28 Ağustos 2016 Pazar

disiplinlerarası kaçışlar kulübü / ekşi


disiplin disiplin gezen interdisipliner disiplinsizlerin nihâî ilticagâhıdır. klüp üyeleri birlikte kaçış planları yaparlar, yeni disiplinlere yelken açmanın hayalini kurarlar.(sirkencubin, 04.09.2003 13:07)

ayrıca kulüptür, zinhar klüp falan değildir. yanlış yazarsanız molla moderatörün biri gelir editleyiverir başlığınızı, sokar imla klavuzunu (yoksa kılavuzunu muydu? ... kılavuzmuş, üstünde ööle yazıyo) gözünüze. tdk ile ortak çalışıyor bunlar, işbirlikçi moderatörler. (bkz: nanik)(sirkencubin, 04.12.2003 23:01)

her şeyle ilgilenir, hiçbir şeyle uğraşmaz böyle tipler. bütün taraklarda unutulmuş bir iki bezleri bulunur. üç gün hevesle kendilerini verdikleri bir alanın angaryaları dördüncü gün bayar bunları. maymun iştahlılıktan farklı bir durumdur, ilgileri aslında devam etmektedir, ama sebatsızdırlar. zaten ilgilendikleri bütün alanlarda çalışmaları teknik olarak mümkün değildir, biraz orada, biraz burada vakit geçirirler. her alanla ilgili n adet kitap alır, iki üç tanesini okuyup, gerisini okumayı ertelerler. yayıncıların can dostu bunlardır. o kitabı okuyacakları bir vakit bulamayacakları, bulsalar bile diğer uğraşları arasında kaynayıp gideceği gerçeğini kabullenmek istemezler, kitap fuarlarına gider kiloyla kitap alırlar. her biri disiplinlerarası kaçışlar klübü'nün tabiî azasıdır.(sirkencubin, 04.09.2003 13:12)

işin can sıkıcı tarafı hem interdisipliner disiplinsiz hem de otistik paranoid düzen takıntılı olmaktır, kendi kendinizi yer durursunuz, hafazanallah... neyse ki bunda da sebat edemezler...(sirkencubin, 08.11.2003    23:16)


akademi kaçkını akademisyenler, işi bilip de gitmeyenler, işe gidesi gelmeyenler arasından da çıkabilirler pekâlâ.(sirkencubin, 30.01.2004    13:58)

21 Şubat 2016 Pazar

tartışmayı kavramlar üzerinden yapmak / ihl

ortalığı derleyip toplaması beklenebilecek bir tavır.

alternatiflerine örnek gösterecek olursak: önermeler üzerinden tartışmak, isimler üzerinden tartışmak, tespitler üzerinden tartışmak olabilir. birincisi sözlük formatı açısından kavram kullanmak çok daha rahat. bir kavram üzerinde fikir beyan edecek kişi, her seferinde o kavramla bir şekilde ilişkisi olan bir önermeyi referans almak mecburiyetinde olmaz böylece. ikincisi konuların bütün halinde görüşülmesine imkan sağlar. aynı konunun yarısı orada yarısı burada tartışılmış olmaz. üçüncüsü gereksiz tekrarları önler, aynı şeyler başka başlıklar altında tekrarlanıp durmaz. Dördüncüsü suçlayıcı üslup kullanımı azalır, tansiyon düşer, fikir alış verişi daha verimli olur.

(sirkencubin 25/05/2009 13:56)

( #237536 )

tartışmayı muarızın rumuzuna taşımak / ekşi


aramaya inansam da, nasıl aramak gerektiğini kestiremedim şu saat itibariyle. muhtemelen aynı konuyu işleyen başka bir başlık açılmıştır çoktan, bilenlerin bildirmeleri rica olunur. 

bir konu hakkında yazışırken, hızını alamayıp muarızın (karşıt görüşteki kişinin) isminin geçtiği başlığa doğru uzamak veya doğrudan konuya oradan girmek şeklinde bir tavır bu. sıklıkla görüyoruz, "kelaynak hakları konusunda ne kadar duyarsız olduğunu #537467687654 numaralı entrysinden anladığımız yazar" veya "hebelek gübelekleri şebeleklemekten utanmayan yazar (bkz: 567658765446)" tipinde entyleri. yeni yazarlar daha sık yapıyor, ama eski yazarların icadı bu. çok istisnai haller dışında ayıp karşılamak gerektiğini düşünüyorum. tartışılan ne ise, o konuda kalmak, isimleri karıştırmamak gerek.(sirkencubin, 23.11.2004 02:01)#6346767 ... X 

iki açıdan mahzurludur. birincisi çoğu zaman konuyu saptırmak anlamına gelir. konu ıspanağın faydaları ise, bunu ıspanak hakkındaki başlıkta bitirmek gerekir. feşmekan yazar ıspanak hakkında hatalı düşünüyor olabilir, ancak hatası ilgili başlıkta vurulmalıdır yüzüne. herhangi bir konudaki hatası, genel olarak o yazarı tanımlayan bir şey değildir çoğu zaman. ikincisi olayı kişiselleştirmek, belden aşağı vurmak, hedef göstermek gibi anlamlar taşıyabilir, bu bakımdan da hoş değildir.(sirkencubin, 23.11.2004 10:13 ~ 
 05.01.2005 15:40)#6347793 ... ~ X 



bir kişiyi genel olarak veya belirli yönleriyle değerlendirecekseniz, onun başlığına yazmalısınız. hatta bunu yaparken o kişinin girdiği tartışmalardan örnekler verebilirsiniz, hatta hatta bir tek tartışma üzerinden bile hareket edebilirsiniz. bu tartışmayı muarızın rumuzuna taşımak sayılmaz. ama niyetiniz, belirli bir konudaki görüşlerinden dolayı yazara sataşmaksa, o konudaki görüşlerini eleştirmekse, bu eleştirmeyi tartışmanın ait olduğu başlıkta sürdürmek daha yerinde olur. 

mesela şebelek rumuzlu bir yazara çok kızıyor olalım (bütün yazar rumuzlarını bilmiyorum, gerçekten böyle bir yazar varsa mesaj atsın, örneği değiştirelim). bu adamın kendi algı evreninde yaşadığını da tespit etmiş olalım. bu durumda şebelek başlığına gidip "kendi algı evreninde yaşayan yazar. mesela kelaynakların borsa üzerindeki etkisi başlığındaki falan feşmekan tutumu bunu gösteriyor" yazabiliriz. caizdir. ama aslında kişi hakkında bir değerlendirmemiz yok, sadece kelaynaklar ve borsa konusundaki görüşleri yüzünden canımız sıkılmış elemana, o zaman gidip şebelek başlığına boşalmak yanlış. döveceksek de kelaynaklı başlıkta dövmeliyiz. 

konunun ad hominemden farkı, galiba, bunun ad hominem'in bir türü olması. yanı tartışmayı muarızın rumuzuna taşımak ad hominem olabilir de, her ad hominem vak'ası tartışmayı muarızın rumuzuna taşımak olmayabilir.(sirkencubin, 18.01.2005 14:44)#6702249 ... X 

22 Temmuz 2014 Salı

1979 / ihl

ekmek 3 lira, gaste 5 lira, tipitip 'bilira', tarkan mecmuası 15 lira, poşet kelimesi henüz lugatimize girmemiş, file var, çekyat yok, divan var, ecevit başbakan, kömür yok diye okullar uzun süre tatil oldu (those were the days :p ), kuyruk diye bir olay vardı, ecevit istifa etti, beslenme sepetlerinin hepsi aynı, renkleri değişik, mandalları hemen kopuyor, yerine -af buyrun- don lastiği takılıyor, kırmızı ve mavi kağıt defter kapları var, kırmızı ve mavi, sekiz köşeli arkası yalanıp yapıştırılan etiketler var, deftere yanıtlar yerine cevaplar yazdım diye kızıp sildiren, kursa giden, derse gelmeyen ilkokul örtmeni, ortaokul örtmeni oluyor, bulaşık makinası sadece şişli'de bir tükkanın vitrininde var, başka bir yerde varsa bile biz görmüyoruz, dallas, baretta, kökler, şeker kız candy, sindbad, 'kele bakış', telefon numaraları altı haneli, bazı evlerde telefon var, halit kıvanç, lüks lambası, kışın domates yok, ama yazınkiler domates tadında, kurabiye gibi karpuzlar var, bir yesen otuz sene unutamazsın, skylab düşüyor, aman petrol, halhal, salı akşamları türk sineması, tanzim satış, çömlekte yoğurt, emekli peynir tenekeleri çöp tenekesi olarak istihdam ediliyor, superman, star wars, allahın belası kerat cetveli, dünyanın merkezi topkapı, bir kuş uçarak bizim köye kadar gidermiş, ama sinek gidemezmiş, babam ööle diyo, divit, tablalı uç, parker mürekkebi, mürekkep hokkası, güzel yazı defterlerinin üstünde cumhuriyetin 50. yılı logosu var, 27 mayıs bayram, ama ne bayramı bilmiyoz, independenta patladı, dumanı çağlayan'dan görüldü, küçük yediye büyük on ikiye gelince televizyon açılıyo, ismihan ablamlarda tavuklu saat var, ismihan ablamlarda gerçek tavuk da var, anıtkabir beşiktaş sahilinden görünmüyormuş, babam ööle diyo, ilkokuma kipatı, aile boyu cococola bir litre ve cam şişede, pet diye bir şey yok zaten, sağcılar, solcular, sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı, bunun gibi ve bazı böyle bir şeyler.
(sirkencubin 11/11/2011 01:09)

22 Haziran 2014 Pazar

dincilerin izmir'i ve izmirlileri kıskanması / ihl

cumayı cumartesiye bağlayan akşam, gece yarısına doğru, alsancak istikametinden gelip güzelyalı istikametine gitmekte olan otobüste yapılmış bir tesbittir. yapan kişi otobüsün arka koltuğunda yarım yayılmış, bacaklarını açmış, horlayan kırmızı suratlı iblis sakallı göbekli elemanın yanındaki manitadır, yere oturup kafayı sağa sola sallarken icat etmiştir, sızmak üzereyken.

(sirkencubin 24/06/2009 11:51)

14 Haziran 2014 Cumartesi

düşmanım / ekşi

gece vakti, birden bire çift anlamlı olduğunu fark ettiğim kelime. hem "benim kendisine karşı düşmanlık beslediğim kişi" demeye gelebiliyor, hem de "bana karşı düşmanlık besleyen kişi". ilginç, bazıları için düşmanlık bile bir mertebe, bir irtifa olabiliyor. bir kısım haşeratın keyif kaçırmayı becerebildikleri için kendilerini düşmandan saymaları komik elbette, siz kimlere diş bilersiniz, ondan emin değilim, amma kimse sizin düşmanınız değil. neyse uzatmak istemiyorum, tahmin ediyorum ki kuyruklarında bir sızı olanlar, şu saatlerde pek meşgul, ağıtları biter bitmez kendilerine yeni düşmanlar bulmaları gerek, yoksa sıkıntıdan patlarlar.


allah sonumuzu hayreyleye...
(sirkencubin, 26.06.2005 02:46)

31 Mayıs 2014 Cumartesi

1453 / ekşi

yahya kemal'e göre, takvimlerin de dini imanı vardır, 857 istanbul'un fethinin tarihi, 1453 doğu roma'nın yıkılışının tarihidir.
(sirkencubin, 15.05.2003 11:59 ~ 31.07.2003 18:14)

22 Şubat 2014 Cumartesi

bir hastanın ölmesi / ekşi

hekimlerin zamanla kanıksadığı doğrudur, aksi takdirde balatayı sıyırmanız işten değildir çünki. yine de duruma göre, hastaya göre değişir tepkiniz. terminal dönemde yaşlı bir hasta ile bir çocuğa aynı tepkiyi göstermezsiniz, tanımadığınız hasta iletişim kurduğunuz hasta kadar etkilemez sizi... yakınların tepkisini gözlemek de etkileyebilir, pazartesi sabahı yerinde olmayan hasta* ile, etrafında insanların acı çektiğini gözlediğiniz hastanın uyandırdığı tepki aynı olmayabilir. hele hastanın acı çektiğini görmüşseniz, o daha da zordur.

 * -hemşiranım 33b nerede?
 - ex.
 -ha.

 33b yatağın numarasıdır, hastanın adı değil. bazı hastalar "ahmet amca", "ayşe teyze", "ali", "fatma" olur, bazısı da taburcu olana/ ölene kadar 33b olarak kalır.

(sirkencubin, 17.01.2004 01:48)

1 Ocak 2014 Çarşamba

kadınların mekanizması / ekşi

yoktur böyle bir şey. mekanik ilmi cebir işidir, hesap kitap işidir, formül işidir. mekanizma dediğinde bir öngörülebilirlik olur. hata varsa hesabın 
yanlış demektir, hesabı yanlış yapmazsan hata da yapmazsın. lakin, peri olsun, cazu olsun, işbu nisvan taifesinin işleyişi mantıktan münezzeh bir sihrî işleyiştir, muhakeme esrarına vakıf olamaz. 

yine de kat'i söylemeyelim, kuantum diye bir şey çıktı, malum. bilen bilir doğrusunu.(sirkencubin, 09.01.2004 09:52 ~ 09:54)

20 Kasım 2013 Çarşamba

devlet üniversiteleri de paralı olsun kampanyası / ekşi


taşlamak yerine yapıcı eleştirilerle değerlendirilse, geliştirilebilecek bir fikir gibi görünüyor. fikrin isabetli olduğu yönleri veya aksayan tarafları olabilir. bunlar üzerinde fikir jimnastiği yapmak yerinde olur. özel dersanelere aktarılan kaynakların üniversitelere yönlendirilmesi yabana atılacak bir fikir değildir. lise eğitimi, üniversite hazırlığı için yeterli olabilmelidir, özel dersanelerde verilen eğitimin, en azından mantıken sistemde yeri olmamalıdır. sistemin zaafları yüzünden bu sektör giderek şişmiştir. olmamalıdır. ancak olayı prensipte bu kadar kolay çözebilsek bile, pratikte ceffelkalem alınacak kararlarla ortadan kaldırılabilecek bir şey değildir özel dersaneler. en azından, devlet okullarının çoğundan daha rasyonel bir eğitim veriyorlar, bir hedef koyuyorlar ve sadece o hedefe ulaşmak için bir şeyler yapıyorlar. devlet okullarının bir çoğunda ise ne yapıldığı, ne yapılabildiği belli değil. diğer taraftan üniversite konusunun çözümünü sadece kaynak aktarımına bağlamak da doğru olmaz. üniversite problemi karmaşık bir yumak halini almıştır, çok yönlü geliştirme ve düzenlemelere muhtaçtır. en basiti, ideolojileri bilimin önünde tutan bilim (!) adamları ile dolu okullara, bütün bütçeyi de verseniz, hoşunuza gidecek bir yere varma ihtimaliniz düşüktür. bu arada (bkz: yeniversite) (bkz: türkiyedeki eğitim sistemi)(sirkencubin, 14.04.2004 12:06 ~12:10)

dersanelere para ödeyebilen ailelerin, aynı miktarı daha makul bir yere ödemeleri şeklinde bir fikir üzerinde zihin alıştırması yapmak yerine ortalığı slogana boğanların da at gözlüklerinden kurtulmaları lüzumunun farkına varmamıza vesile olmuş bir tartışma konusudur. amerikan eğitimini beyin hırsızlığı ve orangutanlara indirgemek, konu karşısında geviş getirmekten fazla bir şey yapamadığımız anlamına gelir. amerikalılar, az sayıda insanı çok iyi ve çok sayıda insanı çok kötü eğitmektedir. işleri çekip çevirecek miktarda "senyör"leri en iyi şekilde eğittikten sonra kalanı çayıra salıvermek, türkiye'nin tercih etmesi gereken bir strateji olmasa bile; bu, çaldığı beyinlerden daha fazlasını gayet de güzel bir şekilde eğitebilen bir sistemi inceleyip fikir edinmenin yanlış olduğu anlamına gelmez. aslolan bütün modelleri inceleyip, sonunda yine kendi modelimizi oluşturmaktır. ha, amerikan modelinin başarısı, paralı olmaktan kaynaklanmıyor derseniz, orası ayrı, iyi biliyorsanız analiz edin, okuyalım, öğrenelim, feyz alalım tatlı tatlı.(sirkencubin, 14.04.2004 13:21)