bu konudaki kafa karışıklığı daha ziyade mantığın bir araç olarak yerinde kullanılamamasından kaynaklanıyor. mantıksızla mantık ötesi arasındaki farkı atlamamak gerek. sadece kendi varoluş şeklimizle algılayabildiğimiz varlıklar, kavramlar üzerinde düşünebiliyoruz. mantık denen işletim sisteminin her türlü varlık problemini çözebilecek sınırsız bir araç olduğu varsayımı keyfi bir kabulden ibaret, bir temele dayanmıyor.
tanrının kadir-i mutlak olması, mümkünat bağlamında bir ifadedir, muhal hakkında değildir. "tanrı kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi" sorusu ve benzer sorular, tıpkı "tanrı parçalarından büyük olmayan veya parçalarının toplamına eşit olmayan bir bütün yaratabilir mi" sorusu gibi sorulması mantık açısından hatalı, kelime salatasından ibaret sorulardır ve cevap aranması da abestir. zihin böyle sorularda takıldığı zaman, bir kahve, biraz temiz havayla resetlemek faydalı olabilir.
bilinmenin nasıl olup da belirlenmek anlamına geldiğini pek anlayamadığım için, ona dair pek bir şey söyleyemiyorum. ancak tanrının bilgisini insan bilgisi türünde bir bilgi gibi düşünmek, insanları sınırlayan zamanın tanrıyı da sınırladığını sanmak yine mantığı uygun kullanamamakla ilgili. "henüz" kavramı zamanla sınırlandırılmış yaratıklar için geçerlidir, "henüz" durumu sizi sınırlar, tanrıyı sınırlamaz, siz henüz varolmasanız bile, belirlemeksizin ne yapacağınızı bilebilir.
(sirkencubin 02/11/2011 01:56)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder