klasik tıbbın üç babasından biridir. (diğerleri hipokrat ve galen.) daha çok galen'in görüşlerine bağlı kalmıştır. kendi zamanına kadar gelen bütün tıp bilgisini toplayıp sistematize etmiştir. kitâbü'l-kânûn fi't-tıb bütün zamanların en çok okunan tıp kitaplarından biridir. neredeyse bütün dillere çevrilmiş, uzun zaman istinsah yoluyla çoğaltılmış, matbaa ile defalarca yeni baskıları yapılmıştır. rönesans-aydınlanma sırasında tıbbın yeni paradigmalar kazanarak modernleşmesi sürecine kadar hem doğu ülkelerinde hem de batı'da ibn-i sina en büyük otorite kabul edilmiş ve eserleri medrese ve üniversitelerde okunmuştur. kendi dönemi için olduğu kadar daha sonraki beş altı yüzyıl sonrasına kadar da ondan daha bilimsel bir tıp otoritesi olmadığı söylenebilir. aslında paradigma değişmelerini bir yana bırakırsak, günümüz tıbbının aslında eski mısır medeniyeti tıbbının bir uzantısıdır. ibn-i sina da bu süreç üzerinde yer almaktadır.
kimlerden olduğu çok tartışılır. buhara civarındaki afşena'da doğması, hayatını da orta asya'da geçirmesi gibi spekülatif deliller bir yana, sovyet bilim adamlarının kafatası üzerinde yaptıkları incelemelere dayanarak türk olması ihtimalini destekleyen bulgular ortaya koymuş olmaları diğer yana, bence türk olması daha da başka bir yana, isterse nikaragualı olsun, hiç dert değil.
(sirkencubin, 16.03.2003 21:21 ~ 15.07.2003 09:28)
türk olup olmadığının gerçekten önemli olmaması bir yana, türk olduğunu ispatlamayı saplantı haline getirenler kadar, türk olmadığını ispatlamayı da saplantı haline getirenler mevcuttur. her türlü medeni faaliyeti türklere mâl etmeye çalışmak kadar, "bunları türkler yapmış olamaz" yaklaşımı da temelsizdir. hele ibni sina'nın yaşadığı dönemde batı türkistan'da türk yaşamadığını söylemek hayreti mucib bir iştir. bölge en azından göktürk döneminden beri türklerin yoğun olarak yaşadıkları bir yerdir. batı göktürklerinin nerede yaşadığını düşünüyorsunuz? yine aynı bölge uygur döneminde kayda değer bir şehirleşme süreci yaşamıştır. uygur döneminde semerkand ve buhara türk şehirleridir. insanların zaten yaşadıkları bir yere göç etmelerini beklemek biraz tuhaf olmuyor mu?
edit: spincrus, ilber ortaylı'nın bir seminerini refere ederek, "o vakitlerde bolgenin ana dili farscadir. turkce de konusulur, sanskritce kokenli diller bile konusulur, ancak yogunlukla yasayan nufus farsidir" diyor. ola ki yanılıyoruzdur, not düşmek gerek. ayrıca "ama kendisinin turk olmadigini kanitlama cabasina da, "turkler birsey yapamaz" mantigiyla girmiyorum" diye ekliyor. eyvallah...
(sirkencubin, 28.01.2004 09:47 ~ 29.01.2004 09:15)
(sirkencubin 25/10/2011 10:23)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder