2 Kasım 2011 Çarşamba

truva mı troya mı ikilemi

propaganda yapmak, "bu saatten sonra" kelime değiştirmeye çalışmak ayrı hususlar, ama en azından mevcut durumun nereden çıktığını incelemenin bir mahzuru olmayacaktır. fransızca'dan alınan fransızca kelimeler ile, fransızca vasıtası ile türkçe'ye giren grekçe ve latince kelimelerin aynı şekilde algılanmaları şart değildir. avrupalı milletler, grekçe ve latince kelimeleri az çok imlalarını koruyarak almışlar ve herbiri bu kelimeleri kendi dilinin özelliklerine göre, kendi hançerelerine göre telaffuz etmişlerdir. sistematik bir düşünceyi uygulamak, avrupalıların yaptığını yapmak gibi bir sıkıntımız olmuş olsa idi, aynı ortak kelime havuzundan biz de kendi söyleyiş özelliklerimize göre faydalanırdık. ama ergenlik döneminde hocasının etkisinde kalan ve bu etkiden hayat boyu kurtulamayan biri gibi, jöntürkler döneminin fransız ekolünde takılıp kaldık. bir dönem, tıbbiye'de, uluslararası terminolojinin kullanılmaya başlaması münasebeti ile yapılan çalışmalar sırasında kemal cenap berksoy gibi bazı kişiler, fransız tarzı okunuşların terk edilmesi gerektiğini savundular. o sıralarda, fransızca'nın türk dili üzerindeki etkisi, yüz yılını henüz dolduruyordu ve zaten bir terminoloji değişikliği yapılmakta olduğu için, bu fikrin uygulanması imkânsız değildi. ancak fransızca eğitimden türkçe eğitime geçebilmesi hayli olaylı olan bir okulun mezunları olan tabibler tayfası ağız alışkanlıklarını değiştirmeye yanaşmadılar ve osteologi gibi kelime örnekleri tozlu kitap sayfalarında kaldı.

bir dildeki kelimelerin telaffuzunda esas, ne o kelimenin köken aldığı dil, ne de vasıta olan başka bir dildir. konuşulan dili esas almak gerekir. yani kaynak dillerin değil, hedef dilin, anadilin söyleyiş tarzına uyulur. öte yandan, tamamen yerleşmiş kelimeleri kazıyıp değiştirmeye çalışmanın da ne kadar doğru bir gayretkeşlik olduğu tartışılır elbette. ezcümle fransızların ya da greklerin kelimeyi nasıl söyledikleri bizi çok da alakadar etmez, ama türkçe'ye ne şekilde yerleştiği önemlidir.
(sirkencubin, 15.05.2004 00:31 ~ 00:57)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder