı.
çin yönetimi sincan bölgesinde en az bir cep telefonu firmasının operasyonlarını durdurdu ve çoğu bölgede internet kullanımını kısıtladı. çinli yetkililer, bu kısıtlamaların ayaklanmanın daha fazla organize olmasına ve çevreye yayılmasına engel olmak için alındığını söylese de insan hakları grupları bu tedbirlerin urumçi'de yaşanan kıyımın dünyanın gözünden saklanması için alındığını iddia etti. dün gün içinde çin'deki bir dizi haber sitesinde de çatışmalarla alakalı haberlere yazılan yorumlar silindi ve yeni yorum eklenmesine izin verilmedi. bağımsız kaynaklar, çin yönetiminin ayaklanmanın tibet'teki ayrılıkçı budistleri de harekete geçireceğinden endişe ettiklerini, bu sebeple iletişim imkanlarını kısıtlamaya çalıştıklarını iddia etti. çin, bu hafta tibetlilerin ruhani liderleri dalai lama'nın 74. doğum günü kutlamalarını yeni bir ayaklanma için fırsat olarak kullanmalarından endişe ediyor. halihazırda nepal'de tibetli mülteciler kutlamaları protesto gösterilerine dönüştürmemeleri hususunda uyarılmış bulunuyor. sincan'daki olaylar 26 haziran'da guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında han ve uygur işçiler arasında çıkan bir kavgada iki uygur işçinin öldürülmesi olayının çinli yetkililerce gereğince araştırılmamasını protesto etmek üzere urumçi'de barışçıl bir yürüyüş yapmak üzere bir araya gelen uygurların polisle çatışması sonucu başladı. 26 haziran kavgasının han milliyetinden bir kadın işçinin bir uygur işçi tarafından cinsel tacize uğraması sonucunda başladığı iddia ediliyor. buna karşılık seyit tümtürk, 26 haziran olaylarının bilançosunun çok daha ağır olduğunu ve öldürülen uygur sayısının 300 civarında olduğunu iddia etti. doğu türkistan dayanışma derneği genel başkanı ismail cengiz de 26 haziran'da 30'a yakın uygurlu genç kızın sopalarla öldürüldüğünü ve çin askeri yetkililerin olaylara seyirci kaldığını ileri sürdü. diş haberler servisi
sincan, çin'in doğalgaz kaynağı ve enerji hattı
pakistan, hindistan ve orta asya'yı çin'e bağlayan, petrol ve doğalgaz yataklarıyla zengin sincan uygur özerk bölgesi, yeryüzünün denizlere en uzak karasal bölgesi olarak biliniyor. çin'in alan olarak en büyük özerk eyaleti olan sincan, bu konumundan dolayı fazlaca bir nüfus barındırmıyor. resmi rakamlara göre 21 milyonun biraz üzerinde bir nüfusu olan sincan'da nüfusun % 47'sini uygurlar, % 37'sini han milletinden çinliler oluşturuyor. sincan'da bir milyonun üzerinde kazak türk'ü, bir milyona yakın çin müslüman'ı huiler ve daha küçük sayılarda kırgız türk'ü, moğol, tacik, mançu, özbek, rus ve tatar türkleri yaşıyor. sincan'ın genelinde uygur ve türk müslüman nüfus ağırlığı olmakla birlikte 2,3 milyon nüfuslu başkent urumçi ve ekonomik olarak kalkınmış bölgelerde yoğun bir han milleti ağırlığı bulunuyor. tamamı çinlilerin kontrolünde olan petrol ve gaz endüstrisi sincan'ı yıllık 61 milyar dolarlık bir gayri safi milli hasılaya ulaştırmış. ancak uygurlar, bu hasıladan ancak çinlilerin fabrikalarında işçi sıfatıyla pay alabiliyor.
abdullah gül'ün sincan ziyaretine nazire mi?
sincan'da çıkan çatışmaların cumhurbaşkanı abdullah gül'ün sincan ziyaretinin hemen sonrasında gerçekleşmesi manidar bulundu. dün bir açıklama yapan bbp genel başkanı yalçın topçu, abdullah gül'ün 23 haziran'da çin'i ziyaret etmesinin sonrasında böyle bir olayın gerçekleşmesini manidar bulduklarını belirtti. cumhurbaşkanı gül ziyareti sırasında uygurların çin ile türkiye arasında bir dostluk köprüsü rolü oynadığını belirtmiş ve bu rolün iki ülke ilişkilerinin çok daha ileri boyutlara taşınmasına katkı sağlayacağını ifade etmişti. sincan bölgesini en son 1992 yılında başbakan yardımcısı vasfıyla devlet bahçeli ziyaret etmiş ve bu ziyaret sonrasında da bölgede uygurlara yönelik sindirme politikaları harekete geçirilmişti. zaman
http://www.zaman.com.tr/...-uzerine-ates-acti-156-olu
(sirkencubin, 07.07.2009 14:04)
uygurların lideri kadir türkiye'ye gelmek istiyor
uygurların lideri kadir türkiye'ye gelmek istiyor
çin'e karşı özgürlük mücadelesi veren uygur türklerinin lideri rabia kadir yeni şafak'a konuştu. rabia kadir çin'in uygur türklerini yeryüzünden silmeyi amaçladığını, dünkü katliamın da bununla ilgili olduğunu söyleyerek yardım için türkiye'ye seslendi. çin hapishanelerinde uzun yıllar kalan, aynı zamanda ülkenin en zengin kadınları arasında yer alan ve yardım gönüllüsü bir insan olarak ün yapan kadir 2005 yılında rahatsızlandığı için cezaevinden çıkartıldığında türkiye'ye gelmek ve buradaki doğu türkistan dernekleri ile mücadelesine devam etmek için vize başvurusunda bulunduğunu söyledi. abd'de yaşayan, doğu türkistan özgürlük mücadelesinin lideri kadir, türkiye'ye gelmeyi çok istediğini vurguladı. rabia kadir kaynaklardan aldıkları bilgilere göre dünkü saldırılarda ölenlerinin tamamının uygur türkü olduğunu, sayının 156 değil 300 olduğunu belirtti. öldürülen uygurların hiçbirinin elinde hiçbir silahın da bulunmadığını söyledi. şiddet gösterilerini kendisinin kışkırttığı yönündeki çin hükümetinin iddiasını da net bir dille yalanlayan kadir, gösterilerin barışçıl amaçla planlandığını ancak çin'in katliam girişiminin diğer şehirlere yayılarak devam edeceğini vurguladı. kadir türkiye'ye ve türk insanına da "sonsuz selam ve sevgilerimi iletiyorum" dedi.
07.07.2009
http://yenisafak.com.tr/...?t=07.07.2009&c=4&i=196882
(sirkencubin, 07.07.2009 14:11)
yüzlerce uygur türkü gece katledildi
yüzlerce uygur türkü gece katledildi
gazetemize açıklama yapan doğu türkistan dayanışma derneği başkanı seyit tümtürk, ölü sayısının açıklanandan daha yüksek olduğunu ve buna tepki olarak kaşgar'da büyük bir miting düzenleneceğini söyledi. tümtürk, "son aldığımız bilgi 500'e yakın ölü olduğu doğrultusunda ama bunu teyit edemiyoruz. olayın aslı şudur: 26 haziran'da cumhurbaşkanımız abdullah gül'ün, çin ve urumçi ziyareti esnasında, doğu türkistanlıların, köle işçi olarak götürülüp çalıştırıldığı fabrikalardaki yatakhaneleri basıldı, yüzlerce kardeşimiz gece saat ikide katledildi. biz 300 kişinin katledildiği bilgisini aldık. bir hafta sonra da urumçi'deki üniversitelerde öğrenciler ve öğretim görevlileri buna tepki olarak, demokratik bir şekilde sokağa çıktılar. hiçbirinin elinde silah yoktu. çin polisi ateş açarak, 500 kişinin ölmesine neden oldu" dedi. bu arada, doğu türkistanlı bir grup, çin'in istanbul başkonsolosluğu önünde protesto gösterisi düzenledi.
http://yenisafak.com.tr/...?t=07.07.2009&c=4&i=196883
(sirkencubin, 07.07.2009 14:21)
http://www.boyuthaber.com/...teslendigi-an-video-.php
(sirkencubin, 08.07.2009 09:10)
şincan uygur özerk bölgesi'nde başlayan kanlı olaylar sürüyor. yüzlerce uygur türk'ü gözaltında, bölgeyle iletişim kesildi ve şimdi de sokağa çıkma yasağı başladı.
ntvmsnbc ve ajanslar
güncelleme: 12:49 tsi 07 temmuz. 2009 salı
urumçi - şincan uygur özerk bölgesi'ndeki kanlı olaylar nedeniyle, bölgesel yönetim bu gece sokağa çıkma yasağı ilan etti. şinhua haber ajansı sokağa çıkma yasağının akşam 21.00'dan, sabah 08.00'a kadar süreceğini duyurdu.
şincan'ın komünist partili yerel yöneticisi wang lequan, sokağ çıkma yasağının daha fazla kaosu engellemek için gerekli olduğunu savundu.
öte yandan urumçi'de gösterilerin devam ettiği ve polisin gösteriye müdahele ettiği bilgisi geliyor.
şehirde bugün sabah saatlerinde çinli gruplar da ellerinde tahta ve demir sopalarla sokağa çıktı ve pazar günü 156 kişinin öldüğü halk meydanı'na doğru ilerledi. polis çinli göstericileri bastırmak için gözyaşartıcı gaz kullandı.
ancak uygur ve çinli protestocular arasında çatışmalar başladı. göstericilerin birbirine taş parçaları fırlattığı ve olaylarda en az bir kişinin yaralandığı belirtiliyor.
kaşgar'da da gösteriler başladi
dış dünyayla iletişimin tamamıyla kesildiği, bağımsız kaynakların gelişmeleri teyit edemediği bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak çin resmi haber ajansı şinhua, "onyıllardır görülmeyen ölçüde kanlı etnik çatışmaların meydana geldiği ve 156 kişinin yaşamını yitirdidiği uygur özerk bölgesi'nde polisin, 1400'den fazla kişiyi çatışmalardan sorumlu oldukları kuşkusuyla tutuklandığını" duyurdu.
tutuklamaların, ek güvenlik güçlerinin bölgeye sevkedilmesinden sonra yapıldığı belirtilen haberde, bölgenin ikinci büyük kenti kaşgar'da da 200 kişilik bir grubun protesto gösterisi yaptığı belirtilirken, camide toplandıkları ifade edilen bu grubun dağıtıldığı kaydedildi.
haberde, protestocu grupların kaşgar'ın farklı yerleri ile yine gergin atmosferin bulunduğu yili ve aksu kentlerinde de biraraya gelmeye çalıştıkları ifade edildi.
ölen ve tutuklananlarla ilgili ayrinti verilmiyor
çin kaynakları, olayların 25 haziran'da bir fabrikada çıkan kavgada 2 uygur'un öldürülmesi üzerine çıktığını belirtirken, değişik kaynaklar söz konusu olaylarda ölümlerin çok daha fazla olduğunu bildiriyor.
şinhua'nın haberinde, olaylarda ölen ve tutuklananların etnik kimlikleriyle ilgili ayrıntılara yer verilmedi.
protestolar devam ediyor
urumçi'de yüzlerce kişinin bu sabah da protesto için sokağa döküldüğü ve polisle göstericiler arasında çatışmalar çıktığı bildirildi. yabancı haber ajansları, çoğunluğu kadın olan protestocuların önceki gün meydana gelen olaylardan dolayı yakınlarının keyfi olarak gözaltına alınmasına tepki gösterdiğini duyurdu.
bu arada, olayların nedeni olarak gösterilen ve 26 haziran'da guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında meydana gelen kavgaya karıştıkları iddia edilen 15 kişi tutuklandı.
şinhua haber ajansı, tutuklananların çoğunun guangdonglu olduğunu ve 400'den fazla polisin diğer şüphelileri aradığını bildirdi.
polis ayrim gözetmeden şiddet uyguluyor
reuters ajansı'nın yerel gözlemcilere dayandırarak verdiği haberinde ise, polisin uygurlar'ın yaşadığı yerlerde ayrım gözetmeden şiddet uyguladığı bildirildi.
polisin, uygurlar'ın evlerine de girdiği belirtilen haberde, özellikle gençlerin tutuklandığı ifade edildi.
ap ajansı'nın haberinde de, adı açıklanmayan bir uygur'un dile getirdikleri, "han çinliler'i hep eşit olduğumuzu, büyük bir ailenin üyeleri olduğumuzu söylerler ama her zaman ayrımcılık yaparlar" biçiminde özetlenirken, bir çinli'nin "bunların tek nedeni suçlulardır, sahip olduklarıyla asla mutlu olamıyorlar" ifadelerini kullandığı kaydedildi.
çin yönetimi, uygurlar'ın bölgeye yollar, okullar, hastaneler ve petrol kuyuları açılmasından dolayı minnettar olmaları gerektiğini sıklıkla dile getiriyor.
diaspora: amaç bizi asimile etmek
türkiye'nin de aralarında olduğu birçok ülkedeki uygur diasporası temsilcileri, kısa ömürlü doğu türkistan cumhuriyeti'nin bulunduğu bölgede bağımsızlık olmasa da en azından gerçek bir özerkliğin yerleştirilmesi gerektiğini savunuyor.
uygur diasporası temsilcilerine göre, bölgeyi çinlileştirme politikası izleyen pekin yönetiminin nihai amacı, uyguladığı baskı, şiddet ve yıldırma yöntemleriyle uygurlar'ı asimile etmek.
aynı kaynaklar, gerek daha önceki fabrikadaki olayda, gerekse protesto gösterisinden sonraki olaylarda ölenlerin sayısının çok daha fazla olduğunu, pekin yönetiminin bunu kasıtlı olarak düşük gösterdiğini savunuyor.
pekin yönetimi, olaylarla ilgili olarak uygur amerikan derneği başkanı rabia kader'i kışkırtıcı olmakla suçlayarak, kader'in "doğu türkistan islami hareketi" adlı örgütle bağlantılı olduğunu ileri sürüyor. sözkonusu örgüt, abd'nin terör örgütleri listesinde yer alıyor.
öte yandan, insan hakları izleme örgütü asya temsilcilerinden sophie richardson, olaylarla ilgili bağımsız araştırma yapılması konusunda pekin yönetimine çağrıda bulundu.
richardson, "şiddeti kim başlatırsa başlatmış olsun, yönetim yapıcı davranarak bölgedeki etnik gerginliği azaltmak için uygurlar'ın yakınmalarını dinlemeli, durumu daha da ağırlaştırmamalı" dedi.
http://www.turkishforum.com.tr/...gurlara-cin-kapani/
(sirkencubin, 08.07.2009 11:16)
-patron çin'de yüzlerce insanı öldürüyorlar.
+orda petrol var mı?
-olmaz mı? uranyum bile var...
+hadi ya? bize de koklatır mı ki?
(sirkencubin, 08.07.2009 11:23)
6 temmuzla ve urumçiyle sınırlı olmayan "çatışma".
(sirkencubin, 08.07.2009 11:55)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder