23 Ekim 2011 Pazar

sanmak ve zannetmek arasındaki fark / ekşi

iki kelime genellikle birbirinin karşılığı olarak kullanılır ve aynı mânâya geldikleri düşünülür. aslında türkçe bir fiil olan sanmak, bir konuda hatalı bir bilgi sahibi olmak demek iken; arapça kökenli bir söz olan zannetmek, zan sahibi olmak, şüpheli bir bilgi sahibi olmak mânâsındadır.

kelimelerin doğru kullanılış şekillerine örnek verecek olursak:
"karşıdan geleni ahmet sandım, meğerse değilmiş."
"karşıdan gelenin ahmet olduğunu zannediyorum, ama emin değilim."

yanlış kullanış örnekleri:
"seni aptal zannediyor." (hatalı, "sanıyor" olmalı, tabiî ilgili kişinin yanıldığından eminsek.)
"sanırım geçen hafta geldi, tam hatırlamıyorum." (hatalı, "zannederim" olmalı, esasen sanmak fiilini kişinin kendisi için kullanması özünde çelişki taşıyor. şimdiki zaman ve geniş zaman için tabiî, geçmiş zaman sözkonusu olunca* çelişki yok.)
(sirkencubin, 06.03.2003 01:57 ~ 02:03)


bilgiye erişme ihtimali sıfır da olsa iki fiil arasında fark nettir. biri bir konuda belirli bir kanaat sahibi olmayı gerektirir, diğeri bir seçim yapamayan, emin olamayan kişinin durumudur. bilginin doğruluğu sorgulanmaksızın dışarıdan bakıldığında, biri net şekilde bir şeyi bildiğini düşünen, diğeri bilgisinin kesinliği hakkında bir yargıda bulunamayan kişilerdir. bilginin doğrulanması durumunda ilk kişinin haklı olduğu (gerçeği bildiği) veya yanıldığı (sanmış olduğu) ortaya çıkar. bilgi doğrulanamazsa ilk kişinin durumu kapalıdır, belirsizdir. ikinci kişi ise (eğer bilginin doğrulanması sonucunda durumunu değiştirmemiş ise) bilginin doğrulanmasından etkilenmez.

örnek: ay hakkında yeterli bir keşif bulunmayan bir dönemde yaşayan ali, ayda su bulunduğu fikrini taşırken, veli su bulunmadığı kanaatinde olsun. mehmet ise ayda su bulunmadığını zannetsin. yani emin olmasın, ama bulunmaması fikrine yakın olsun. bu üç kişinin ölümünden sonra ayda su bulunmadığı gerçeği tespit edilsin. üç kişinin bilgilerini geriye dönük olarak değerlendirirken, ali'nin ayda su bulunduğunu sandığını, ama yanıldığını, veli'nin haklı olduğunu söyleriz. mehmet için söyleyebileceğimiz, onun ayda su bulunmadığını zannettiğidir. ayda gerçekten su bulunmadığı halde biz yine de onun ancak zannından bahsederiz, çünki emin değildir.
(sirkencubin, 05.09.2003 11:40)

mesela inananlar açısından zannetmek kavramından bahsedemeyiz, çünki haklı olsun, olmasın; inanıyorsa, zannetmiyor, emin demektir. inanmayanlar (yahut aksi görüşe inananlar) için de zannetmekten bahsedemeyiz, aynı sebeple, kesin bir kanaati varsa zannetmiyor demektir.

bu sefer şöyle bir örnek kurgulayalım: kenan ışık ahmet'e "emin misiniz, son kararınız mı?" demiş olsun. ahmet bir şıkkı seçiyorsa -ama doğru, ama yanlış, ve hatta doğru veya yanlış cevabı asla bilemeyecek olalım- bir seçim yapabilmiş olması onun zannetmediği anlamına gelir. ahmet şıklardan birini kendine yakın bulur, ama karar veremez ve soruyu cevaplamaktan çekinerek yarışmayı terk ederse, onun zannetmesinden bahsederiz, çünki bir şıkka yakındır, ama onu seçebilecek kadar değil. burda ahmet'in "emin olmadan" son kararı olarak bir şıkkı seçmeyeceğini farz ediyoruz, çünki mesela felsefede, dinde veya bilimde emin değilseniz son kararı verememişsiniz demektir. "walla bilemiyorum, tanrı var mı yok mu? var galiba... ben her ihtimale karşı camiye gidiyorum" diyorsanız avcunuzu yalarsınız, çünki zan ile iman olmaz, bu ikisi biraraya gelmeleri düşünülemeyecek kavramlardır.
(sirkencubin, 05.09.2003 12:36)


zan ve san- eşanlamlı olmadığına göre yanılsama olması ihtimali olmayan farktır. zan(n) arapça kökenli bir isimdir. türkçe'de fiil olarak kullanılabilmesi için yardımcı fiile ihtiyaç duyar. fiil kökü zannet- şeklindedir. pek kök olmasa bile fiil olarak en yalın şekli budur. san- doğrudan doğruya bir fiil köküdür ve türkçe asıllıdır. ayrıca zan ismine tekabül eden san diye bir isim de mevcut değildir. sanık kelimesine gelince muhtemelen maznun kelimesinin öztürkçeleştirilmesi sırasında icad edilmiş bir kelimedir. zanlı ise kısmî bir türkçeleştirme olmakla birlikte biraz daha yakışıklı durmaktadır.
(sirkencubin, 26.09.2003 09:12)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder