cumhuriyet dönemi türkiyesinin nadir gördüğü "lider"lerden biri. milliyetçi potansiyelin komünizme karşı mücadele için organize olmasında en önemli isimlerdendir. "hareket" afganistan'ın türkiye'de tekrarlanamaması bakımından başarılı olmuşsa da, bu işi devletin güvenlik birimlerine bırakmak yerine gençliği gerilla karşıtı şekilde teşkilatlandırmak ve ateş hattına sürmek ülkeye çok değerli pek çok hayat kaybettirmiştir. sadece vatanlarını savunmak amacıyla göz kırpmadan geleceklerini ve canlarını feda edenlerin değil, "devirmek" paranoyasıyla kendi devletlerine saldıran zavallıların hayatları da önemlidir, bu ülkenin insanıdırlar. sovyet emperyalizmine karşı mücadele başarılı olmuşsa da zayiat hesaplandığında, ülkeye pahalıya patladığı ve mücadelenin kendisinde değilse bile taktiğinde hata yapıldığı görülmektedir. "solun ihanete varan davranışları karşısında, sağla olan kavgamızı erteledik" diyen "lider", sovyet emperyalizminin mukabili olan amerikan emperyalizmine karşı kayda değer bir sonuç alamamıştır. 1980 sonrasında "hareket", "atalete" düşmüş ve idealleri doğrultusunda varlık gösterememiştir. "lider" birinci sorumludur.
kayıpları ve acıları sadece kendilerinin yaşadığını sanan, olayları kendilerinin başlattığını hatırlamayan yahut hatırlamak istemeyen zavallıları, ülkeleri için, insanları için iyi bir şeyler istediklerini düşünen iyi niyetli, fakat gafil bir takım kişileri, bir takım satılmışları hâlâ öfkelendiren, bazı kuduz köpeklerin salya ve hırıltı nöbetlerinde boğulmasına sebep olan koca kurt, allah taksiratını affetsin.
(sirkencubin, 03.12.2002 00:00)
türkiye'de hakkında en çok palavra sıkılan şahıslardan biridir. kızıl devrim karşısında en ciddi engeli teşkil eden kuruluşları teşkilatlandırdığı için beşinci kol ajanları tarafından iftira kampanyasına hedef olması tabiîdir. ancak katil olduğu şeklindeki iri kıyım iddialar yerine daha basit birkaç tanesini düzeltmek istiyorum. (diğer hususlardaki araştırmalarım tamamlanmadı daha) asıl adı hüseyin feyzullah değil ali arslandır. ilkokul öğretmeni tarafından alparslan şeklinde değiştirilmiştir. 1944 hadiseleri sırasında tutuklanmış ancak işkence görmemiştir. kıbrıslı olduğu için rum olduğu da zaman zaman gündeme getirilmekte ise de aslında kıbrıs'a kayseri pınarbaşı'dan göç etmiş bir avşar ailesinin soyundan gelmektedir. 27 mayıstan sonra diğer 13 subayla birlikte millî birlik komitesi'nden ihraç edilerek sürgüne gönderilmesinin sebebi bu ekibin idamlara karşı olmasıdır.
(sirkencubin, 16.02.2003 20:18)
hakkında bir sürü batıl itikat olan kişi. mesela bir moritanya efsanesine göre tutukaka adasında herkes barış içinde yaşarken, sulardan çıkan bu yaratık tatlı-sert sözleri, fitneli bakışlarıyla insanları birbirine düşürmüş, çok kanlı bir kavgayı başlatmıştır. oysa bilge ihtiyarların tarih anlatılarına göre böyle bir şey olmamıştır. gerçek şudur: tutukaka yakınlarındaki kozobogo adası tutukaka'ya göz dikmiş ve gençleri afyon ve tuhaf dualar, garip tılsımlarla ayartmaya başlamıştır. afyonlu gençlerin ayaklanıp adayı ele geçirmesinden endişe eden tutukaka savaşçıları bir araya gelmiş ve bu adam da onları yönetmiştir. bir rivayete göre de, adayı kozobogo'nun ele geçirmesi ve güç dengelerini değiştirmesi tehlikesine karşı daha uzaktaki amogoto adası da tutukaka savaşçılarına el altından yardım etmiştir. eskimızraklıyenidenizkabuğutaciriafyoncukalıntısı adamları yeğenlerine yalan söylemiştir ve savaşı kendilerinin başlattığını gizlemişlerdir. uzun hikayedir, hem acıklıdır da...
(sirkencubin, 29.05.2003 09:32)
hatırladığım kadarı ile 1944 sıralarında turancılık davasında yargılandığında genç bir teğmen, en azından alt rütbede bir subaydır. orduda herhangi bir politika izleyebilecek durumu yoktur. turancılık davasının da önde gelen sanıklarından biri değildir. bu davada hüküm giymeyen tek kişi de değildir, aksine temyizde -yahut muhakemenin iadesinde, tam hatırlamıyorum- bütün sanıklar beraat etmiştir. dava daha ziyade sovyet tehlikesine karşı ismet paşa'nın bir şirinliği olarak gerçekleşmiştir.
kendi ifadesine göre 27 mayıs'a engel olmaya çalışmış, ancak başarılı olamayınca hiç olmazsa daha vahim bir seyir takip etmesini engellemek üzere içinde yer almıştır. bu beyanını doğrulayacak veya yalanlayacak başka bir şehadete rastlamadım. 14'lerin saf dışı edilmeleri mbk geneli ile ters düşmelerinden olsa gerektir. cemal gürsel'in maşa olmaması diye birşeyin söz konusu olması muhtemel değildir, zira odadan en son çıkan kişinin dediğini yapan bir kişi olarak tasvir edilmektedir, "cemal aga".
milliyetçilerin fikriyatının ne sularda seyrettiği hususu ise, türkeş'ten ziyade milliyetçi aydınlarla ilgili bir meseledir. yakın arkadaşı dündar taşer'in bile bu hususta türkeş'ten fazla etkili olması sözkonusu olabilir. bu dönemde peyami safa, cemil meriç, erol güngör gibi kişiler mhp'li gençlerin fikirlerinden etkilendiği isimlerin başında gelmektedir. türkeş'in inisiyatifi insanlara fikir değiştirtmek için yeterli değildir. keza "yobaz"ların kazanılması gibi bir amaç güdülmüş olsa idi, -meselâ- namaz kılmaya başlayabilirlerdi. "tanrı dağı kadar türk, hira dağı kadar müslüman" söylemi, "türk müsün, müslüman mısın?" türü abuk sabuk sorulara cevap olarak gündeme getirilmiştir.
(sirkencubin, 11.07.2003 13:00)
türkes'in ermenilerle görüsmeleri pek de gizli degildi hatirladigim kadariyla. tabii ortadogu'dan baska bir gazete yazmamis olabilir, orasi ayri.
(sirkencubin, 26.04.2005 10:54)
(sirkencubin 31/10/2011 00:49)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder