23 Ekim 2011 Pazar

köylülük / ekşi

köylü olma hali.
(sirkencubin, 23.07.2003 22:02 ~ 03.12.2003 23:13)


bu kelime bir takım olumsuz sıfatları ifade etmek için de kullanılır. kısaca söylemek gerekirse şehirde yaşamak, ama şehre adapte olamamak, aksine köyü şehre taşımak ve netice itibariyle görgüsüzlük kelimenin bu tarz tasarrufunda kastedilen mânâlardır. söz konusu kavramın işaret ettiği bir takım gerçekler olabilir, ancak bunların köy kelimesinden hareketle isimlendirilmesi hatalıdır. tıpkı şehirli kelimesinin mânâsının "kaypak" olmadığı gibi, köylü de görgüsüz demek değildir.
(sirkencubin, 23.07.2003 22:06)


türkiye'de köylülük meselesi arabesk meselesi ile bağlantılıdır. temelde geleneğin çözülme sürecinde, şehrin periferinde modernitenin algılanış biçimi ve modern hayata verilen tepkinin biçimlendirdiği bir tavırdır. çözülmüş bir medeniyetin varislerinin, yükselen bir medeniyet karşısında kalması ile ortaya çıkan "meydan okuma"nın yaşandığı sahalardan biridir. zaten kendi içinde de bir medeniyet krizi yaşayan şehir, akın akın göç edip gelen köy kökenli halkı bir şekle sokamamaktadır, tabii olarak köylü zaman içinde şehri başka bir şekle sokmaktadır. ama bu yeni şekil, hep söylendiği gibi, şehrin köyleşmesi midir, burası tartışılır. işin aslı aynı medeniyet krizi çoktan köylere de intikal etmiştir, köyler bile köye benzememektedir. tıpkı şehrin kendini yeniden üretme yeteneği gibi, köyün de kendini üretme yeteneği zayıflamaktadır. köyde bile eski mânâsıyla köylü kalmamışken, şehri kuşatan meseleyi sadece köylü kelimesi ile ifade etmek eksik ve hatalı olur.

elbette medeniyetin merkezi şehirdir, ancak merkezde çözülme başladığı andan itibaren iş çevrenin omuzlarına düşmüştür. çevre üstüne aldığı vazifeyi hakkıyla ifa edebilmek için kafi derecede donanımlı değildir, ancak açık bir yürekle elini taşın altına koymuştur. köylü olmak bir derecede bir devamlılık meselesidir türkiye'de. türk olmanın, müslüman olmanın, alevi veya sünni olmanın ve daha bir çok şeyin yolu köyden geçmektedir. pek çok insan hayata, çevreye, geleneğe, tarihe bildiği ve edinebildiği tek tarz olan köylülük ile bağlanabilmektedir. bu bakımdan köylülük pek çok kişi tarafından iftiharla taşınan bir sıfattır.
(sirkencubin, 23.07.2003 22:18)


bir de şehirde köylü, köyde şehirli olmak vardır ki, ayrı bir derttir. bilhassa şehirde doğan ilk neslin başına gelebilir. şehirde atrafınızda "country" rüzgarları esebiliyor iken, köye gidince theodor huxtible'a benzetilirsiniz (pes yani). "alamancı" ikinci neslin sıkıntılarının minyatür versiyonudur. ama çok da abartmaya gerek yoktur. bir takım temel değerlerle ters düşmemişseniz köyde göze batsanız bile reddedilmezsiniz. şehirde ise pür şehirli çevrelerden daraldıkça sığınabileceğiniz yarı şehirli kalabalıklar, hatta yarı köy getto benzeri alanlar bol bulunur. amma ille de olduğunuzdan çok farklı bir şeye dönüşmek, kendinizi birilerine kabul ettirmek konulu kompleksleriniz varsa yapacak bir şey yok tabii...
(sirkencubin, 23.07.2003 22:26 ~ 10.09.2003 08:51)


kel alaka adamların, şeytan avukatı paşa torunlarının, şunun bunun dilindeki bir tıslama iken pek incitmeyen bir sıfat iken, dost* söyleyince yaralayan bir kelimedir, köylü. "hayır onu kastetmiyoruz, bunu kastediyoruz. köyden gelmiş bulunan filan zat, bakınız ne kadar medeni idi, aksine abaenced şehirli olan falan şahıs ne kadar görgüsüzdü. bu başka bir şey" tarzındaki izahlar kesmemektedir. görgüsüzlük şehirdeki köylüler kadar, köydeki şehirliler tarafından da temsil edilebilmektedir. köylülerin, şehirlilerin riyakar olduğu hakkındaki peşin hükmü ne kadar hatalı ise; şehirlilerin, köylülerin kaba saba olduğu hakkındaki kanaati de o kadar hatalıdır. başka bir şeyden bahsediyorsanız, keşke başka bir isim verseniz şuna...

arz ederim efendim.
(sirkencubin, 23.07.2003 22:32)


şehirlinin vazifesini üstlenmek zorunda kalan, ama donanımsız olduğu için yüzüne gözüne bulaştıran ve kınanan türde kişi olma hali.

http://www.zaman.com.tr/...zarlar/ahmetturanalkan.htm
(sirkencubin, 03.12.2003 23:16)


imdi, şöyle bir izahat vakı oldu: medeniyet merkezi olmak bakımından, köylü olma durumu, şehirli olma durumundan daha geri bir vaziyettir. amenna. bunun şehir ahalisi gibi şehirdeki köy ahalisi veya köydeki ahalinin de bir takım kötü alışkanlıklarının, olmamışlıklarının, "geri"liklerinin bulunması ile bir alâkası yok. o öyle veya böyle hepimizi alâkadar eden bir şey. köylü kelimesini istihfaf ve tahkir kastederek, burun kıvırarak söyleyen cicibeylerin, hoşbayanların jargonu ile de alâkalı değil.
(sirkencubin, 20.06.2004 13:03)


(bkz: köylü)
(bkz: türk köylüsü)
(bkz: varoş)
(bkz: taşralı ve şehirli arasındaki farklar)
(bkz: türkiyenin bütün sorunu köylülük)
(bkz: kamu kurumlarının köylüler tarafından işgali)
(sirkencubin, 05.01.2005 10:11 ~ 06.01.2005 15:55)


şehrin sıkıntısını ifade etmekte yetersiz kalan, hatalı bir teşhistir. şehrin şahsiyet meselesi vardır, tereddi ve iptidaileşme sözkonusudur. lakin bunların lugatteki karşılığı köylülük değildir. köylü köyünü şehre taşıdığı için şehir gerilememiştir. aksine şehirde, çıkınındakinden daha iyi bir şey bulamayan köylü, karşılaştığı dünyanın eteğine bildiği usulde yapışmıştır. türkiye'nin meselesi köylülük değil, aksine kendi derdini teşhisten aciz kalmış bir zümrenin, hesabı başkasına yüklemekte derman araması olabilir. sultanbeyli, ejderin bir kuyruğudur sadece, ejderin yedi başı ise pera'da, kadıköy'de, etiler'de aranmalıdır.
şehri kuşatan varoş ahalisi köylü olmadığı gibi, köylerde de köylü azalmaktadır, belki kalmamıştır. şehir medeniyetin merkezi iken, köy de bütüne kendince bağlanır idi. medeniyet ocağı olmak vazifesini köye yüklemek ne kadar abes ise, köyün kendine has güzelliğini inkar etmek de öylece hatalıdır. taşralı diyerek, anadolu'nun köklü şehirlerini ceffelkalem silip atan, tezyif eden hodbin zihniyetle, köylülüğü iptidailik olarak alan, tahkir eden zihniyet esasta çok da farklı değildir.
(sirkencubin, 04.04.2005 15:37 ~ 15:38)


köylülük, medeniliğin zıddı değildir, medeniliğin zıddı bedevilik olabilir. evrensel değerlere mesafe tayyareden bir kriterdir, evrensel değerler diye bir şey yoktur, çeşitli medeniyetlere ait farklı değer kümeleri vardır, bunlar belirli noktalarda yakınsar, ama örtüşmez. her medeniyet kendi değerlerini evrensel kabul eder. farklı medeniyetlere ait farklı medeni insan tipleri olabileceği gibi, medeniyetsiz kişiler de farklı tiplerde olabilir.

individualistik veya kolektivistik kültürlerde kişilerin benlik algıları birbirinden farklıdır, bunlar grup içindeki davranışları, bireycilik dereceleri bakımından farklıdır, ancak biri ileri diğeri geri veya biri üstün diğeri alçak değildir, sadece farklıdırlar. köyden kente göç gibi hadiseler, zor şartlara karşı dayanışma duygusunu ve gruba bağlılığı keskinleştirebilir, buna olumsuz değer atamakta aceleci davranmamak gerekmektedir. düşük gelir seviyesinin tutumluluğu, ihtiyatlı davranışı pekiştirmesi de beklenebilecek bir şeydir. her insan benzerleriyle daha kolay iletişim kurar ve küsmek-küsmemek kişisel karakterle ilgili bir şeydir, köylü ya da kentli olmakla ilgisi olmadığı gibi, medeni-bedevi olmakla da ilgili değildir. ancak tepkilerin ifade yolları çevrelere göre farklı olabilir.

(bkz: sütre gerisinden desteksiz tespitler)
(sirkencubin, 11.12.2007 14:24)


medeniyet-köylülük denkleminden köylülük kelimesini çıkarıp yerine bedevilik kelimesini koyarken kastedilen ortadoğu ahalisi olan bedevilerle ilgili değildir. medine - badiye zıtlığından hareket edilmektedir. badiye arapça çöl anlamına gelir. çöl, mecazi anlamda yerleşim yerlerinin dışında kalan alan, meskun olmayan mahal yerine konmaktadır. bir kültürün yerleşik düzene geçerek bir medine (site, civitas) kurması, karmaşık bir organizasyon meydana getirmesinin karşıtı olarak, yerleşik bir düzene sahip olmayan bir kültürün durumu ifade edilmektedir.
(sirkencubin, 26.12.2007 08:48 ~ 08:50)


http://www.yenisafak.com.tr/...5&y=fatmakbarbarosoglu
(sirkencubin, 26.12.2007 08:48)


medine derken taş, toprak, kereste, kireç gibi nesnelerin ve badiye derken dere, tepe, ot, kök gibi nesnelerin kastedilmediğini,

medeniyet ve bedeviyet kavramlarının insan ilişkileri ve yaşayış biçimleri ile ilgili kavramlar olduğunu,

medine-badiye ikilisiyle yerleşik bir kültürün toplumsal organizasyonu, kurumları ve kurallarıyla yerleşik olmayan bir kültürünkilerin karşılaştırıldığını,

şehir kültürü ile köy kültürü ilişkisinin bir medeniyet dairesi içinde merkez-çevre ilişkisini temsil ettiğini,

dolayısıyla köylülüğün medeniyetin alternatifi olmadığını, şehirliliğe göre daha tali bir şubesi olduğunu anlamayanlar tarafından yanlış şeylerin üzerine yapıştırılan bir etikettir. kendinize göre her şeye bir anlam yakıştırabilirsiniz, sizinkinden başka tanımları hatalı da sayabilirsiniz, lakin önce okuduğunuzu anlamayı öğrenin.
(sirkencubin, 26.12.2007 10:00)

köylü

güruh olarak görüldükçe "ıslah" edilemeyecek kitle. (sirkencubin, 23.07.2003   22:38)

hiç çalışmadıkları hatalı bir genellemedir. gerçekten de işlerin çoğunu hatunlara yıkıp, kahvede yan gelmek, bütün kışı kahvede geçirmek gibi yaygın kötü alışkanlıkarı varsa da, canını dişine takarak çalıştıkları da oldukça sık görülen bir husustur. hatta kendi köyündeki tarlasındaki işin üstüne bir de gidip başka yerlerde ücretli çalışmaları da sözkonusu olabilmektedir. ama atadan gördülen şekilde kara düzen çalıştıkları için, çalışmalarının getirisi gayretleri ile mütenasip olmamaktadır. bu da çalışma şevkini kıran bir faktördür.(sirkencubin, 09.12.2004 10:47)

türk köylüsü

kendisini tanımayan herkesin hakkında ileri geri romantik mütalaalar serdettiği zümre. vaktiyle yakup kadri nam şahıs, türk köylüsünden bahsettiğini zannederek yaban deyu bir roman kaleme almıştır. okumaya gayret etsem de nihayet aşırı tiksinme sebebiyle 2/3 civarında elimden bırakmış ve tekmeyi basmışımdır. televizyonda arz-ı endam eden köylü tiplerinin de ekseriyeti hayal mahsulüdür, hayatında köy görmemiş, köylüyle muhatap olmamış kişilerce üretilmiş intibaını uyandırmaktadırlar.(sirkencubin, 18.01.2003 03:37)

şükür ki insiyakî bir olgunlukla sınıf bilinci gibi yapay ayrımlara dayanan kavramlara iltifat etmemiş topluluk. devleti, milleti gözünden sakınan bir itina ile savunurken, modern çağın getirdiği başka kavramları kavrayamamış olabilir. ama ona bir şey öğretmeye cür'etiniz varsa, önce dilini öğrenmeli, hassasiyetlerini tanımalısınız.(sirkencubin, 03.12.2003 23:37)

kolay öğrenir, pratiktir, inatçıdır. kendisine bir şey ifade eden şeyleri isimlendirmede hünerlidir. mesela traktöre takılan bilumum techizatın bilcümle küçük parçasına, hem de "tarak", "damak" gibi türkçe kelimelerden bir isim bulur. "yabancı" olanı kabul ederken bile kendine benzetmeyi sever, sondaja sontaç der mesela.(sirkencubin, 03.12.2003 23:43)


kamu kurumlarının köylüler tarafından işgali



niçün hâlâ fezaya gidemediğimize dair suallerin cevabını dahî ihtivâ eden bahistir, mirim. maamafih fezaya gitsek, orayı da işgal eder bu çarıklılar.(sirkencubin, 22.07.2004 09:13)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder