30 Aralık 2012 Pazar

fuzuli


fuzuli'nin aşk anlayışı soyut ve platonik denebilecek bir anlayıştır. lise öğrencileri tarafından anlaşılamayışı, öğrencilerin kalın kafalı olmasından ziyade, öğretmenlerin kifayetsiz olmasındandır ki, nasip olur da ehil bir hocanın sınıfına düşer iseniz, daha lise sıralarında fuzuli'ye hayran olmanız işten değildir. evvela aşk nedir onu anlamak gerekmektedir. "ışk imiş her ne var alemde/ ilm bir kıyl ü kaal imiş ancak" derken üstadın bahsettiği, manitanıza karşı hissettiğiniz yazlık ilgiler, patlamış mısır misali sevgiler değildir. bir varlığa gönülden bağlanmayı, bu sevgi ve bağlanışta benliğini kaybetmeyi anlatır fuzuli. melâli anlamayan neslin, bu yanıştaki lezzeti tahayyül etmeleri de söz konusu değildir. "aşk derdiyle hoş" olan şair, elbette tabibe "el çek ilacımdan" diye seslenir. tâ ki aşık, pervane gibi, tamamen tükenene kadar bu aşkı duysun, yaşasın. dîvan şiirinin temel konusu aşktır ve bu aşkı anlayabilmek için de malzeme olarak kullanılan sembolleri tanımak gerekmektedir. sevgilinin ok gibi saplanan bakışları, aşığa ilgisinin, iltifatının devam ettiğinin bir işaretidir. bu bakışın kesilmesi, ilginin yok olduğu mânâsına gelir ki, aşık asıl buna tahammül edemez. 

(sirkencubin, 14.07.2003 12:16) 

dîvan edebiyatının öncelikle iran şiiri model alınarak oluşturulduğunu, türk şairlerinin hep iranlı şairlerle yarıştığını ve onları geçme azmi içinde olduğunu bilecek kadar bile bir malumat sahibi olmayanların, arap edebiyatı demekle bir şeyleri eleştirebileceklerini sanmaları doğaldır. insanın anlamadığı bir şeyi sevmemesi belki anlaşılabilir de, çamur atma ihtiyacı nereden çıkar onu kestirmek müşkildir. belki konuyu "fuzuli'nin aşk anlayışı ve ahalinin fuzuli'yi ve aşkı anlamayışı" şeklinde özetlemek gerekir. vah yazık demekten öte söyleyecek bir şey yoktur. 

(sirkencubin, 14.07.2003 13:16)
(sirkencubin 25/10/2011 10:35)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder