30 Aralık 2012 Pazar

kutsal demlik


russell'ın çaydanlığı, diğer bir adıyla göksel çaydanlık, filozof bertrand russell tarafından dinlerin yanlışlanamaz savlarının yanlışlanması görevinin kuşkuculara düştüğü görüşünü çürütmek amacıyla ileri sürülen bir benzeşim. illustrated dergisinin 1952'de içeriğine kattığı (ama hiç yayımlamadığı) "bir tanrı var mı?" isimli makalesinde, russell aşağıdakileri söyler: 
" eğer ben dünya ve mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı.

http://tr.wikipedia.org/wiki/russell'in_%c3%a7aydanl%c4%b1%c4%9f%c4%b1
(sirkencubin 02/11/2011 02:22)
meseleyi karikatüre irca ederek çözme metodunun bir örneği. görünüşe göre kaynağını, daha ziyade hristiyanlarda rastladığım ispat takıntısından alıyor. gaybe iman kavramı karşısında bağlam dışı kalıyor. 

bilmek ve inanmak arasındaki fark, burada da ıskalanıyor. inanmadan bilemezsiniz, ama tersi doğru değil. doğruluğunu ispatlayamadığınız veya yanlışlayamadığınız şeylere de inanabilirsiniz. daha doğrusu, doğruluğunu ispatlayamadığınız veya yanlışlayamadığınız şeylere inanırsınız, inanmak doğruluğunu ispatlayamadığınız veya yanlışlayamadığınız şeylere dair bir kabul veya reddir. aklınıza yatıyorsa, kabul etmek için içsel tutumunuz üzerinde etkili olabilecek yeterli gerekçeniz varsa, bilmediğiniz bir şeye pekala inanabilirsiniz. yeterli sorgulama yapmadan kabul veya red demek, yanılma ihtimalinizi arttırabilir belki, ama inanabilmek için sorgulama yapmak şart değildir. sorgulama sadece temeli olan bir inanç ile temeli olmayan bir inanç arasındaki farkı ifade eder. inanç için sorgulamanın tamamlanmış olmasını, bir doğrulama/ yanlışlama durumuna ulaşmış olmayı beklemek saçma, zaten ona inanç denmiyor. herhangi bir konuda herhangi bir inanca sahip olmayan birini bulmanın mümkün olmadığını zannediyorum. ama birtakım efendiler, inançları farklı kategorilere ayırdıktan sonra, bazıları inanç değilmiş gibi yapıyorlar, sonra da inanmanın ne kadar saçma bir şey olduğu hakkında geyik yapıyorlar. 

burada boşluk kabul etmeyen bir alandan bahsedildiği de gözden kaçan bir husus, tanrıya veya bir dine inanmanın alternatifi sıfır inanç, aslan akıl, kaplan bilim durumu değildir. bir kısım inançları reddettiğiniz zaman, onların yerine başkalarını geçirirsiniz. toplum düzenlemenizi, bebeleri formatlama işini hristiyanlığa göre değil de hümanizme veya materyalizme göre yapıyor olmanız, "dinlerin dezavantajlarından" kurtulduğunuz anlamına gelmez. sadece bir haberciye atfedilen bir inanç kümesinden, kendi icat ettiğiniz bir inanç kümesine geçmiş olursunuz. bir dinle çaydanlık hakkında bir inancı karşılaştırmanın saçmalığı, örnek tersine çevrilerek görülebilir. kimse yörüngede bir çaydanlık var diye hırsızlık yapmaktan vazgeçmez, "aa çaydanlık yokmuş, olee" tribine girmez. (bkz: tanrı yoksa her şey mübahtır) eşit derecede temellendirilmiş/ temellendirilmemiş/ gerekçeli/ gerekçesiz/ makul/ saçma olsalar bile, bir toplum açısından bir dine inanıp inanmamakla bir çaydanlığa inanıp inanmamak çok farklı şeylerdir. din, bir dünya görüşü, hayat tarzı, değer yargıları, toplum düzeni demektir; çaydanlıksa sadece çaydanlıktır. 
(sirkencubin 02/11/2011 02:22)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder